Bağış’ın son numarası: ‘92’ – Kadri Gürsel

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 09 Mayıs 2012
  • 23:20

AB Bakanı Egemen Bağış açıkladı: “92 gazeteci tutuklu”... Bağış, CHP Adıyaman Milletvekili Salih Fırat ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un kendisine yönelttiği soru önergesine verdiği cevapta, “Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından sağlanan en güncel verilere göre Türkiye’de halen tutuklu bulunan gazeteci sayısı 92’dir” dedi.

Bağış’ın hazırladığı cevap metninin ilk paragrafı, yukarıda tırnak içinde yer aldığı gibi.
Bu önemli bir paragraf...
“92” rakamının telaffuz edilmesi, Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısının yakın geçmişte iddia edildiği gibi “8” falan olmadığının hükümetin bir bakanı tarafından resmen itiraf edilmesi anlamına geliyor.
Diğer taraftan, itiraf edenin kimliği kadar kişisel rolü de önemli. Bağış, “hapisteki gazeteciler” sorununun manevi boyutunu bizzat ağırlaştırmış bir siyasetçi.
Geçen mart başında katıldığı BBC’nin Hard Talk programında, gazetecilerin “gazeteci” oldukları için değil, “tecavüzcü” ya da “banka soyguncusu” oldukları için hapiste bulunduklarını iddia edebilmişti.
Bağış, soru önergesine verdiği cevabın ikinci paragrafında da gazetecilerin “esas olarak” hangi suçlardan dolayı hapiste olduğuna değiniyor. Bu paragraf, Türkiye’de basın özgürlüğünün ne gibi gerekçeler kullanılarak sınırlandırıldığının ilanı niteliğinde.
Özetini okuyalım:
“Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olmak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek, terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek, basın yoluyla örgütün veya amacının propagandasını yapmak...”
Basın ve ifade özgürlüğünü sınırlayan bir rejimin hapishaneleri gazetecilerle doludur ama oralarda gazetecilik yaptığı için tutuklu ya da hükümlü olan gazeteci bulamazsınız. Hapisteki gazetecilerin üzerine yukarıda sıralanan benzeri suçlar atılmıştır...
Nedim Şener ve Ahmet Şık mesela, “terör örgütüne yardım ve yataklık” suçlamasıyla içeride tutuldular.
Bugün Türkiye’de sadece 6 gazeteci, kendileri aleyhinde açılan ceza davalarında doğrudan doğruya yazdıkları haber, yazı ya da kitaplar nedeniyle yargılanıyor.
Terörle Mücadele Yasası’nın 6’ncı ve 7’nci maddeleri, bugünün Türkiye’sinde basın ve ifade özgürlüğünü sınırlandırmak, gazetecileri hapse göndermek maksadı ile kullanılıyor.
Bağış’ın Adalet Bakanlığı’ndan aldığı verilere dayandırdığı cevap bu iki paragraftan ibaret olsa idi, “Eh işte” derdik, “Vaziyeti yansıtıyor”.
Ama öyle değil. Üzerinde “92” yazan madalyonun bir de öteki yüzü var. Bu “92” itirafı, sorunlu bir itiraf.
Üçüncü paragraftan itibaren kurnazca tasarlanmış bir tahrifat teşebbüsü başlıyor.
Üçüncü paragrafta Sayın Bakan “hapisteki gazeteciler” konusunu bakın nasıl sulandırıyor, nasıl da “basın ve ifade özgürlüğü” boyutundan çıkarıp, Hard Talk programında yaptığı gibi “adi suç” bağlamına oturtmayı deniyor.
Aynen aktarıyorum:
“Söz konusu verilere göre, tutuklu bulunan gazeteciler arasında yukarıda sayılan suç unsurlarının yanı sıra, soygun, askeri firar, gece vakti yağma, adam öldürmek, adam kaçırma, gasp, kasten adam öldürme, uyuşturucu ticareti, sesli ve yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret, şantaj, nitelikli dolandırıcılık gibi suç unsurları nedeniyle de tutuklu bulunan gazeteciler vardır”.
Tamam, gazeteciler de tıpkı diğer meslek gruplarından insanlar gibi adi suç işleyebilir. O zaman ulusal ve uluslararası basın meslek örgütlerine düşen görev, bu gazetecilerin durumlarını araştırmak ve kendilerine atılı olan adi suçun mesnedi varsa, onlara “basın özgürlüğü” adına sahip çıkmamaktır.
Nitekim böyle olmaktadır.
Bu konu hakkında Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi’yle görüştüm. İpekçi, “Gazetecilere Özgürlük Platformu”nun kampanyaları çerçevesinde bugüne kadar hapisteki 100 kadar gazeteciye ulaştıklarını, bunlar arasında siyasi şiddet eylemlerine katılmak ya da adi suç işlemekten tutuklu olanların bulunmadığını anlattı.
İpekçi, adi suçlardan tutuklu bazı gazetecilerin varlığından haberdar. Ancak bunları “hapisteki gazeteciler” listesine almadıklarını söylüyor.
Bianet’in 16 Mart tarihli “Türkiye’deki tutuklu ve hükümlü gazeteciler” listesinde 104 kişinin ismini saydım. Bunların arasında şiddet eylemi düzenlemek ya da adi suç işlemekle suçlanmış olan yoktu.
Ama belli ki Sayın Bakan “92”lik listesine basın meslek örgütlerinin sahip çıkmadığı zanlı gazetecileri de bolca karıştırmış. 
AB Bakanı’nın “92” rakamıyla kurmak istediği oyun aynı zamanda şu: Basın özgürlüğü savunucularının aslında gazetecileri değil, adi suçluları ve teröristleri müdafaa ettiği şeklinde aslı astarı olmayan bir algı yaratmak.
Sayın Bağış bir zahmet göndersin elindeki şu “adi suçlu gazeteciler”in isim listesini basın meslek örgütlerine, onlar da bunu kendi listeleriyle karşılaştırsınlar... Sonucunu göze alabilir mi?
En iyisi kaldırın, ayıklayın Terörle Mücadele Yasası ve Türk Ceza Kanunu’ndaki basın özgürlüğünü sınırlayan bütün maddeleri; serbest bırakın gazetecilik yaptığı için tutuklanan gazetecileri, tartışma kendiliğinden bitsin.

Milliyet / 10.05.12