Ankara İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Gecesi’ne gelen mesajlardan…

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Eylem ve etkinlikler
  • |
  • Devrimciler
  • |
  • 12 Kasım 2012
  • 09:45

Etkinliğinizi en devrimci duygularımızla selamlıyor ve geleceği birlikte kurma umuduyla çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

Cezaevlerinde bedenlerini ölüme yatırmış devrimci tutsakların taleplerini talebimiz kabul edip, ölümlerin son bulmasını istiyoruz.

Devrimci gelenekten, devrimci geleceği kurmak umuduyla...

Mamak Halkların Demokratik Kongresi

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu'nun 25. yıl etkinliklerinde bulunmaktan ve davet edilmekten çok mutluyuz. Bizi bu etkinliğe davet edenlere sonsuz teşekkür ve saygılarımızı sunuyoruz. İşçilerin birliği halkların kardeşliği için bundan böyle alanlarda ve aranızda olmaya devam edeceğiz.

Geri Dönüşüm İşçileri Derneği ( Recep Karaman)

Ülkemizin emperyalizmin çıkarları doğrultusunda Suriye ile savaşa sürüklendiği, aynı zamanda Kürt ulusunun demokratik-meşru talepleri için tutsakların bedenlerini ölüme yatırdığı bir dönemde sınıf mücadelesine ve halkların kardeşliğine vurgu yapan etkinliğinizi değerli buluyor ve selamlıyoruz

Demokratik Haklar Federasyonu

Erdallardan, Alaattinlerden devraldığımız işçi sınıfının, devrimin ve sosyalizmin kızıl bayrağını liselerde dalgalandıran Devrimci Liseliler Birliği olarak, 4+4+4 saldırısına, staj sömürüsüne, gerici-ırkçı eğitime karşı eşit, parasız, bilimsel ve anadilde eğitim şiarını haykırıyoruz. Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin, Erdalların ve Alattinlerin yolundan devrimci mücadeleyi yükseltiyor, komünist hareketin 25. yılını tüm devrimci coşkumuzla selamlıyoruz.

Gençlik gelecek gelecek sosyalizm!

Devrimci Liseliler Birliği (DLB)

İşçilere, emekçilere ve ezilen Kürt halkına dönük tüm saldırılar patronların ve onların siyasal temsilcilerinin sesi olan burjuva gazeteler, radyolar ve TV kanalları eliyle meşrulaştırılıyor. Gerçekler ters yüz edilerek emekçilerin bilinci bulandırılmaya çalışılıyor.

Bu topraklarda işçi sınıfının sesi, soluğu olan Kızıl Bayrak gazetesi var. 1994'ten günümüze kadar, 18 yıldır her türlü baskıya, kapatmaya, toplatmaya, tutuklamaya rağmen yılmadan sınıfın sesi olan haftalık sosyalist gazete Kızıl Bayrak yine siz işçi ve emekçilerin desteği ile güçleniyor.

Biz Kızıl Bayrak gazetesi olarak 1987'den bugünlere bu topraklarda işçi sınıfına devrimci iktidar bilincini götüren ve ona her alanda öncülük etme iddiası, ciddiyeti ve istikrarı ile mücadele eden komünist hareketin 25. yılını selamlıyor ve çalışmalarında başarılar diliyoruz.

Haftalık sosyalist gazete Kızıl Bayrak


Arkadaşlar Merhaba!

Gecenizi bütün coşkumla selamlıyorum.

Küresel düzeyde sınıfsal antagonizmanın şiddetlendiği, muazzam sınıf ve kitle hareketlerinin geliştiği, isyan ve ayaklanmaların yaşandığı tarihsel bir momentum içindeyiz.

Bu hafta Yunanistan'da son üç yılın 53. büyük grevi gerçekleşti. 48 saatlik bu grevle, Yunanistan'da 22. genel grev yapıldı. 14 Kasım'da Avrupa'nın her coğrafyası yeniden sarsılacak. Geçen ay tarihin en büyük genel grevlerinden biri Hindistan'da gerçekleşti. 50 milyon işçi greve çıktı. Aynı günlerde Endonezya'da 2 milyon işçinin katıldığı genel grev yapıldı. Sadece son bir ayı kapsayan bu örnekler bile, küresel düzeydeki büyük sınıfsal dalgalanmaları gösteriyor.

Öte yandan finans-kapitalin karşı devrimci saldırıları derinleşiyor. AB'de tekelci polis devleti yönünde, kapitalist devlet re-organize oluyor. Bugünkü bir dizi teknokrat ve proto-faşist hükümetler bu sürecin parçası olarak adımlar atıyor. Tunus ve Mısır'da aşağıdan devrim, emperyalist restorasyonla engellendi. Kitle hareketleri mutasyona uğratıldı. Her şeye rağmen Arap dünyasında devrimci süreç salınımlı bir şekilde devam ediyor. Libya, NATO müdahalesiyle ABD'nin Afrika'daki yeni üssüne dönüştü. Suriye'deki iç savaş ve "vekalet savaşı", Lübnan'a yayılıyor. Ortadoğu sürekli bir savaş sürecine giriyor. Olası İran savaşıyla bu süreç örülüyor.

Kapitalizmin yapısal krizinin belirlediği yüksek konjonktür, sınıfsal kutuplaşmanın ve çatışmaların küresel düzeyde yayılışını ortaya koyuyor.

Kısacası savaşlar, devrimler, karşı devrimler ve ayaklanmaların yaşanacağı olağanüstü bir sürecin içindeyiz.

Yunanistan, Tunus ve Mısır pratikleri bize işçi sınıfının yıkıcı enerjisinin kritalize edilmesinin ne derece önemli olduğunu ortaya koydu.

21. yüzyılın ilk çeğreğinde sınıfın devrimci kimyasını açığa çıkaracak, yıkıcı gücünü kapitalist sisteme yöneltecek, devrimci enerjisini kristalize edecek siyasal öncünün varlığı sorunu, yaşamsal bir soruna dönüştü.

Marksizim sınıf mücadelesi içindir. Marksizim yıkıcı bir teori ve yıkıcı bir politik sistematiktir. Marksizim praksistir. Marksizim, özünde bir isyan ideolojisidir. Bu teorinin, sınıfla bütünleşmesi tarihsel-toplumsal bir infilakın önünü açar. Yani devrimin...

Bunu gerçekleştirecek güç ve yapı sınıfın siyasal öznesi, yani partisidir. Parti isyandır, isyanı ateşleyendir. Sınıfı isyan ruhuyla kuşatandır.

Parti işçi hareketi içinden fışkıran, Marks'ın o muhteşem tanımlamasını, yani "işçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır" sözlerini kendine şiar edinen kolektif iradedir. Manasını işçi sınıfı hareketi içinde bulan, tarihsel deneyimlerin sentezidir.

Bugünün görevi, küresel isyan hareketlerinin bir parçası olmaktır.

Bugünün görevi, sınıfın devrimci enerjisini açığa çıkarmak ve kristalize etmekti. Ve bu görev varlığımızın anlamıdır.

En içten devrimci duygularımla!

Yaşasın devrim! Yaşasın sosyalizm!

Volkan Yaraşır