Açlık grevi 9. haftada... - Ekim Gençliği

  • Arşiv
  • |
  • Ekim Gençliği
  • |
  • 17 Kasım 2012
  • 14:23

Haklı ve meşru taleplerin kabul edilmesi için gençlik mücadele saflarına!

Kürt siyasi tutsaklarının 12 Eylül 2012’de başlattıkları açlık grevi 9. haftasında tüm kararlılığıyla sürüyor. Tamamen haklı ve meşru taleplerle başlayan direniş çoktan zindan sınırlarını da aşarak başta Kürt halkı olmak üzere şovenizm ile zehirlenmemiş tüm kesimlerin, işçilerin, emekçilerin ve gençliğin omuzlarında yükseliyor. Tutsaklarla dayanışmanın da ötesine geçen eylemlerle, boykotlarla ve dışarıda başlatılan açlık grevleriyle süreç çok yönlü olarak yürütülüyor.

Kürt siyasi tutsaklarının talepleri yalnızca kendilerini ilgilendiren sorunlarla ilgili değil. Bu talepler, tüm demagojilerin ve çarpıtmaların ötesinde bir halkın onyıllardır uğruna mücadele verdiği özlemlerinin tezahürü. Tutsaklar Abdullah Öcalan’ın insanlık dışı bir biçimde tecrite maruz bırakılmasına, avukatlarıyla dahi görüştürülmemesine karşı çıkıyor, anadilde savunma hakkının tanınmasını ve anadil üzerindeki tüm baskıların ortadan kaldırılmasını istiyor.

Ancak talepler ne kadar haklı, meşru ve karşılanabilir olursa olsun sermaye devletinin bu talepleri karşılamak gibi bir niyeti yok. Kuşkusuz ki bu, devlet için bir tercihten çok bir zorunluluktur; Zira on yıllardır katlettiği, yoksaydığı bir halkın taleplerini kabul etmek, yılların devlet politikasının dışına çıkılması anlamına geliyor.  

Bu ezber, sermaye devletini saldırganlaştırıyor. Özellikle AKP şefi Erdoğan’ın ağzından her gün yeni bir küfür, BDP’ye ve Kürt halkına yönelik yeni bir hakaret duyuluyor. Başlarda açlık grevini bile kabul etmeyen ve utanmadan “kimse açlık grevinde değildir” diyen Erdoğan, ardından geçmiş ölüm orucu direnişlerindeki devletlileri yadedercesine tutsakların gizli gizli yediğini iddia ediyor. Ortaya atılan “idam” tartışması ise açlık grevcilerine yönelik bir gözdağından başka bir anlam taşımıyor.

BDP’lilere yönelik ise gençleri ölüme yolladıklarından tutalım, tutsakların açlık grevi sırasında BDP’lilerin “kebap yedikleri” yalanına kadar bir dizi söz havada uçuşuyor. Son olarak ise Erdoğan işi BDP’yi faşist ilan etmeye kadar vardırdı. Erdoğan’ın serzenişlerinin BDP’yi faşist ilan edecek kadar pervasızlaşması ve açılan idam tartışmaları, gelinen yerdeki düzeyi göstermesi için hayli anlamlı. Zira tutsakların talepleri karşısında çaresiz kalan bir devletin, idam tehditlerinden medet umması gerçek bir aczin ifadesi...

Açlık grevi taleplerini yükseltmek için yapılan tüm eylemlerin azgın devlet terörüyle karşılanması, aynı süreçte Kürt halkına ve gerillaya yönelik operasyonların tırmandırılması ve medya eliyle aşağılık bir karalama kampanyası yürütülmesi de düşünüldüğünde devletin nasıl topyekün bir saldırıya geçtiğini görebiliriz.

Ancak bu saldırıya karşı tutsakların yükselttiği talepleri sahiplenmek de yalnızca tutsaklarla dayanışma için değil, bilakis taleplerin haklılığını ve meşruluğunu vurgulayarak bu kazanımları elde etmek için gerekli.

Burada toplumun en duyarlı ve dinamik kesimi olan gençliğe ve onun siyasi öncülerine de büyük görevler düşüyor. Kürt tutsakların başlattığı talepleri üniversitelerde, kampüslerde gençliğin gündemine sokmak ve Kürt ulusal mücadelesinin taleplerine sahip çıkmak, hem açlık grevinin ölümler yaşanmadan sonlanması, hem de demokratik hakların tanınması için elzemdir.

Genç komünistler de bulundukları alanlarda, dayanışma ile sınırlı kalmayan, doğrudan taleplerin sahiplenilmesiyle kendini bulan bir etkinlik içerisinde olacaklardır. Yükseltilen üç talebin haklı ve meşru karakteri her fırsatta vurgulanacak, bunlar ekseninde birleşik siyasal mücadele zeminleri yaratılmaya çalışılacaktır. Özellikle anadilde eğitim sorunun gençliğin temel gündemlerinden biri olmasından yola çıkılarak bu talep özel bir biçimde de işlenecektir.

Yerel platformlarla, eylemlerle ve yaratıcı yöntemlerle açlık grevi gençliğin gündemi haline getirilmeli, yalnızca politize olmuş gruplardan çıkarak tüm ileri gençlik kitlesinin tepkisini örgütlemek için hareket edilmelidir.

Bizler genç komünistler olarak, özelde tutsakların, genel olarak ise Kürt halkının haklı-meşru taleplerini sahiplendiğimizi ve başlatılan direnişi desteklediğimizi bir kez daha yineliyoruz. Gün ölümlerin önüne geçmek için mücadeleyi yükseltme günüdür. Gün şovenizme karşı halkların kardeşliği şiarını yükseltme günüdür.

Ekim Gençliği
17 Kasım 2012