İntihar: Kapitalizmden kaçış

Yaşanan hiçbir intihar kendinden menkul değildir. Her intihar politiktir, her intihar bu sistem tarafından işlenen bir cinayettir! Kapitalizm kendisiyle birlikte tüm toplumu çöküşe sürüklüyor. İşte tam bu noktada sınamalıyız kendimizi, ama çaresiz ve çıkışsız olmadığımızı bilerek yapmalıyız bunu. Her sınama bizleri bu düzeni delip geçmeye itmeli. Her sınama bizleri bu düzeni delip geçmeye itmeli.

  • Mücadele postası
  • |
  • Güncel
  • |
  • 03 Ekim 2020
  • 21:45
ikon

"Sınamalı insan kendini! Siz şu anda sınamalısınız kendinizi. Bu ölüm ve meta düzenine boyun eğmeye mi yazgılısınız, yoksa bu düzeni delip geçecek bağımsızlığınıza mı?"

Ümit Altıntaş 

 

Neyi sevdiğimi bilmiyorum ne olmak istediğimi bilmiyorum ne okumak istiyorum bunu dahi bilmiyorum. Bir araba, bir ev veya herhangi bir şey uğuruna yıllarımı, aylarımı harcamak istemiyorum. Yaşamak için bir nedenim, bir amacım yok. Milyarlarca insan olmasına rağmen neden kendimi bu dünyada yalnız ve değersiz hissediyorum? Biraz daha eğlenceli, daha yakışıklı, daha çalışkan mı olmam gerek. Hayat bunları istiyor. Benim bunları karşılayacak ne gücüm ne de umudum var.” 

Bu sözlerin sahibi şu an yaşamıyor. Çünkü henüz 18 yaşındaki Furkan Celep, bu sözlerin ardından yaşamına son verdi. Birçok şiirde ve türküde geçtiği gibi “hayatının baharında”, “tazecik yeşil dal” iken, henüz on sekizinde kırıldı Furkan, kırdılar... 

18 yaşında bir genç umutsuz, amaçsız, değersiz hissediyor kendisini. “Normal gibi gözüken şeyler bana mantıksız geliyor” diyor. Bu sözler aslında milyonlarca insanın feryadına o kadar benziyor ki. Fakat bu sistem bizlere hep mutluymuş, güzelmiş gibi yapmayı öğrettiği için, bizlere biçilen rollerde, takılan maskelerde, kurulan sahte dünyalarda hayatlarımız birbirinden çok farklıymış gibi düşünüyoruz. Sorunlarımız, bunalımlarımız hep bize özelmiş gibi geliyor. Oysa kan emici bir asalak (sermayedar) değilseniz eğer, aslında hepimizin aynı kaynaktan beslenen sorunları gelip bir noktada ortaklaşabiliyor.  

Bir görebilsek, bir duyabilsek birbirimizi, dokunabilsek birbirimizin yaşamlarına her şey değişecek, biliyoruz. Biliyorlar, işte bu yüzden her genç ölümün ardından “psikolojik sorunlar yaşıyormuş”, “ölenleri politikaya alet etmeyin”, “ilaç kullanıyordu” diyorlar. Hatta ölene nefret beslensin diye “eşine şiddet uyguluyormuş”* bile dediler...

Daha aradan 1 sene bile geçmemişken İstanbul Üniversitesi öğrencileri olan Sibel Ünli'yi, Hakan Taşdemir'i hatırlayalım. Sibel “Gidecek bir yerim yok yaşamaya değer bir hayatım da” diyerek yaşamına son vermişti. Bu ülkede yalnızca bilinen veriler ile her gün 9 kişi yaşamına son veriyor. İntiharların gerekçeleri ister psikolojik, ister ekonomik, ister sağlıksal sorunlar olsun sorunun kaynağı bu düzenin kendisidir. Özellikle artan genç ölümlerin en büyük sebebi geleceksizliktir. 

Tablonun bir yanında birilerinin eşi, dostu, çocuğu, akrabası olduğu için lüks ve şatafat içerisinde yaşayanlar var öte yanında atanamadığı-iş bulmadığı için intihar edenler, amaçsızlaştırılan, değersizleştirilen, geleceksizleştirilen milyonlar. 

Yaşanan hiçbir intihar kendinden menkul değildir. Her intihar politiktir, her intihar bu sistem tarafından işlenen bir cinayettir! Kapitalizm kendisiyle birlikte tüm toplumu çöküşe sürüklüyor. İşte tam bu noktada sınamalıyız kendimizi. Gidenler sınadılar kendilerini ve bu çürümüş sistemden bir çıkış yolu göremedikleri için veda ettiler yaşama. Bizler de sınamalıyız kendimizi, ama çaresiz ve çıkışsız olmadığımızı bilerek yapmalıyız bunu. Her sınama bizleri bu düzeni delip geçmeye itmeli. 

M. Nevra

* AKP Grup Başkan Vekili Cahit Özkan, Hatay'da geçinemediği için kendini yakarak intihar eden Adem Yarıcı hakkında yaptığı açıklamada “Eşine şiddet uygulamış ve uzaklaştırma kararı alınmış bir kişidir.” demişti.