Dünya çapında ekonomik, siyasal, askeri krizlerle bunalımı farklı biçimlerde su yüzüne çıkan kapitalizm, pandemiyle birlikte özellikle ekonomi alanında derin bir krize girmiş bulunuyor. Emperyalist kuruluşlar bu krizi, 20. yüzyılın emperyalist paylaşım savaşlarının arasındaki “Büyük Buhran” yıllarıyla kıyaslıyor. Bu değerlendirmelerle birlikte kapitalist devletlerin açıkladığı, 2020 yılının Nisan-Haziran (2. çeyrek) dönemine ilişkin ekonomi verileri krizin derinliğini ortaya koyuyor.
Başlıca kapitalist devletler arasında pandemiyi sağlık sistemlerinin çöküşüyle yaşayanlar da, süreci “başarılı” götürdüğünü iddia edenler de ekonomilerinde ‘rekor’ küçülme oranları kaydediyor.
ABD, Fransa ve Almanya ekonomilerinde kriz
Bunlardan en çarpıcı olan, dünyanın en büyük ekonomisi ABD'nin içinde bulunduğu durumdur. Pandemiyle birlikte sağlık sistemindeki çöküşü ortaya serilen, diğer yandan küresel hegemonyasını yeni savaş ve saldırganlık hamleleriyle korumaya çabalayan ABD’nin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası (GSYİH) 2. çeyrekte geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 9,5 küçüldü. Bununla birlikte, ABD ekonomisinin yıllık GSYİH’si aynı çeyrekte yüzde 32,9’luk düşüş kaydetti.
Avrupa Birliği’nin önde gelen iki kapitalist devleti olan Almanya ve Fransa’nın da ABD’den çok farklı durumda olmadığı göze çarpıyor. Salgını ağır yaşayan ülkelerden biri olan Fransa ekonomisinde de büyük bir düşüş yaşıyor. Fransız İstatistik Dairesi'nin (Insee) bugün açıkladığı verilere göre, Fransa GSYİH’si 2. çeyrekte yüzde 13,8 oranında tarihi bir küçülme gerçekleşti. Ekonomi ilk çeyrekte de tahminlerin üzerinde yüzde 5,9 oranında küçülmüştü.
Avrupa Birliği’nin en büyük ekonomisi olan Almanya da yılın ikinci çeyreğini ‘tarihi’ küçülmeyle geride bıraktı. GSYİH, bir önceki çeyreğe göre yüzde 10,1, geçen yıla kıyasla da yüzde 11,7 küçüldü. Ekonomideki bu daralmanın, verilerin toplanmaya başladığından beri kaydedilen en büyük düşüş olduğu ifade edildi.
Keskinleşen sınıf mücadeleleri, savaşlar ve devrimler
Toplumsal fonları kapitalist tekellerin kurtarılması için cömertçe harcayan sermaye devletleri, boşalan fonları yeniden doldurmak için sağlıktan eğitime, emeklilik yaşının yükseltilmesinden işçi aylıklarının ve ücretlerinin reel olarak düşürülmesine, işten atmalardan işsizlik sigartalarına, doğrudan vergilerden dolaysız vergilere işçilerin pek çok hakkını gasp etmeye yönelik çok yönlü bir saldırıya girişecektir.
Emperyalist tekellerin ve buna paralel olarak kapitalist devletlerin arasındaki artan rekabet pek çok bölgede yeni savaş dinamiklerini beslerken, silahlanma yarışı da kızışıyor. Savaş harcamalarının getireceği devasa yükler de işçi sınıfı ve emekçilerin yaşam koşullarını çok daha ağırlaştıracak.
Kapitalizmin küresel çapta ağırlaşan krizinin yükünü işçi sınıfı ve emekçilerin sırtına yıkma saldırıları, emek-sermaye çatışmasını kaçınılmaz olarak daha da keskinleştirerek sınıf savaşımını harlayacak.
İşçi sınıfı ve emekçiler, bilinçli ve örgütlü bir hazırlıkla bu sınıf savaşımına katılabildikleri oranda kapitalizmin krizi sömürüsüz, savaşsız, eşit ve özgür bir dünyanın yaratılmasıyla son bulabilir. Aksi takdirde emperyalist kapitalizm tüm dünyayı daha ağır bir yıkımla karşı karşıya bırakacaktır.