Ulaşım sorunu eğitimdeki çürümenin yansıması

Bizleri merkezi yerlerden uzaklaştırarak şehrin ücra bir köşesine taşımasını biliyorlar. Yaşadığımız mağduriyetleri de göz önünde bulundurarak görüyoruz ki bizlere sunulan tek seçenek mücadele etmektir. Nitelikli barınma ve ulaşım hakkımıza sahip çıkmak bugün her zamankinden daha yakıcı bir sorumluluktur.

  • Mücadele postası
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 28 Ocak 2022
  • 14:49
ikon
ikon

Meteorolojinin tüm uyarılarına ve haftalar öncesinden belli olmasına rağmen kar fırtınası için alınmayan önlemler yüzünden İstanbul genelinde insanlar büyük bir mağduriyet yaşadılar. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa öğrencileri de bu mağduriyeti yaşayan binlerce insan arasındaydı. 

Gerçi bizlerin ulaşım mağduriyeti 2018 senesinde çoktan başlamıştı. İstanbul Üniversitesi’nin bölünme sürecinin ardından İÜ-Cerrahpaşa bünyesinde kalan birçok fakülte Hadımköy’e sürgün edilmişti. O yıllardan bugüne şehrin merkezinden çok uzak olan, adı üstünde, bir ‘köyde’ bulunan kampüsümüzün ulaşım sıkıntısı en büyük sorunlarımızdan birisiydi. Kampüsün içerisinde bir de okulun öğrenci yurdu yer alıyor ve ben de o yurtta kalan öğrencilerden biriyim. Yaşadığımız beslenme, barınma, eğitim gibi onlarca sorunumuz var ama ben dün kar fırtınası ile birlikte yakıcı olarak yaşadığım ulaşım sorunundan bahsetmek istiyorum.

Karın yoğun yağdığı gün yurda dönmek istediğimde bütün yolların kapalı olduğunu gördüm. Beykent üzerinden İETT hattı olan 418’e binmek için Beykent metrobüs durağında indiğimde araçların orada beklediğini fark ettim. Bir süre orada durduktan sonra yolların hemen açılmayacağını anladığımda sadece metrobüsler çalıştığı için gideceğim yerde bir taksi bulmak umuduyla tekrar metrobüse bindim ve Beylikdüzü Son Durak’ta indim. Ancak orada durum çok daha kötüydü. Bir kamyonet ve iki otomobil dışında gelen hiçbir araç (otobüs, taksi vb.) yoktu ve orada duran araçlar da terk edilmişti. Metrobüsten inen her insan orada bulunan bir büfeye sığınıyordu ve ben de orada saatlerce bekledim. 

İBB’nin telefonlarını açmaması, saatlerce hiçbir ekibin yolu açmak için gelmemesinin yanı sıra yurt yetkilileri de bizlere yardımcı olmadı. Yurdun yetkililerini arayıp onlara mahsur kaldığımdan bahsettiğimde bana yapabilecekleri hiçbir şey olmadığını söylediler. Dışarıda kalan tek öğrenci ben değildim. Benim dışımda mahsur kalan onlarca öğrenci vardı ve bizim için yurt yönetimi tarafından hiçbir şey yapılmadı. Kısacası, kibar hâliyle “Kendi başınızın çaresine bakın” dendi ve bu şekilde kendi “kaderimize” terk edildik. Kendi dar imkanlarımızla bin bir zorlukla kalacak yerler ayarlamaya çalıştık. Metrobüs hattı üstünde yer alan KYK yurtlarına ya da her ilçede yer alan misafirhane gibi yerlere yönlendirilmedik. Bazı arkadaşlarımız can havliyle AVM’lere sığınmak istediğinde ise pandemi sürecinde dahi hep açık kalan AVM’lerin o gün nedense erkenden kapatıldığını öğrendik. Ne yapacağımıza ilişkin insani bir kaygı dahi bizler için duyulmadı. 

Bizleri merkezi yerlerden uzaklaştırarak şehrin ücra bir köşesine taşımasını biliyorlar. Ancak sorunlarımızı çözmedikleri gibi her gün yaşadıklarımıza bir yenisi daha ekleniyor. Yaşadığımız her mağduriyette eğitim alanında yaşanan çürümenin bir yansımasını görüyoruz. Üniversitelerde söz, yetki, karar mekanizmalarına biz öğrencileri dahil etmeyen üniversite yönetimleri yüzünden her gün başka bir şekilde mağdur oluyoruz. Yaşadığımız mağduriyetleri de göz önünde bulundurarak görüyoruz ki bizlere sunulan tek seçenek mücadele etmektir. Nitelikli barınma ve ulaşım hakkımıza sahip çıkmak bugün her zamankinden daha yakıcı bir sorumluluktur. 

İÜ-Cerrahpaşa’dan bir öğrenci