Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), Meclis’te görüşülecek Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi’ne ilişkin pek çok ilde eylem gerçekleştirdi.
Ankara Meclis önünde ve İstanbul, Mersin, İzmir, Diyarbakır, Urfa başta olmak üzere çok sayıda kentte İl Milli Eğitim Müdürlükleri önünde eylem yapan eğitim emekçileri tasarının geri çekilmesini istedi.
Açıklamada eğitim emekçilerinin ve sendikaların eleştirilerine rağmen tasarının TBMM Genel Kurulu’na getirileceği ifade edildi. Hazırlanan tasarının, meslek kanunu olmaktan uzak olduğunu Eğitim Sen’in daha önce de ifade ettiği vurgulanan açıklama şu şekilde devam etti:
“Kanun tasarısında özel okullar ve kurslarda çalışan öğretmenlerin ekonomik ve sosyal haklarına ilişkin hiçbir düzenleme olmaması önemli bir eksikliktir. Ülkemizde bulunan bütün meslek kanunları, kamu özel ayrımı yapmaksızın ilgili mesleğe ilişkin düzenlemeler içerirken, Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısının sadece kamuda çalışan öğretmenlere yönelik sınırlı düzenlemeler içermesi kabul edilemez. Öğretmenlik mesleği gibi 18 milyona yakın öğrencinin eğitim hakkını yaşama geçirme ve bir milyona yakın öğretmenin ekonomik, sosyal ve mesleki haklarını 13 maddelik bir kanun metni ile düzenlemek, öğretmenlik mesleğine ne kadar değer verildiğini göstermektedir. Eğitim sisteminin en önemli unsurlarından birisi olan öğretmenlik mesleği gibi önemli bir konunun birkaç kanun maddesi üzerinden büyük ölçüde statü farklılaşması ve maaş artışına indirgenmesi doğru bir uygulama değildir.”
“Eşit işe eşit ücret ilkesi ihlal ediliyor”
Tasarıda uzman öğretmen ve başöğretmenlerin görev, yetki ve sorumlulukları diğer öğretmenlerden ayırt edilemediği için eşit işe eşit ücret ilkesinin ihlal edildiğinin açıkça görüldüğünün de altını çizilerek şu ifadelere yer verildi:
“Aynı işi yapan öğretmenlerin uzman öğretmen, başöğretmen gibi statü farklılıkları üzerinden ayrıştırılması, hatta kendi içinde bölünmesi işyerinde çalışma barışının bozulmasına neden olacak, eğitim sistemi bu durumdan kaçınılmaz olarak olumsuz etkilenecektir. Yapılması gereken öğretmenleri statülerine göre sınırlandırıp, birbirine rakip haline getirmek değil, öğretmenler arasında halen var olan sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen ayrımlarına son veren ve kadrolu çalışmayı esas alan düzenlemeler yapmaktır. Tasarıda aday öğretmenlere yönelik adaylık sınavının kaldırılması bir müjde olarak sunulurken, sınavın işlevinin Adaylık Değerlendirme Komisyonu’na devredilmesi, aday öğretmenlerin iş güvencesine yönelik büyük bir tehdit anlamını taşımaktadır. Bu düzenleme ile atamalarda yoğun olarak gündeme gelen mülakat-torpil uygulamalarının yeniden gündeme gelmesi, arşiv taraması ve güvenlik soruşturması gibi uygulamalar üzerinden yeni mağduriyetlerin ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.”
“Yarın daha büyük saldırıların hedefi olmamız kaçınılmaz olacaktır”
Tasarının, 1966 yılında kabul edilen ILO-UNESCO ortak belgesi olan Öğretmenliğin Statüsü Tavsiye Kararı’nın yok sayıldığını da hatırlatılan açıklamada Eğitim Sen olarak tasarıya karşı tüm sendikalar ve eğitim emekçileri mücadeleye çağrıldı. Açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi:
“Eğitim Sen olarak yaptığımız sayısız basın açıklaması, işyerlerimizde gerçekleştirdiğimiz toplantılar, eylem ve etkinliklerde defalarca dile getirdiğimiz talebimizi bugün Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi, burada sizlerin huzurunda bir kez daha tekrarlamak istiyoruz; Eğitim emekçilerinin bilgisi ve önerileri dışında hazırlanan, onların temel haklarını ve taleplerini içermeyen Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı derhal geri çekilmelidir. Bir meslek kanunu hazırlanacaksa “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı” temel alınmalı, sadece öğretmenlerin değil tüm eğitim emekçilerin hakları ve taleplerini güvence alına alan yeni bir düzenleme yapılmalıdır.”