AKP şefi Tayyip Erdoğan’ın davetiyle Türkiye’ye gelen BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed El Nahyan, devlet töreniyle karşılandı. Prensin önüne kırmızı halılar serdiren saray rejimi, ekonomik kriz derinleşirken şeyhlerin petro-dolarlarından nemalanma hayallerine kapılmış görülüyor. Şeyh takımında bol miktarda petro-dolar olduğu bilinse de saray rejimi için kesenin ağzını hemen açmaları beklenmiyor.
El Nahyan, yakın zamana kadar AKP-MHP rejiminin “baş düşmanlar” listesinin başındaydı. Hal böyleyken, şeyhin ayaklarına kapanmaları, büyük bir sıkışma içinde olduklarına işaret ediyor. Hem talan düzenini ayakta tutmak hem sarayın etrafındaki kapitalist kastın kasalarını doldurması üzerine inşa edilen ekonomik politikaların ısrarla sürdürülmesi, ülkeyi batma noktasına getirmiş durumda. Ne pahasına olursa olsun ülkeyi yağmalama pervasızlığından vazgeçmedikleri için şeyhlere avuç açmak zorunda kaldılar.
Bir kez daha U dönüşü
BAE şeyhinin önüne kırmızı halı açılması, dinci-ırkçı zihniyetin temsilcilerinin nasıl da ilkesiz, ahlaksız, onur yoksunu olduklarını birkez daha gözler önüne serdi. Abu Dabi prensi düne kadar ilk sıralardaki “baş düşmanlar”dandı. Hem AKP şefleri hem saray beslemesi medyanın hedefinde Birleşik Arap Emirlikleri ve şeyhi vardı. Düne kadar BAE hakkında neler söylenmedi ki?
Tayyip Erdoğan, Abu Dabi yönetimiyle diplomatik ilişkileri kesme ya da konsolosları gerçi çekmeyi düşündüklerini ilan etmişti.
Sedat Peker’in ifşaatlarıyla ‘kriminal’ olduğu gözler önüne serilen sarayın İçişleri Bakanı, El Nahyan’ı 15 Temmuz darbesinin akasında durmak ve darbecileri finanse etmekle itham ediyordu.
AKP’nin Savunma Bakanı, “Suriye’de, Irak’ta terör örgütlerini desteklediklerini biliyoruz. PKK, IŞİD, PYD gibi örgütlerin BAE’den aldıkları desteğin kayıtları tutuluyor. Zamanı geldiğinde hepsinin hesabı sorulacak” gibi iddialı laflar ediyordu.
Sarayın önde gelen besleme tetikçilerinden İbrahim Karagül açıkça savaş ilan ediyordu:
“Türkiye BAE ile savaş halinde, bu artık net. O zaman askeri yöntemler denenmeli. Libya’da değil evinde vurmalı. Bin Zayed terör örgütü lideri olarak görülmeli.”
HAS partinin şefi iken Tayyip Erdoğan tarafından devşirilip sarayın hizmetkarları arasına katılan AKP sözcüsü Numan Kurtulmuş, İsrail’le iş birliğini geliştiren BAE’nin Filistin halkına, Araplara ve Müslümanlara ihanet ettiğini söylüyordu. Devşirme Kurtulmuş, AKP şefinin boynunda siyonist lobiden alınmış “cesaret madalyası” olduğunu göz ardı etmekle kalmıyor, şeyhlere tepeden bakan laflar da ediyordu.
Saray beslemesi medya ise, yine işin başını çekiyordu. Rejimin borazanlarından Yeni Şafak gazetesi “Şerefsiz bunlar” diye manşetler atıyor, BAE ile PKK’nin birlikte “çocuk ticareti” yaptıklarına dair uydurmaları manşetlere taşıyordu.
Aradan çok uzun süre geçmedi ama şimdi durum farklı. Tayyip Erdoğan şeyhe kırmızı halılar serdiriyor. AKP ve saray sözcüleri dil değiştirmiş. Saray beselemesi ‘gazeteci’ kılıklı rejim borazanları, BAE ile yapılan anlaşmaları, neredeyse ‘krize çare’ diye yutturmaya kalkışıyorlar. Ortada somut bir şey yokken, 10 milyar dolarlık yatırım yapılacağını iddia eden haberler yayıyorlar.
Tüm bunlar din istismarcısı-ırkçı rejimin çıkarları için, dün düşman ilan ettiklerinin önünde yüzleri kızarmadan, tam bir pişkinlikle nasıl eğildiklerini gözler önüne seriyor.
10 milyar dolar safsatası
Saray borazanı medya ile AKP şefleri tarafından yapılan açıklamalara göre, BAE ile 10 milyar dolar tutarında anlaşmalar imzalanmış. Oysa yapılan açıklamalar ortada böyle bir anlaşma olmadığına işaret ediyor. Şeyh takımı ‘kelepir’ bulduğu kimi şeyleri satın alabilir elbet. Ama bunun adı yatırım değil, yağma olur.
AKP şefi tarafından yönetilen Türkiye Varlık Fonu ile Abu Dabi Kalkınma Holding arasında “mutabakat muhtıraları” imzalandı. Ancak bunların ne olduğu tam belli değil. Karşılıklı olarak görüşmelerin önemine vurgu yapan laflar edildi. Ancak bu diplomatik açıklamalar, dolar musluğunun Türkiye için açılacağı anlamına gelmiyor. Şeyhler, kelepir fiyatına satılan bir şey bulurlarsa onu alabilir ancak.
Her iki Amerikancı rejimin iş birliğini geliştirme eğiliminde olduğu görülüyor. Fakat bu, işlerin hemen hal olacağı anlamına gelmiyor. BAE şeyhleri ağırdan alırken, saray rejiminin ise belli kurumları satma telaşında olduğu gözleniyor.
TL’nin değerini sürekli düşürerek ülkeyi batıran AKP-MHP koalisyonu, Körfez şeyhlerinin ayaklarına kapanarak, içine düştüğü bataktan kurtulmaya çalışıyor. Lakin kokuşmuş saray rejimini yozlaşmış Körfez şeyhleri de kurtaramayacaklar.