Milli Eğitim Bakanlığı'nın adı dinci-gerici vakıf, dernek ve cemaatler ile anıldı/anılıyor. Gençliği gerici-faşist ideolojiyle zehirlemek, kaderci, itaatkâr ve sorgulamayan bireyler haline getirmek için kullanılan aparatlar olan bu vakıf, dernek ve cemaatler MEB ile girift bir ilişkileniş içindeler. Ayrıca büyük bir kısmı AKP iktidarı döneminde kurulan bu vakıf, dernek ve cemaatler kara-para aklama, yolsuzluk ve rant elde etmek gibi bir işleve de sahipler. O vakıflardan biri olan Maarif Vakfı da ne büyük bir tesadüftür ki 15 Temmuz darbe girişiminden hemen 1 ay önce bizzat Erdoğan'ın emri ile kurulmuş. AKP iktidarının darbe girişiminin hemen ardından dizginlerinden boşalmışçasına ilerici ve devrimciler başta olmak üzere tüm toplumsal muhalefete yönelik saldırıların hayata geçirildiği, faşist baskı, yasak ve gericiliğin iyice tırmandırdığı bir kesitte kurulan bu vakfa çok geniş bir yetki verildiğini görüyoruz.
Maarif Vakfı'nın sitesinde şöyle bir açıklama yer alıyor:
“17.06.2016 tarihli 6721 sayılı kanun ile kurulan Türkiye Maarif Vakfı, yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti adına Milli Eğitim Bakanlığı dışında doğrudan eğitim kurumu açma yetkisine sahip tek kuruluştur.”
6721 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile özel yetkiler ile tam teşekküllü donatılmış yeni bir yapı oluşturuldu aslında. Türkiye Cumhuriyeti adına başka ülkelerde doğrudan eğitim kurumu açma imtiyazı 2016 senesine kadar yalnızca MEB'e ait bir yetkiyken, Maarif Vakfı'nın kurulması ile bu “imtiyazlı hak” aynı zamanda vakfa da tanınıyor. Ayrıca Maarif Vakfı'nın herhangi bir kurumunun bulunduğu yurtdışındaki bir kentte, söz konusu Milli Eğitim Bakanlığı bile olsa, bir başka kamu kurumunun benzer amaçlarla birim kurması dahi yasaklanmış vaziyette. Vakfın kurucu kadrosu ise AKP'li isimlerden oluşuyor. Maarif Vakfı Denetim Kurulu üyelerinden biri AKP Genel Başkan yardımcısı, öteki TÜRGEV yönetim kurulu üyesi ve Önder İmam Hatip Derneği Genel Müdür Yardımcısı.
Maarif Vakfı'nın kurulmasındaki temel amaçlardan birinin de AKP iktidarının Fethullah Gülen’le yaşanan çatışmasının derinleşmesinin ardından Fethullah Gülen'in yurt dışında kurduğu okulları devralmak olduğu açık. Bizzat Fuat Oktay'ın açıklamalarına göre yurt dışında bulunan “213 FETÖ Okulu” Maarif Vakfı'na devredildi. Yalnızca Fethullah Gülen'e ait okullarda değil, bir o kadar da Maarif Vakfı'nın açtığı yurt, okul vb. yapı mevcut. Vakfın sitesinde yer alan güncel bilgilere göre onlarca ülkede 44 yurt, 427 okul ve 48 bini aşkın öğrencileri bulunuyor. Okulların “eğitimci” personel kadrolarının büyük bir kısmı ise Türkiye'den karşılanıyor. Denetime kapalı bir kurum olduğu için nasıl bir liyakat ile bu öğretmenlerin seçildiği tamamen bir muamma. “Her ile bir üniversite” denilerek tamamen plansız bir şekilde açılan ihtiyaç fazlası eğitim fakülteleri sonucunda ve okullardaki öğretmen ihtiyacının karşılanmasının çok uzağında kalan atamalar nedeniyle bugün Türkiye'de on binlerce atamasını bekleyen öğretmen mevcut. Ataması yapılmış ya da sözleşmeli olarak çalışan öğretmenlerse düşük maaşlar ile çalıştırılıyor. Maarif Vakfı'nın öğretmenlere verdiği maaş onlarca habere konu olmuş durumda. Resmi olarak Maarif Vakfı bünyesinde çalışan öğretmenlerin aldığı maaş 6 bin 637 dolara kadar yükseliyor. Türkiye'de maaş alan bir öğretmenle Maarif Vakfı'nda çalışan bir öğretmenin maaşı arasında en az 10 kat bir farkın olduğu ortaya çıkıyor.
Bu gerici yapı, “vakıf” adı altında kurulduğu için bir kamu kuruluşunun uymak zorunda olduğu yükümlülüklerden tamamen muaf durumda. Sitelerinde faaliyet raporu, bütçe ya da bilanço gibi tablolar mevcut değil. Ancak MEB'in yayınladığı bütçe raporlarında Maarif Vakfı'na ayrılan devlet bütçesini görebiliyoruz. MEB bütçesinden son 3 yılda toplam 2,1 milyar TL alan Maarif Vakfı’na 2025 yılına kadar 4 milyar 529 milyon TL daha aktarılacağı açıklandı. Vakfa Haziran 2016'da 90 milyon, Ağustos 2017'de 241 milyon, Haziran 2018'de 351 milyon olmak üzere 3 kalemde toplam 781 milyon aktarılmıştı. 2019'da Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 541 milyon TL aktarıldı. 2020'de de 684 milyon TL aktarıldı.
Eğitim sistemi bütünüyle çökmüş durumda. Eğitimde fırsat eşitsizliği gün geçtikçe artarken, öğrencilerin eğitim hakkına erişebilmesi de her geçen gün zorlaşıyor. Ekonomik krizin derinleşmesi ve en temel insani ihtiyaçlara gelen fahiş zamlarla birlikte yoksullukla savaşan işçi ve emekçilerin çocukları eğitimden de yoksun kalıyor. Ekonomik krizden kaynaklı milyonlarca çocuk işçi mevcutken, AKP-MHP iktidarı Maarif Vakfı gibi vakıf, cemaat ve derneklere kendi sefil çıkarları için milyarlarca lirayı bulan kamu kaynaklarını peşkeş çekiyor.
M. Nevra