Din istismarı ile şoven ırkçılık üzerinden politika yaparak sermaye sınıfına hizmet eden AKP Diyaneti, besleme medyayı ve sistemin diğer kurumlarını kullanarak gerici ideolojisini topluma dayatıyor. Bu orta çağ artığı ideolojiyle toplumu zehirlemek için yüzlerce “sivil aracı/aparatı” da pervasızca kullanıyor. Dernekler, vakıflar, yurtlar, kulüpler, şirketler, “sivil toplum örgütleri”, araştırma merkezleri ve daha birçok farklı isimle anılan yüzlerce araç/aparat kullanıyor.
Saray rejiminin kullandığı bu aparatların bir kısmı “kirli işlerle ünlü” oldukları için tanınıyor. Onlarca çocuğun tecavüze uğradığı Ensar Vakfı, AKP şefinin oğlunun adıyla anılan devletten “bağış” adı altında sızdırdığı milyonlarca lire ile gündeme gelen TÜRGEV Vakfı, Okçular Vakfı vb…
AKP’nin bir tür “yan kuruluşu” olan bu aparatlar hem dinci-gerici ideolojiyi yaymak için kullanılıyor hem büyük rant transferlerine kılıf işlevi görüyor. Bu tür aparatların faaliyetleri hem yerel yönetimlerin kaynaklarından hem devletin genel bütçesinden finanse ediliyor. Bu kurumlardan şu veya bu şekilde nemalanan “AKP militanlarından” oluşan bir kesim var. Bunların sayısı bilinmiyor. Ancak aparat kurumların yaygınlığı buradan beslenip dinci-gericiliğe hizmet edenlerin azımsanmayacak sayıda olduklarını gösteriyor.
AKP rejimi aracılığıyla bu aparatlara transfer edilen paranın miktarı saklanıyor. Hangi aparatın ne kadar pay aldığı belli değil. Ancak kurum/aparat adı anılmadan genel olarak bu alanda harcanan paraya dair bazı bilgiler var. Birgün gazetesinden Hüseyin Şimşek’in “Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2021 Yılı Genel Faaliyet Raporu”ndan aktardığı veriler, bu aparatlara devasa bir servetin transfer edildiğini gözler önüne seriyor.
Raporda vakıf ve derneklere 2020 yılında 1 milyar 97 milyon 513 bin TL aktarıldığı belirtiliyor. Son iki yılda aktarılan tutarın 1 milyar 962 milyon 513 bin TL’ye ulaştığı belirtiliyor. Hangi dernek ya da vakfa ne kadar para aktarıldığı, neden aktarıldığı, emekçilerin sırtından sızdırılan bu devasa kaynakların kimler tarafından nerede harcandığına dair ise herhangi bir bilgi verilmiyor. Bu bilgilerin toplumdan gizlenmesi, dernek/vakıf adı altında faaliyet gösteren saray rejiminin aparatlarının kirli işler çevirdikleri anlamına geliyor. Zira böyle olmasaydı hangi aparata ne kadar para aktarıldığı anlatılır, bu para ne için harcadığı “iftiharla” açıklanırdı.
Rejimdeki kokuşma öyle bir noktaya varmış ki, ülke ekonomisinin çöküşe sürüklendiği, milyonların açlık sınırı altında bir ücrete mahkûm edildiği, toplumun geniş emekçi kesimlerinin insanca geçinebilme olanağından yoksun bırakıldığı koşullarda bile aparatlara servet transferi dolu-dizgin devam ediyor.