Gazze’deki soykırım sürerken, Ukrayna savaşı yeni bir boyut kazanıyor; Orta Doğu’da yaşananlardan sonra gergin bekleyiş sürerken, emperyalist güçler savaş manevralarını yoğunlaştırıyor. Kapitalist/emperyalist sistemin militarist histerisi şiddetlenirken, Bundeswehr’in (Alman ordusu) internet sayfasında bu savaş tatbikatlarının nasıl da “dost-müttefik” yaftalaması ile pazarlandığına tanık oluyoruz. Alman ordusunun internet sayfasında, “Bundeswehr Hindistan’ın davetini kabul ederek 6-13 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek olan Tarang Shakti Tatbikatına katılacak” haberi veriliyor. Bundeswehr öncesinde 12 Temmuz - 2 Ağustos tarihleri arasında Avustralya'da gerçekleştirilen “Pitch Black 2024” tatbikatına da katılmıştı.
Tarang Shakti Tatbikatı
Almanya, Hindistan'ın geniş çaplı "Tarang Shakti" askeri tatbikatına katılmayı kabul ederek, Bundeswehr güçlerini stratejik hedeflerle Hindistan'a gönderiyor. Alman Hava Kuvvetleri'nin dünya genelinde gerçekleştirdiği iki aylık tatbikat turunun sonunda katıldığı bu “etkinlik”, pek çok açıdan dikkate değer. Tarang Shakti Tatbikatı, Almanya ve Hindistan hava kuvvetlerinin Hindistan topraklarında birlikte gerçekleştirdiği, daha önce benzeri görülmemiş bir büyük savaş tatbikatıdır. Bu tatbikat, Hindistan'ın birçok yabancı ülkenin katılımıyla gerçekleştirdiği ilk büyük hava savaşı tatbikatı olma özelliği de taşıyor.
Hindistan, yıllardır ABD, Rusya, Fransa ve Umman gibi ülkelerle ikili askeri tatbikatlar düzenliyor. Yeni Delhi “mevcut herhangi bir ittifakın parçası olmamak için” değişik güçlerle hareket ettiğini söylüyor.
Hindistan, en son 1962 yılında Çin’e karşı yenilgiye uğradığı savaştan sonra 1963'te ABD, İngiltere ve Avustralya ile böyle bir tatbikat gerçekleştirmişti.
Hindistan, ABD ve Batı tarafından Çin'in Asya'daki en büyük rakibi ve “kullanışlı bir aparat” olarak konumlandırılmak isteniyor.
ABD ve Batı her platformu Çin'i geriletmenin bir aracı olarak kullanmak için adeta çırpınıyor. Alman Hava Kuvvetleri'nin “Tarang Shakti Tatbikatı davetine” icap etmesi, Avrupa'nın Çin'e karşı tutumunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Tatbikatın ilk aşaması, Hindistan'ın güneyindeki Sulur Hava Üssü’nde yapılıyor. Bu üs, Çin sınırından oldukça uzak olsa da Hint Okyanusu üzerinde kontrol sağlamada stratejik bir konuma sahip.
Bundeswehr, beş Eurofighter savaş uçağı ve bir nakliye uçağıyla bu tatbikata katılıyor. İngiltere, İspanya ve Fransa üç Rafale savaş uçağı, bir tanker uçağı ve bir nakliye uçağıyla tatbikatta yer alıyorlar. Avrupa'dan katılan uçakların çoğu Hindistan Hava Kuvvetleri'nin de katıldığı ve 12 Temmuz - 2 Ağustos tarihleri arasında Avustralya'da gerçekleştirilen “Pitch Black 2024” savaş tatbikatında da yer almıştı.
Tarang Shakti Tatbikatının ikinci aşaması 29 Ağustos - 14 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Ancak Almanya Hava Kuvvetlerinin bu ikinci aşamada yer almayacağı açıklandı.
İkinci aşamaya ABD, Avustralya, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan ve Bangladeş gibi ülkelerden uçaklar katılacak. Ancak, Bangladeş’te yaşanan siyasi kriz sonrası Bangladeş'in katılımı belirsizliğini koruyor. Tatbikata 18 ülkeden gözlemcilerin de katılacağı bildirildi.
Tatbikatın ikinci bölümü, Hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın Jodhpur Hava Kuvvetleri Üssü’nde düzenlenecek. Bu üs, 1999 Kargil Savaşı (Pakistan’la sınır anlaşmazlığı savaşı) sırasında kritik bir rol oynamıştı. Hindistan, burada ağırlıklı olarak Rus yapımı savaş uçakları bulunduruyor.
Hindistan’dan fraklı iplerde oynama cambazlığı
ABD ile Batı Hindistan'ı hem Çin’e karşı konumlandırmak hem Rusya ile askeri ve savunma iş birliğini sabote etmek istiyorlar. Bunun için Hindistan’a “dost eli” uzatıyor ve Moskova'dan uzaklaşmasına “yardımcı olmak için” çaba harcıyorlar. Özellikle Almanya burada “cömert” davranıyor. Berlin “Yeni Delhi ile yoğun askeri ve savunma sanayi iş birliği kurma arzusunu” dile getirerek, “Almanya, Hint-Pasifik bölgesinde güçlü bir varlık oluşturmak ve NATO dışındaki stratejik ortaklarla iş birliğini güçlendirmek istiyor.” Bu çerçevede, Alman donanması da Hindistan'ı ziyaret etmeyi planlıyor. Ayrıca, Almanya’nın silah şirketleri de Hindistan'dan sipariş alma hesabıyla avuç ovuşturuyorlar. Hindistan’ın, Thyssen-Krupp Marine Systems'den “altı denizaltı ve A400M nakliye uçakları satın almayı değerlendirdiği” haberleri şimdiden övünç kaynağı saylıyor.
Hindistan uzun yıllardır savunma alanında “kendi kendine yetme” hedefine odaklanmış durumda. HAL Tejas adlı savaş uçağı ve HAL Dhruv adlı helikopterin yanı sıra kısa menzilli Prahaar füzelerini de üretmektedir. Hindistan, Rusya'nın yardımıyla geliştirdiği Brahmos seyir füzeleri ile savunma sanayisini güçlendiriyor. Stockholm merkezli SIPRI raporlarına göre Hindistan'ın savunma ihracatı son dönemde yıllık 2,5 milyar dolar seviyesine ulaşmış bulunuyor.
Ukrayna savaşı nedeniyle bir düşüş olsa da Rusya hala Hindistan'ın en büyük silah tedarikçisi. SIPRI'nin verilerine göre, Rusya'nın Hindistan'a silah satmadaki payı düşmüş, ABD ve Fransa gibi ülkelerden yapılan alımlar ise artmıştır. 1998 yılında Fransa ile stratejik bir ortaklık kuran Hindistan, silah alımlarında Fransa'ya “öncelik” tanıyor.
Fransa, Hint Okyanusu'ndaki “denizaşırı toprakları” sayesinde Hindistan ile askeri iş birliğini sürdürüyor.
Fransa, Hint Okyanusu’nda Hindistan’la birlikte ortak deniz tatbikatları ve hava kuvvetleri tatbikatlarının yanı sıra kara kuvvetleri tatbikatları da gerçekleştiriyor.
Tüm bu çabalar elbette ki Hindistan’ı askeri alanda Rusya’dan uzaklaştırmak ve bölgede Çin’e karşı kullanışlı bir güç yaratmak içindir.
ABD, Batı ve Hindistan arasındaki bu “iş birliği”, Hint-Pasifik bölgesindeki jeopolitik dinamiklerin gerildiği ve değişkenlik gösterdiği bir döneme denk geliyor.
Amaç, bölgedeki güvenlik ve savunma iş birliklerini derinleştirerek, Çin'e karşı ortak bir “stratejik duruş” sergilenmesini sağlamaktır.
Tarang Shakti tatbikatı, bu “stratejik iş birliğinin” somut bir örneğini oluşturuyor ve bölgedeki güç dengelerinin yeniden şekillenme eğilimi gösterdiği bir dönemde önemli bir rol oynuyor.
Hindistan’ın Batılı emperyalistlerin Çin’e saldırı rampası olmayı kabul edip etmeyeceği ilerleyen süreçte belli olacak. Ancak yapılan tatbikatlara rağmen, bir cambaz gibi farklı iplerde oynayan Hindistan’ın ABD-NATO cephesinin tuzağına düşmesi kolay görünmüyor.