Son 75 yılda sayısız kez Filistin halkına karşı savaş suçu işleyen siyonist İsrail rejimi, dosyası bu kadar kabarık olmasına rağmen hiçbir zaman uluslararası mahkemelerde yargılanmadı. BM’nin aldığı hiçbir karara uymayan İsrail, dünyada hiçbir yasa, hukuk, ahlak, anlaşma, kural tanımadan savaş suçları işlemeye devam etti. ABD, İngiltere ve AB emperyalistlerinin ördüğü zırha bürünerek ‘özgürce’ insanlığa karşı suç işlemeyi sürdürüyor.
7 Ekim’den bu yana Gazze’de Filistin halkına uygulanan barbarlık, siyonist zihniyetin 75 yıllık geçmişine ışık tutan icraatların devamından başka bir şey değildir. Daha önceki savaş suçlarının hacmi bu boyutlara ulaşmıyor, sosyal medya aracılığıyla dünya nezdinde teşhir edilmiyordu. Siyonist rejimle suç ortaklığı yapan medya tekelleri gerçekleri karartarak, İsrail’in işlediği savaş suçlarını bir şekilde örtebiliyordu. Ancak bu defa durum farklıdır. İsrail’in işlediği suçlar kayıt altına alınıyor, belgeleniyor ve dünyaya izlettirilebiliyor. Bu sayede dünyanın farklı bölgelerinde gerçekleri gören kitleler sokaklara çıkarak Gazze’deki soykırımın durdurulmasını talep eden sayısız eylem yaptı. Bu ise sadece barbarlığı bizzat yapan İsrail’in değil, onun arkasında saf tutan ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya gibi emperyalist devletlerin de tam bir insani ve ahlaki çöküş içinde olduklarının görülmesini sağladı.
Bu aşamada onlarca yıldan beri ABD ile suç ortakları tarafından engellenen bir olay gerçekleşti: Güney Afrika Cumhuriyeti, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı'nda (ICJ) İsrail hakkında dava açtı. Belgelerle İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığını ortaya koyan Güney Afrikalı avukatlar, nihayet Nazi eskisi katillerin geçmişte oturdukları sanık sandalyesine bugünün siyonist rejimini oturtmayı başardılar.
Avukatların belge ve kanıtlarla Gazze’deki soykırımı ortaya koymaları, emperyalistlerin koruması altındaki İsrail’in soykırım suçu işlediğini ve buna uygun bir yaptırıma tabi tutulması gerektiğini dile getirmeleri, emperyalist/siyonist güçlerin “demokrat imajına” indirilmiş sert bir şamar oldu. Elbette emperyalist/siyonist güçleri yaptıkları üzerinden tanıyanlar onların demokrat değil barbar olduklarını bilirler. Ancak çoğunluk işlenen suçların mahiyeti ve hacminin farkında değildi. Bu dava hem İsrail’in hem ona zırh oluşturan ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya gibi emperyalist güçlerin nasıl da barbarlaşabileceğini dünyaya göstermiştir. Soykırım devam ederken duruşmanın yapılması, İsrail’e destek verenlerin de bu suça ortak olduklarının olay yaşanırken görünmesini sağlıyor.
***
Halen Gazze’de soykırım yapmaya devam eden İsrail, mahkemede bir takım sahte belgeler, uyduruk beyanlarda bulunarak ve değerlendirmeler yaparak, suçu Hamas’ın üstüne atma oyunu çevirmeyi deniyor. Duruşmanın ikinci günü soykırımcı siyonistleri savunan avukatlar, 11 Ocak’taki duruşmada ortaya konan soykırım delillerinin hiçbirini çürütemedi. Mahkemeyi hor gören bir tutum alan siyonist avukatlar, İsrail’in işlediği belgelerle kayıtlı olan suçlarından Hamas’ı, diğer bir ifadeyle Filistin direnişini sorumlu tutan safsatalar ortaya attılar. Suçları o kadar bariz ki, inkar edemediler. Bunun için ucuz manevralar yaparak soykırımcı siyonist rejimi güya aklamaya çalıştılar.
Siyonistlerin büyük yalanlar söyleme, sahte deliller uydurma gibi konularda pervasız olduklarını gösteren sayısız olay vardır. Gazze’de hastane bombalayıp 400’e yakın sivili katlettiklerinde de bu iğrenç yalanlara başvurmuşlardı. Üstelik işgalci İsrail ordusu saldırıyı üstlendikten sonra buna baş vurdular. Yani o kadar pişkin ve küstahlar. Şimdi ise Uluslararası Adalet Divanı önünde de aynı kirli oyunu sergiliyorlar. Zaten yapabilecekleri başka bir şey de yok. Zira dinci-faşist Netanyahu hükümetinde bakan koltuğunda oturanlar soykırımı açık bir şekilde savunmakta bir mahsur görmüyorlar.
ABD, işbirlikçileri ve siyonist lobiler, Lahey’den İsrail aleyhine bir kararın çıkmasını engellemek için her yola başvuracaklar. Bu konuda başarılı olup olmayacakları önümüzdeki günlerde belli olacak. Oysa olağan koşullarda mahkemenin İsrail’i direkt mahkum etmesi gerekir. Çünkü tüm deliller ortada duruyor. Birçok suç canlı yayında izlendi. Buna rağmen mahkeme baskı altına alınarak net bir karar almaktan men edilebilir. Ancak tüm bunlardan bağımsız olarak vurgulamak gerekiyor ki, böyle bir davanın açılmış olması İsrail ile onu koruyan emperyalistlerin insani ve ahlaki açıdan tam bir çöküş içinde olduklarını şimdiden ispatlamıştır.