ABD ile batılı emperyalistlerin desteği ile 7 Ekim’den Gazze’de soykırım suçu işleyen İsrail ilan ettiği hiçbir askeri ya da siyasi hedefe ulaşamadı. Geçen sürede Filistin halkının gösterdiği direniş, ulaşmalarının mümkün olmadığını da gösterdi. Buna karşın siyonistlerin ahlaksızlık ve barbarlığını dünya tiksintiyle izlemektedir. İsrail’in savaş suçlarına ortak olan ve bu soykırımcı rejimi koruyan batılı emperyalistler de insani ve ahlaki açıdan tam bir çöküş içinde olduklarını dünya-aleme gösterdiler.
Bu tablodan “zafer” devşirmenin mümkün olmadığını bilen hem içeride hem dışarıda sıkışan İsrail rejimi, savaşı bölgeye yaymak için sürekli provokasyonlara başvuruyor. Özellikle Suriye topraklarını sık sık bombalayan İsrail, savaşın yayılması için provokasyon üstüne provokasyon yapıyor. ABD silahları ve batılı emperyalistlerin tuttuğu şemsiye altında bu suçları işleyen İsrail, helan bu suçların bedelini ödemiş değil.
1 Nisan akşam saatlerinde Suriye’nin başkenti Şam’daki İran konsolosluğunu ve Şam Büyükelçisi’nin konutunu bombalayan İsrail, savaş kışkırtıcılığını bir üst seviyeye yükseltti. Uluslararası yasaları ve anlaşmaları ayaklar altına alan bu küstahça saldırı, İsrail’deki rejimin savaşı bölgeye yaymayı tek çıkar yol olarak gördüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Yapılan açıklamaya göre saldırıda, Lübnan ve Suriye'deki Kudüs Gücü komutanı Tuğgeneral Mohammad Reza Zahedi’ninin de aralarında bulunduğu 7 İranlı subay hayatını kaybetti. 12 kişinin yaralandığı ve enkaz altında binada çalışan sivillerin olduğu da belirtiyor.
İsrail’in bu küstahça provokasyonuna İran’ın da sert bir yanıt vermesi bekleniyor. Nitekim, “İsrail'in saldırısına hızlı, doğrudan ve güçlü karşılık verilecektir!” diye açıklama yapan İran’ın Şam büyükelçisi, siyonist saldırganlığın karşılıksız bırakılmayacağını ilan etti.
Saldırının ardından İran’a yakın Iraklı direnişçi gruplar adına yapılan açıklamada da siyonist rejimin saldırganlığının karşılıksız bırakılmayacağı belirtildi. Siyonist savaş aygıtına verilecek karşılığın hacmi ve şiddetinin çatışmaların seyri üzerinde etkili olacağı değerlendiriliyor. Amerikan silahlarıyla savaş suçları işleyen İsrail, halen Biden yönetimi tarafından her açıdan destekleniyor. Biden, Netanyahu’dan kurtulmak istediğini dile getirse de İsrail’in soykırıma devam etmesi için gerekli olan silah, mühimmat ve finansmanı sağlamaya devam ediyor.
Saldırganlık ve savaş politikasını ABD sayesinde sürdürebilen İsrail, bu kadarını yeterli görmüyor. ABD’yi öne sürerek savaşı bölgeye yaymak için provokatif saldırılara devam ediyor. Zira siyonist savaş çetesi İran bir yana, Lübnan Hizbullah ile de ABD’nin tam desteği olmadan topyekûn bir savaşa girişmeyi göze alamaz. Oysa bu çete savaşı yaymak için histerik bir çaba içindedir. Zira temel hedefi, ABD’nin katılacağı bölgesel bir savaşı tetikleyebilmektir.
İran büyükelçiliğinin vurulması, öncekilerden çok daha pervasız daha küstah ve daha tehlikeli bir saldırıdır. İsrail’in sergilediği küstahlık, Tel Aviv’deki çetenin çatışmayı ABD-İran savaşına vardırmak için her yolu deneyebilecek kadar zıvanadan çıktığına işaret ediyor. Diğer bir ifadeyle ırkçı-siyonist rejim artık sadece Filistin için değil tüm bölge halkları için de ciddi bir tehdit teşkil etmektedir.