Fransız burjuvazisi sınıfa yönelik saldırılarında henüz kendisini durdurabilecek bir güç görmediği ve ayakta kalabilmek adına saldırılarını sürdürmek zorunda olduğu için şimdi de emeklilik sistemine el uzatıyor. Burjuvazi yeni yasa aracılığıyla, ağır ve tehlikeli işkollarında diğer sektörlere göre erken emekli olma, işçinin ölümünün ardından emekli maaşının ailesine kalması, emeklilik haklarının açılması için koşullar, emeklilik yaşı, katkı süresi ve gelecekteki sistemin finansal yönetimi gibi hakları tırpanlayacak. 2040’ta yeni yasanın tüm emekliler ve emekli olacakları kapsayacağı ifade edilse de 1963 doğumlulardan başlayarak saldırı paketi bugünün işçi sınıfını da direkt etkileyecek. Yasa şu anda “sosyal ortaklar” ile devlet arasında görüşülme evresinde. Devlet Sarı Yelekliler’in basıncı altında bir kalemde yasayı imzalayıp geçirecek cüreti bulamadığı için bir demokrasi ve sosyal tarafların uzlaşısı hikayesi yazmaya çalışıyor. Görüşme sürecinin yıl sonunu bulması bekleniyor.
Sermaye sınıfı için eylül ayı yeni dönemin başlangıcıdır. Fransa’da da yeni sosyal hak kesintileri ve burjuvazinin ihtiyaçları doğrultusunda planlanan politik hamleler eylül ayında yansımaya başlar. Fransız burjuvazisi her ne kadar emperyalist bir merkez olarak elinde birçok kaynak barındırsa da artık sistemin açmazlarıyla zorlandığını inkar edemiyor. Emperyalist-kapitalist sistem merkez ülkelerindeki burjuvazi için bile ek desteklere ihtiyaç duyuyor. Fransa da bu merkezlerin başında geliyor. Avrupa’da sosyal haklara yönelik saldırganlığın süreklileşmesi bunun bir sonucudur. Burjuvazi geçmiş dönemlerde işçi sınıfının mücadelesiyle kazanılmış ya da onun mücadelesinin önünü almak için yapılmış olan iyileştirmeleri şimdi tek tek söküp alıyor.
Fransa’daki son 5 yıllık sürece bakıldığında bugünkü “Emeklilik Reform Paketi”nin bir sürpriz olmadığı görülecektir. Çalışma yasasında değişiklikler (El Kohmri yasası), yeni eğitim yasası (Blanquer yasası), Sarı Yelekliler hareketinin çıkışına neden olan benzin zammını içeren kapsamlı “çevre yasası” derken, şimdi de emeklilik yasası hazırlanıyor. İlgili bakanların isimleriyle anılan saldırı listesine bakıldığında, nasıl bir sürekliliği ifade ettiği görülebilir. Ayrıca burada Fransız burjuvazisinin kibirli genç yüzü Emmanuel Macron’un bu saldırı dönemini sadece 2017 Mayısından beri yönetiyor olduğuna dikkat etmek gerekiyor. Yani liberal ya da önceki sol maskeli cumhurbaşkanı François Hollande arasında saldırı paketleri açısından fark bulunmuyor.
Asıl dikkat çekici yanı ise geçtiğimiz dönem Sarı Yelekliler gibi Fransa’yı sarsan bir toplumsal hareket ortaya çıkmasına rağmen saldırı paketlerinin gelmeye devam ediyor olmasıdır. Bu da iki temel soruna işaret ediyor: Birincisi, burjuvazi açısından bu saldırı paketleriyle nefes alma olanaklarını arttırma çabası dışında bir çıkış yolu olmamasıdır. İkincisiyse, işçi sınıfı cephesinden bu saldırıları göğüsleyip burjuvaziyi geri itecek örgütlü, devrimci önderliğe dayalı bir mücadele gücünden yoksunluktur. Bu iki sorun alanı sistemin açmazlarıyla kesiştiğinde açığa çıkan, Fransa’da içinden geçtiğimiz günlerde olduğu gibi süreklileşen bir çekişmedir. El Khomri yasasında genel grevlere rağmen yasanın geçmesi mücadeleci işçilerin moral ve motivasyonunu kırmıştı, Sarı Yelekliler hareketiyse burjuvaziyi korkutmuştu. Fakat iki taraf içinde son sözü söyleyebilecek güç birikimi olmadığı için bugün sınıf savaşımı emeklilik yasası üzerinden yeni bir cephede daha başladı.
Gençlik de yasanın hedefinde!
Fransa’da her iki yoksul kişinden biri 25 yaşın altında! Bu gençler ayda 880 avrodan daha az gelirle yaşıyorlar. Fransa’nın ortalama beslenme, giyim ve barınma masrafları için bu rakamlar çok kötü koşulların kabul edilmesi anlamına geliyor. Son yıllardaki saldırı paketleriyle özellikle genç işçilerin çalışma sözleşmelerinde ciddi değişiklikler yapıldı. Bir aydan kısa süreli kısa vadeli sözleşmeler (CDD) ile iş güvencesi olmadan kölece koşullara itilen gençler şimdi de imkansız geleceklerdeki emeklilik olasılıklarına sürükleniyorlar. Uber Eats, Deliveroo gibi yemek dağıtım işlerinde, hiçbir genel çalışma bütünlüğü olmadan, esnek kölelikle eğitim hayatlarını sürdürmeye çalışan gençlerin sayısı artıyor. Gençliğin geleceksizliği sistemin açmazlarıyla artarken, gençlik içerisinde mücadele arayışı da büyüyor. Emeklilik Yasası’na karşı gençlikten ilk sesler de çıkmaya başladı.
Saldırı tüm kesimleri karşısına alıp mücadeleyi ortaklaştırıyor. Bu, yasanın ifadelendirilmesinde de açıkça görülüyor. Fransa Devleti’nin resmi sunumunda, “emekli maaşlarımızı sürdürülebilir bir şekilde korumak ve 21. yüzyıla adapte edilmiş bir sosyal koruma sisteminde genç kuşakların güvenini korumak için inşa edilmiş bir sistemin temeli” olarak tarif edilen Emeklilik Reformu, baştan sistemin itirafını taşıyor. İşçi sınıfı açısından emek gücünden çekilmenin ardından hayatta kalmak için alınan bu kesinti payı kapitalist sistem içinde sürdürülebilir bile değildir. Ve sosyal ortaklar diye tarif edilen işçi ve emekçi kesimlerin kabul edebileceği bir teklif yoktur. Ancak maskelemeye çalıştıkları bu hak kesintisi, düzenin “sosyal devlet” ve kazanılmış haklara dair ne varsa hepsini yok etmeyi planladığını gösteriyor.
Grevlerin handikapları ve Sarı Yelekliler
Fransız işçi sınıfı bölükleri, eylül ayını grevlerle açarak, saldırı paketine karşı ilk eylemliliklerini başlattılar. Paris’in metroları, banliyö trenleri ve otobüs hatlarında ciddi iptaller getiren bu eylemleri diğer işkollarından eylem ve grevler izledi. Avukatlar, doktorlar, hemşireler, fizyoterapistler, itfaiyecilerden yasa karşıtı eylem planları geliyor. Sendikalar tarafından da arka arkaya eylem çağrıları yapılıyor. Şimdiden bir eylem takviminin ortaya çıkacağı net. Fakat en yakın örnek olarak El Khomri yasasından da bildiğimiz üzere, çok sayıda genel grev, demiryollarında 90 günde 36 grev gibi eylem türleri burjuvaziyi geriletecek güçte olmayabiliyor. Burjuvazinin bu tarz eylemleri öngörerek hazır olduğu, saldırı paketinin bunu da hesaba katarak hazırlandığını biliyoruz. Bugün sendikal bürokrasi yasal sınırlara hapsettiği genel grev ya da iş bırakma pratikleriyle sermaye devletinin ortağıdır. İşçi sınıfı içerisinden bunu aşacak bir adım ortaya çıkmadığı sürece bu yasa paketi de eylemlere rağmen geçmiş olacak, işçi sınıfı emeklilik hakkı üzerinden ciddi hak kayıpları yaşayacaktır. Bu noktayı geçmeden eklemek gerekir ki Fransa’daki sınıf mücadelesi açısından artık yeni bir olgu daha hesaba katılmak zorundadır. Sarı Yelekliler hareketinin geçtiğimiz yıl çıkışındaki kitleselliği ve gücü bugün aynı nicelikte olmasa da niteliğiyle artık mücadelede bir aktördür.
Sarı Yelekliler hareketinin birinci yılına hazırlanmasının emeklilik yasasına karşı grev süreçleriyle kesişmesi sendikal bürokrasinin denetimini zorlayacak bir faktör olabilir. Zira Sarı Yelekliler’in çıkışı sendikal bürokrasinin uzlaşmacı tavrına karşı da bir tepki hareketiydi. Ve süreç içerisinde örgütlenme, fiili mücadele, hatta sendika kurma gibi birçok niteliksel tartışmayı geliştirdi. Şimdi emeklilik yasası süreciyle bu yeni bir hal alabilir ve işçi sendikalarından yasa karşıtı meslek örgütlerine kadar ortak bir mücadele zemini oluşabilir. Bu Fransız sınıf hareketi açısından yeni bir sayfa açmanın ötesinde bizzat burjuvazinin köşeye sıkışmasını sağlayabilir. Zira geçtiğimiz dönem burjuvazi, Sarı Yelekliler’i sendikal bürokrasinin ve genel solun yalnızlaştırması ile ancak durdurabilmiş ve önemli tavizlerle saldırı paketlerinde duraksamada kalmışlardı. Emeklilik Reformu hem bu açığı kapatacak bir ekonomik kaynak hem de yeniden saldırı pozisyonuna geçiş hamlesidir. İşçi sınıfı sendikalar ve Sarı Yelekliler’le bunu göğüsleyip aşabilir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde emeklilik yasası, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesini birleştirme fırsatı olarak da yeni dönem açısından önemli bir eşiktir. Keza göçmen işçilerin ve oturum hakkı olmayan kağıtsızlar hareketinin de sürece dahil olma ihtimalleri Fransa’yı baştan sona sarsacak bir sınıf eylemliliği yaratabilir.
Emeklilik yasası, adındaki “reform” iddiasına karşın işçi sınıfına hiçbir avantaj vaat etmiyor. ‘90’lı yıllarda başlayan bu geri-reform hareketinin kırılabilmesi Fransız işçi sınıfının devrimci önderliğini yaratma arayışıyla başarılabilir. Bugün bu boşluk sürse de Sarı Yelekliler’de olduğu gibi çeşitli çıkış çabaları ve hareketin içinden mücadele tartışmaları devrimci önderlik birikimini de besleyecektir.