Yaşamını işçi sınıfı davasına adayan ve 1944 yılında Hitler faşizmi tarafından katledilen Ernst Thälmann, doğumunun 136. yılında (16 Nisan 1886), yeni bir dünya arayışında olan emekçilerin, bu yolda mücadele edenlerin ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
İşçi sınıfı davasının yılmaz bir savunucusu olan Ernst Thälmann, 16 Nisan 1886’da Hamburg’da, orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Bir dönem lokanta çalıştıran Thälmann, sonrasında küçük bir kömür işletmesi kurarak geçimini sağlamış, oradan liman işçiliğine geçmiştir. O dönem, Almanya’da gelişen sınıflar mücadelesinin de kızgın yıllarıdır.
Thälmann genç yaşta politik yaşama katılır. 1900’ler ekonomik krizlerin birbirini izlediği yıllardır. Hamburg limanlarında çok düşük ücretle ve çok ağır şartlarda çalışan Thälmann, 17 yaşında Sosyal Demokrat Parti’ye (SPD) ve kısa süre sonra da sendikaya üye olur.
O yıllarda SPD, August Bebel ve Wilhelm Liebknecht önderliğinde mücadele eden devrimci bir işçi sınıfı partisiydi. Ancak SPD 1914 yılında emperyalist savaş kredilerine onay vererek Alman burjuvazisiyle suç ortaklığı yapmıştı. Bunun üzerine dönemin devrimci şairlerinden Kurt Tucholsky şöyle diyordu: “Partinin adı reformist veya küçük teferruat partisi şeklinde değişmiş olsaydı işçilerin gözünün açılmasını sağlardı. Onlardan ayrılıp asıl kendi partilerine yani işçi sınıfı partisine giderlerdi.”
Thälmann’ın sendikal çalışmadaki aktifliği polisin dikkatini çektiği için 1906’da adına bir dosya açarlar. Daha 24 yaşındayken Alman taşıma işçiler birliği sendikasının Hamburg şubesi başkanı olur. O sadece pratik hareketle değil, aynı zamanda işçilerin bilinçlenmesiyle de ilgilenmektedir.
Alman emperyalizmi 1913 yılında savaş hazırlıklarını tamamlamıştır. Karl Liebknecht, Rosa Luxemburg, Clara Zetkin, Franz Mehring gibi dönemin komünist önderlerinin çabaları SPD’nin ihanetini engellemeyi başaramaz. Alman tekelleri yağma ve talandan daha büyük bir pay almak için birinci emperyalist paylaşım savaşını başlatır. 1 Ağustos 1914’de Almanya Rusya’ya savaş ilan eder. Savaşın korkunç dehşetini ve acı sonuçlarını yaşayan Thälmann, ordudayken savaş karşıtı çalışmalarından dolayı birçok kez hücre cezasına çarptırılır.
O yıllarda savaş içindeki dünya halklarına çıkış yolunu gösteren ve bütün dünyayı sarsan Sosyalist Ekim Devrimi zafere ulaşır. Kasım 1918’de ülkedeki devrimci kalkışmalar ve savaşın gidişatı Alman hükümetini ateşkes ilan etmek durumunda bırakır. Aynı dönem Kiel bahriyelilerin başlattıkları ayaklanma bütün Almanya’ya yayılır. Berlin sarayında kızıl bayrak dalgalandırılır. Hamburg’da işçi-asker konseyi iktidarı ele geçirir. 7 Kasım 1918’de Bavyera’da bağımsız ve sosyalistlerden oluşan hükümetin başkanlığına Kurt Eisner getirilir. Burjuvazinin Kurt Eisner’i kalleşçe katletmesinin ardından işçiler, köylüler ve askerler eyalet hükümetini devirip Münih Sovyet Cumhuriyetini ilan ederler. Ne yazık ki bu devrimci cumhuriyet gerici kuşatma ve saldırılar karşısında ayakta durmayı başaramaz.
1918 yılı Aralık ayının son günlerinde kurulan Alman Komünist Partisi (KPD) ise daha işin başındadır.
SPD’nin ihaneti
1930’lar Almanya’da işsizliğin, açlığın büyüdüğü yıllardır. Burjuvazi yeni bir devrimin önünü almak için faşizme giden yolu açmıştır. Faşist tehlikeyi gören KPD ve Thälmann SPD’ye birlikte hareket etme önerisinde bulunur ancak alınan yanıt olumsuz olur. KPD ile ortak hareket etmeyi reddeden SPD, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hindenburg’u destekler. Bu nedenle KDP’nin 1932’de öne çıkardığı slogan “Hindenburg’u seçen Hitleri seçer, Hitleri seçen savaşı seçer” olur. Nitekim Hindenburg 30 Ocak 1933’te Hitler’i başbakan olarak atar.
Faşistler iktidara getirilir getirilmez, başta komünistler olmak üzere Nazi karşıtı binlerce kişi tutuklanır, binlercesi işkencede, sokak ortasında, toplanma kamplarında katledilir. 12 yıllık faşist diktatörlük dönemi, savaşta ölüme sürülenlerin dışında bir milyondan fazla kişinin yaşamına mal olmuştur. O yıllar, insanlık tarihin en korkunç, en karanlık yıllarıdır
Ernst Thälmann, Hitlerin başbakan olmasından bir ay sonra, 3 Mart 1933’de, Reichstag yangını provokasyonuyla başlatılan anti-komünist kampanya kapsamında tutuklanır. Ağır işkencelerden sonra Berlin Moabit hapishanesine konulur. 11 yıl boyunca ağır koşullarda hapiste tutulur. Dünyanın onlarca ülkesinde enternasyonal dayanışma örneği sergilenerek işçi sınıfının yiğit evladı Thälmann’a özgürlük kampanyaları gerçekleştirilir. Faşizme karşı direnişi ile enternasyonal hareketin simgesi haline gelir. Thälmann Weimar’deki Buchenwald toplama kampına götürülür, orada 18 Ağustos 1944 gecesi katledilir.
Thälmann yaşamı boyunca işçi sınıfına ve emekçilere bağlı kalarak KPD’nin başkanlığını yapmış, zindanlardaki baş eğmezliği ile her kesimden insanın saygınlığını kazanmıştı. Hitler rejimi Thälmann’ın katledilmesini bir dönem gizledi. Hava saldırısı esnasında hayatını kaybetti yalanını yaymaya çalıştı. Ama gerçek açığa çıktı ve tüm dünyaya yayıldı. Dünyanın birçok ülkesinde komünistler, sosyal demokratlar, sendikacılar, aydınlar ve ilerici insanlar Ernst Thälmann’ın katledilmesini protesto ettiler.
Ernst Thälmann 1944’de kendisi gibi tutuklu bulunan bir dostuna yazdığı mektupta, “Bizler de bazı hatalar yaptık. ... bazen büyük politik hatalar da yaptık, maalesef bazı şeyleri kaçırdık. Faşistlerin iktidar yolunu kapamak için yapmamız gereken şeyleri ihmal ettik” diyecekti. KPD’nin çağrısı hayat bulsaydı faşizm engellenebilir miydi? Buna kesin bir cevap vermek elbette mümkün değil.
Thälmann hep barikatların başındaydı
O, kendini her şeyiyle işçi sınıfı davasına adamış, geleceğini sınıfının kurtuluşuna bağlamış bir devrimcidir. 1920’de KPD merkez komitesine seçilir. 1921 Haziran’ında Sovyetler Birliği’ne giderek Komintern’in 3. Kongresi’ne katılır ve diğer ülkelerin komünist önderleriyle tanışır. O dönem KPD, SBKP’den sonra dünyanın en güçlü ikinci partisidir. Thälmann 1925’de bu partinin başkanlığına seçilir. 1924’ten 1933’e kadar Hamburg’dan milletvekilidir. Prusya’nın sosyal-demokrat hükümeti 1929’da “olay çıkarılacağı” gerekçesiyle 1 Mayıs’ı yasaklar. Ama KPD önderliğinde on binlerce işçi o gün sokaklara dökülüp 1 Mayıs eylemlerini gerçekleştirir. Yürüyüşe geçen işçilere polis azgınca saldırır. 33 işçi öldürülür, 1500 işçi tutuklanır. Sosyal-demokratlar işçi sınıfına düşman olduklarını bir kez daha kanıtlamışlardır.
Thälmann’ı anmak demek…
Doğumunun 136. yılında Thälmann’ı anmak, baskının, sömürünün, yoksulluğun ve savaşların olmadığı gerçek özgürlükler dünyası uğruna mücadele etmektir. Burjuvazinin ırkçılık, militarizm ve savaş histerisini kışkırttığı günümüzde Thälmann’ı anmak, kapitalist barbarlığa karşı sosyalizm uğruna mücadeleyi yükseltmektir.
Doğumunun 136. yılında Thälmann’ın mücadelesi işçi sınıfına, emekçilere ve tüm ezilenlere yol göstermeye devam ediyor.
Alman gericiliğinin bugünlerde Ernst Thälmann’a yönelik saldırılarını boşa çıkarmak için enternasyonal dayanışmaya!
Stuttgart’tan bir KB okuru