Yapılan anketlere göre, Avrupa'daki pek çok ülkede sağ partilere destek verenlerin sayısında artış görülüyor. Sol ve sosyal demokrat partiler ise geçtiğimiz yıllarda ciddi oy kayıpları yaşadı. Bu “sağa kayış” sol partilerin düzenle uyumlu hareket etmelerinden de kaynaklanıyor. Ukrayna savaşı ise, birçok partide kafa karışıklığı yarattı, bazı partilerde farklı eğilimler belirdi. Bu ayrışmalardan biri de Almanya'daki Die Linke (Sol Parti) içinde yaşandı.
Die Linke’nin bazı şefleri, Ukrayna savaşında ABD-NATO cephesinin saldırgan politikalarına yedeklendi. Buna karşı çıkan ve liderliğini partinin grup başkanı Sahra Wagenknecht’in çektiği “sol kanat” ise yol ayrımına geldi. Wagenknecht liderliğindeki kanat yeni bir parti kurma sürecine girdi. Uzun süredir hem Ukrayna-Rusya savaşı hem göçmenlerle ilgili yaptığı açıklamalarla gündeme gelen Wagenknecht, Sol Parti içinde de ağır eleştirilere neden olmuş ve partiden ihracı dahi gündeme gelmişti. Ukrayna-Rusya savaşına karşı çıkan Wagenknecht, NATO’nun kuyruğuna takılan partinin diğer şefleri tarafından hedef alınıyor.
Wagenknecht tüm eleştirilere rağmen yeni bir yol ayrımı konusunda kararlılığını sürdürürken, partinin bir kesimi bu durumdan rahatsız olmuş ve Wagenknecht’in kendi ego ve çıkarları uğruna partiye zarar verdiğini iddia eden açıklamalar yapmıştı. Bu suçlamalara yanıt veren Wagenknecht ise amaçlarının “sosyal gündemi olan yeni bir sol hükümet kurmak olduğunu” söylüyor ve “şu anki hükümetin de sol partilerin de toplumun sorunlarına cevap ve çare olmadığını” ifade ediyor.
Wagenknecht Sol Parti temsilcilerinin Ukrayna savaşında aldıkları tavrın solda yarattığı bölünmenin benzerlerinin geçmişte de yaşandığına dikkat çekiyor ve şu eleştirilerde bulunuyor: “Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Körfez Savaşı'nda da benzer şekilde ayrışmalar olmuştu. Mevcut savaş karşıtı, anti-militarist ve barış politikası duruşunun nasıl görünebileceği sorusu sürekli tartışma konusudur. Klasik sol partiler programlarında yer alan ‘eşit işe eşit ücret, sosyal güvenlik, iyi bir emeklilik yasası’ gibi taleplerden uzaklaşmış, ayrıcalıklarını bir erdem olarak gören ve bu ayrıcalıklara sahip olmayanlara karşı küçümseyerek bakan, sistemin uzantıları haline gelmiş durumda…”
Sol Parti temsilcilerinin toplumun gerçek sorunlarını ele almak yerine sadece iklim eylemlerinde boy göstermeleri de Wagenknecht tarafından sert bir dille eleştirilmiş, “Sol partinin günlük popüler politikalar peşinde koştuğu bu politikaların büyük kentlerde, iyi yetişmiş ailelerde eğitimli ve akademik çevrelerde kabul görülen bir politika olabileceği, fakat sol sosyalist partinin izleyeceği politika olamayacağı” ifadeleriyle eleştirilerini sürdürmüştü.
Bu duruşun Sol Parti seçmenlerini hayal kırıklığına uğrattığını ve büyük bir kırılma yarattığını ifade eden Wagenknecht ve liderlik ettiği kanat, bir süre önce alternatif geliştirme arayışına başlamıştı
Wagenknecht’in partiden istifa etmesi durumunda onunla birlikte hareket eden milletvekillerinin de ayrılabileceği ifade ediliyor. 39 kişilik meclis gurubundan üç milletvekilinin istifa etmesi durumunda ise grup statüsü kaybedilecek. Bu da konuşma hakkı, komisyonlarda yer alma ve maddi destek açısından pek çok soruna yol açıyor.
***
Almanya’da artan ekonomik sorunlar ve hayat pahalılığı hükümet partilerine tepkiyi artırmış durumda. Almanya’nın doğu bölgeleri başta olmak üzere ülke genelinde aşırı sağcı AfD bundan yararlanarak güç kazanmaya başladı. Geleneksel düzen partilerine duyulan güven sarsılırken kitlelerin tepkisini kucaklayacak sol bir alternatifin yaratılamamış olmasının, sağa kayışı kolaylaştırdığı ifade ediliyor. Ayrıca Sol Parti merkez yönetiminin düzen partilerine benzemek ve koalisyon ortağı olmak için yoğun bir çaba harcaması ve düzen partileriyle benzer söylemlerde bulunması da seçmenlerin güvenini sarsan başka bir konudur.
Emperyalist savaşa destek verecek noktaya savrulan sağcı kesim ile düzen içi “tutarlı” bir sol reformist duruş sergilemeye çalışan “sol kanat” arasında cereyan eden tartışmada ayrışmanın artık kaçınılmaz olduğu belirtiliyor. Anketlere göre aşırı sağın güç topladığı şu dönemde Sol Parti’de yaşanan tartışma ve bölünme, önümüzdeki sürecin Almanya’da sol açısından zorlu geçeceğine işaret ediyor. Die Linke’de yaşanan bölünme, sol-reformist partilerin kritik anlarda birliğini yitirdiğini ve bir kanadın emperyalistlerin kuyruğuna takıldığını bir kez daha gösterdi. Linke’nin “tutarlı sol-reformist” çizgisini savunan Wagenknecht liderliğindeki “sol kanadı”, yeni bir parti kurarak o çizgiyi yaşatma konusunda kararlı görünüyor.