Almanya’da kamu TİS’leri imzalandı!

Almanya’da yaklaşık 2,5 milyon kamu çalışanını ilgilendiren TİS 22 Nisan gecesi Berlin Postdam’da yapılan görüşmede uzlaşmaya varıldı.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 24 Nisan 2023
  • 20:10

Almanya’da yaklaşık 2,5 milyon kamu çalışanını ilgilendiren TİS (Toplu İş Sözleşmesi) görüşmelerinin dördüncü turunda, 22 Nisan gecesi Berlin Postdam’da yapılan görüşmede uzlaşmaya varıldı.

Nisan ayı başında görüşmelerin tıkanması üzerine, devreye  “uzlaştırma komisyonu” girmişti. Yaklaşık bir aydan bu yana pazarlıklar bu komisyon gözetiminde sürdürülüyordu.

“Uzlaştırma Komisyonu”nun gözetiminde, sermaye sınıfı adına hükümet temsilcilerinin, kamu çalışanları adına ise Ver.di ve Dbb’nin  (Memurlar sendikası) katıldığı görüşmelerde anlaşmaya varılan maddeler şöyle:

- Haziran 2023’ten Şubat 2024’e kadar “enflasyon telafi ödeneği” adı altında çalışanlara tek seferlik toplam 3.000 Euroluk bir ödeme yapılacak. Ödeme vergiden muaf ve net olarak ödenecek.

- Bu ödemenin ilk taksiti Haziran 2023’te 1.240 Euro olarak verilecek. Geri kalan miktar ise, Şubat 2024’te kadar her ay net 220 Euro şeklinde ödenecek.

- Mart 2024’ten itibaren maaşlara 200+ %5,5 zam yapılacak. Bu zam miktarı toplamda brüt 340 Euro’ya denk geliyor. Zam miktarı en alt maaş grupları için bu rakamın altında kalırsa aradaki fark tamamlanacak.

- Meslek yapanlara ise söz konusu ödeme ve artışların yarısına denk düşen ödemeler yapılacak.

- Anlaşma 31 Aralık 2024’e kadar, yani iki yıl için geçerli olacak.

***

Anlaşmanın ardından bir açıklama yapan Ver.di Başkanı Frank Werneke, “Biz bu anlaşma kararıyla, canlarını acıtacak noktaya kadar gittik” diyerek anlaşmayı savundu. Pazarlıkların “kıran kırana ve çok zorlu” geçtiğini iddia eden Werneke, varılan anlaşmayı çalışanlara bir zafer olarak pazarlamaya çalıştı. Oysa Ver.di’nin ileri sürdüğü taleplere baktığımızda pek bir başarı gözükmüyor. Çünkü varılan anlaşma ile taleplerin ancak yarısı karşılandı.

Ver.di’nin talebi çok netti: Maaşlara en aşağı 500 Euro olmak üzere, %10,5 zam. En önemlisi de bunlar sadece 1 yıl için talep ediliyordu. Oysa imzalanan anlaşma iki yıl geçerli olacak. Bu süre farkı özellikle gözden kaçırılıyor ve bundan hiç bahsedilmiyor.

Yine en düşük maaşa 500 Euro zam talep ediliyordu. Bu miktar 340 Euro'da kaldı. Burada da önemli bir kayıp var.

Göz boyamak amacıyla anlaşmanın en çok öne çıkarılan maddesi, bir sefere mahsus ödenen 3.000 Euro’luk sözüm ona “enflasyon telafi ödeneği” oldu. Oysa bu miktar çalışanların enflasyondan doğan kayıplarını telafi etmekten uzaktır. Zira resmi istatistiklere göre bile emekçiler 2021 yılından bu yana en az %20 reel ücret kaybına uğradılar.

Çalışanların ağzına bir parmak bal çalmak anlamına gelen bu ödenek sayesinde, sermaye cephesi 2023 yılını zamsız atlatmayı başardı. Yine aynı kurnazlıkla bu 3 bin Euro’nun çalışanlar için vergiden muaf olması öne çıkarılırken; kapitalistlerin bu miktarı vergiden düştükleri ve bunun sosyal ödeneklerden muafiyet anlamına geldiği de özenle gizleniyor. Ayrıca aynı miktara denk gelen maaş artışı yerine, bir seferlik ödemeler emekçilerin emeklilik ödeneklerine yansımadığı gibi, işe yeni girenleri de kapsamıyor. Son zamanlarda sık başvurulan ve hak gaspı anlamına gelen bu taktik tümüyle kapitalistlerin çıkarına hizmet ediyor.

Çıkan sonucun mayıs ayında tekrar üyelerin onayına sunulacağı, kabul görmemesi durumunda süresiz grev için oylama yapılacağı söylense bile, şimdiye kadar bu türden bir geriye dönüşün olduğu görülmemiştir.

Kısacası milyonlarca kamu emekçisini ilgilendiren son TİS, emekçiler için bir kez daha hayal kırıklığı olmuştur. Ver.di şahsında sendika bürokrasisi, başlarda ilan ettiği iki uyarı greviyle, sanki bu sefer taleplerinin arkasında duracağı ve sonuna kadar gideceği izlenimi yarattı. Özellikle Mart ayında, Ver.di’nin ulaşım sendikasıyla birlikte greve gitmesi ve bir genel grev havası estirmesi bu izlenimi güçlendirmişti. Fakat üçüncü tur görüşmelerden sonra işler “uzlaştırma komisyonu”na havale edildi. Böylece süreç uzatılarak tepkiler yatıştırılmaya çalışıldı. Nihayetinde süresiz grev için üyelerin oyuna sunulmasına fırsat verilmeden bir kez daha uzlaşmayla sonuçlandırıldı.

Eğer sendika bürokrasisi kapalı kapılar ardında bir satış sözleşmesi imzalamayıp oylama yapsaydı, emekçilerin ezici çoğunluğunun süresiz grevden yana oy kullanacaklarına şüphe yoktu. Bir süresiz grevin ise sermayeye kısa sürede diz çöktürmesi işten bile değildi.

Fakat bunu yapmadılar. Bunun yerine kader birliği yaptıkları sermayeyle el ele verip, işin içinden “en az zararla” çıkmayı tercih ettiler. Bir kez daha emekçilerin söz, yetki ve karar haklarını çiğnediler. Tıpkı ezici bir coğunlukla süresiz greve gidilmesini onaylayan posta işçilerinin iradesini çiğnedikleri gibi. Kaldı ki, bunu yapmak isteseler bile, yıllardan bu yana sergiledikleri pratikten dolayı çok ciddi bir üye kaybı yaşıyorlar. Birçok sektörde üye sayıları çalışanların %50’sinin bile altına düştü. Son yapılan grevlerden sonra Ver.di’nin 70 bin yeni üye kazandığını propaganda ediyorlar. Fakat yine de sermaye kulvarında yürümeye devam ediyorlar.

Esasında bunun böyle olmasında şaşılacak bir yan yoktur. Zira pazarlık için oturulan TİS masasında emekçilerin gerçek temsilcileri yoktu. Bir yanda sermaye temsilcileri, diğer yanda ise, sermayenin organik bir parçası olan sendika bürokrasisi yer alıyordu. Dolayısıyla gerçekte “kıran kırana” geçen bir pazarlık da yoktur. Sergilenen, mizansenden öte bir şey değildir. Gelinen yerde, “çok uğraştık ama olmadı” deyerek emekçileri yılgınlığa ve karamsarlığa itiyorlar.

İmzalanan son satış sözleşmesi, bürokratlaşmış sendicıkalar cephesinde yeni bir şey olmadığını, bu bürokratik kastın sınıf mücadelesinde aşılması gereken ciddi bir engel olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.