ABD, savaş örgütü NATO ve diğer emperyalistler 20 yıllık Afganistan işgalinin kaybedenleri olduklarını çoktan biliyorlardı. Şaşırdıkları tek şey, Taliban’ın Afganistan’ı “fethetme” hızı oldu. Taliban başkent Kabil’e doğru ilerlerken, sömürge valisi olma dışında bir işlevi olmayan Cumhurbaşkanı Eşref Gani para dolu çantalarla ülkeden kaçtı.
Ardından Taliban başkanlık sarayını ele geçirdi. “Uluslararası toplum” ya da “medeni dünya”nın gözleri önünde Taliban, on gün gibi kısa bir sürede iktidara çöktü.
Jeo-politik konumu ve zenginlikleri
Yaklaşık 38 milyon nüfuslu Afganistan, jeopolitik konumu ve zengin doğal kaynakları nedeniyle öteden beri emperyalistlerin dikkatlerinin yoğunlaştığı bir ülke olmuştur. Bu nedenle, Sovyetler Birliği’nin 1979’daki müdahalesinden bugüne, bu ülkenin insanları büyük acılar ve yıkımlarla yüzyüze kalmıştır.
Afganistan lityum, berilyum, değerli taşlar, granit, mermer, bakır, molibden, altın, niyobyum, kurşun, çinko gibi doğal zenginliklerin yanı sıra yüksek kaliteli demir cevheri, zengin krom yatakları ve alüminyum rezervlerine sahiptir. Petrol rezervi yaklaşık 1,6 milyar varil, gaz ise 15690 milyar metreküp olarak tahmin edilmektedir.
On yıllık savaş ve “Sovyetler’in Vietnam”ı
24 Aralık 1979’da Sovyet ordusu Afganistan’a girdiğinde, ABD Başkanı Carter’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Brzezinski, “Sovyetler artık kendi Vietnam’ını hazırlama imkanına kavuştu” diyordu. Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahale etmesi için gerekli koşulları yaratan bizzat ABD emperyalizmi olmuş, Brzezinski bu gerçeği şu sözlerle itiraf etmişti: “Başkan Carter, Kabil’deki Sovyet yanlısı yönetime karşı savaşanların desteklenmesi yönündeki ilk direktifini, Sovyet işgalinden altı ay önce vermişti. Aynı gün Başkan Carter’a yazdığım mektupta bu yardımın Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesine neden olacağını açıklamıştım.” ABD, Sovyet ordusu Afganistan’a müdahale etmeden çok önce mücahitleri yapılandırmaya başlamıştı.
Sovyetler Birliği 1989’da, geride binlerce ölü bırakarak Afganistan’dan çekildi. İşbaşına gelen Taliban ülkeyi Ortaçağ karanlığına hapsetti. ABD’nin Sovyet müdahalesi öncesi yapılandırdığı, Sovyetler Birliği’ne karşı savaşta her türlü desteği sunduğu cihatçılara bugün de Kabil’de iktidar adeta bahşedilmiş bulunuyor.
CIA, Afganistan’da yapılandırdığı cihatçılara on yıl boyunca (1979-1989) milyarlarca dolar destek sağladı. Başta Arabistan olmak üzere bazı gerici Arap ülkeleri de silah ve para desteği sağlamakta oldukça “cömert” davrandılar. Orta çağ artığı gericilere her türlü destek CIA ve Pakistan İstihbarat Örgütü (ISI) üzerinden sağlandı. Pakistan ve ABD’de açılan kamplarda eğitim verildi.
Pakistan Sovyetler Birliği’nin müdahalesi sonrası 3-4 milyon civarında Afgan sığınmacının Pakistan’da kalmasını müsaade etti. Pakistan medreseleri Afgan sığınmacılardan oluşan cihatçı çeteleri yetiştirme yurtlarına dönüştü.
Yıllar sonra Afganistan’a ilişkin değerlendirmelerde bulunan Brzezinski, “Radikal İslamcıları desteklediğiniz, onlara silah sağladığınız ve onları eğittiniz için pişman değil misiniz” sorusuna, hedeflenenin ne olduğunu açıkça ortaya koyan şu yanıtı vermiştir:
“Dünya tarihi için hangisi daha önemlidir? El Kaide mi, yoksa Sovyet İmparatorluğu’nun çökmesi mi? Kışkırtılmış birkaç Müslüman mı, yoksa Orta Avrupa’nın özgürleşmesi ve ‘Soğuk Savaş’ın bitmesi mi?”
Sonuçta ABD ve NATO, Afganistan’ı emperyalist çıkarları uğruna harabeye çevirdiler. Bu süreçte Pakistan, ABD ve NATO’ya her türlü hizmeti sundu. Sınır kentlerinde yuvalanan cihatçı çeteler Pakistan’ın da istikrarsızlaşmasına yol açtı.
42 yıllık savaşın baş sorumlusu
1979’da Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahalesinin altyapısını hazırlaması da dikkate alındığında, ABD Afganistan’daki 42 yıllık savaşın baş sorumlusudur. Taliban Pakistan’da eğitildi ve silahlandırıldı. Pakistan’ın askeri ve Suudi Arabistan’ın mali desteği ile 1996’da Afganistan’da yönetimi ele geçirdi. Taliban hükümeti Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Pakistan tarafından resmi olarak tanındı. Tarihi Buda heykellerini tahrip etmeseydi, belki Çin de tanıyan dördüncü ülke olacaktı.
Yönetime çöker çökmez cihatçı Taliban yönetiminin ilk icraatı, bugün olduğu gibi, kız çocuklarının okula gitmelerini, televizyon, müzik ve sinemayı yasaklamak oldu. Erkeklere sakal, kadınlara da peçe zorunluluğu getirildi. Sünni olmayan herkes düşman ilan edildi, vb...
11 Eylül ve Afganistan işgali
11 Eylül 2001’de İkiz Kuleler’e yapılan saldırının ardından ABD “teröre karşı savaş” adı altında “on yıllara yayılacak savaşı” başlattı. El Kaide lideri Usame Bin Ladin’i koruduğu iddiası ile Afganistan’a savaş açıldı. Taliban iktidardan uzaklaştırıldı ve Afganistan işgal edildi. İşgalin akabinde BM Güvenlik Konseyi kararıyla, “Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF)” oluşturuldu. ISAF’a 34 ülke katıldı. Çin, Rusya ve İran da ISAF kararına destek sundular. Afganistan işgali 2003 itibarıyla NATO komutasında yürütülmeye başlandı. Ancak ne işgalci güçler ne de kukla Afgan hükümeti “istikrarı” sağlayabildi. Sonuçta 42 yıllık savaşın yenileni oldular.
Trump yönetimi Taliban’la görüşmelere başladı. 1 Mayıs 2021’e kadar Afganistan’dan çekilme şartı ile Taliban’la anlaşma sağlandı. Trump’tan sonra gelen Biden, çekilme planını 1 Eylül 2021’e erteledi.
2001-2021’i kapsayan 20 yıllık savaş, 160 bini aşkın Afganlının hayatına mal oldu. 2.400 ABD askeri öldürüldü. Savaşın sadece ABD’ye faturası 2 trilyon doları aştı. İşgal sorasında Afganistan dünyadaki afyon talebinin yüzde 85’ini karşılar duruma geldi.
ABD ve savaş örgütü NATO hem Afganistan’da uğradıkları hezimet sonucu, hem de Çin’in yükselişini ve “Bir Yol Bir Kuşak Projesi”ni önlemek için savaş cephesini daraltıyor. Bu nedenle ülke ortaçağ artığı Taliban’a terk edildi. Geçmişte cihatçı terör çetelerini yetiştirerek Sovyetler Birliği’ne Afganistan’da Vietnam’ı yaşatmak isteyenler bugün de bölgede yeni tuzaklar kurmanın hesabındalar.