Amerika'nın hezimeti, işbirlikçilerin rezaleti ve Afganistan'ın felaketi

Emperyalist işgal bir felaketti. Hezimete uğrayan ABD'nin ülkeyi Taliban güçlerine teslim etmesi ise vahim bir felaket olacaktır. Yansıyanlar felaketin başladığını gösteriyor. Şeriatçı zorbalık rejimini yıkacak toplumsal dinamikler gelişene kadar, yazık ki Afganistan halklarının bu kabustan kurtulmaları mümkün görünmüyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 21 Ağustos 2021
  • 08:00

Joe Biden yönetimi, 11 Eylül saldırısının yıldönümünde Afganistan’dan “onurlu” bir çekilme hedefliyordu. Ancak 20 yıl süren işgalin ardından utanç verici bir kaçışla Afganistan’ı terk ediyor. Tablo, halen dünya jandarması olduğunu iddia eden emperyalist bir güç için tam bir hezimeti yansıtıyor. Nitekim başkent Kabil’den yansıyan görüntüler korku filmlerindeki sahneleri andırıyor. Görüntüler, Siyonist İsrail dahil ABD işbirlikçilerini tedirgin etti. ABD’nin işbirlikçileri, “aynı şey bizim de başımıza gelir mi” sorusunu sormaya başladılar.

Bu hezimet, “Amerika geri dönüyor” iddiasının temelsiz olduğunu gösterdi. İlk hezimeti olmamakla birlikte, ABD’nin Afganistan’dan utanç verici bir kaçışla ayrılması, dünya jandarmasının acizliğini gözler önüne serdi.

Hezimet, iç politikada da geniş yankı buldu. ABD kamuoyu ve medyası konuyu farklı boyutlarıyla tartışırken, siyasi arenada Biden’a sert eleştiriler yöneltiliyor. Azil talebini bile gündeme getiren senatörler var. Kendini savunmaya çalışan Biden ise, Taliban güçlerinin ciddi bir engelle karşılaşmadan Kabil’i işgal etmesinden ABD’nin kurduğu Afgan hükümetini sorumlu tutuyor. Oysa efendileri kaçınca işbirlikçilerin onları takip etmesi sık görülen bir durumdur.

Tüm bunlara rağmen Biden’a göre Afganistan’da “teröre karşı savaş” kazanılmıştır. Bu açıklama, “Taliban terörün neresinde” sorusunu gündeme getiriyor. ABD emperyalizmine göre Taliban terör örgütü değil. Şehir meydanlarında kafa kesen, recm ederek/taşlayarak insanları katleden, kadınları zorla ailelerinden alıp seks kölesi olarak kullanan, ev içinde bile toplumun ama özellikle kadınların yaşamına pervasızca müdahale eden, farklı inançtan olanlara kafir muamelesi yapan ve korkunç bir vahşetle toplumu kontrol altına almaya çalışan Taliban, ABD’ye göre “normal” bir örgüt! Zaten Taliban şimdiden Amerikan’ın “diplomatik partneri” durumunda. Katar’ın başkenti Doha’da yapılan anlaşma ile Taliban-Amerika ilişkileri geliştirilmeye başlamıştı. Kabil’deki ABD kuklası hükümeti pazarlığın dışında tutan Biden yönetimi, Afganistan’daki tek muhatabının Taliban olduğunu ilan etmişti. 

Afganistan’dan çekilme sadece ABD’nin değil, işgal suçuna ortak olan tüm devletlerin de hezimetidir. Ülkenin Taliban güçlerine teslim edilmesi, Batılı emperyalistlerin “demokrasi ihracı” iddialarını resmen terk etmeleri anlamına da geliyor. Nitekim Biden, Afganistan’a sadece “terörle mücadele” için gittiklerini söyledi. Demokrasi, insan hakları, kadın hakları, azınlıkların hakları vb. söylemde bile artık gündemlerinde değil. Taliban yönetimini şimdiden “diplomatik partner” kabul ettiler. 21. Yüzyılda “Afganistan İslam Emirliği”nin ilanı, 1977-78 yıllarından bugüne kadar devam eden ABD ile suç ortaklarının müdahale ve işgalinin ürünüdür. 

***

Afganistan’dan yansıyan manzarada, işgalcilerle işbirliği yapan ya da yapmak zorunda kalanların korkunç akıbetleri de görülüyor. Amerikan’ın askeri uçağına binmek için birbirini ezerek koşturan, uçağın yanlarına tutunmaya çalışan, “Size bu kadar hizmet ettik. Bizi kurtarın” diye yakaran işbirlikçilerin vahim halleri… İşgalciler ise, düne kadar kendilerine hizmet edenleri uçaktan uzak tutabilmek için ateş açıyorlar. Öldürülenler, yaralananlar yerlere seriliyor.

Görüntülerden emperyalist işgalin yol açtığı dehşet çapıcı bir şekilde yansıyor. İşgalci, hizmetçilerini ölümle yüzyüze bırakıyor. Ülkenin teslim edildiği Taliban dehşet saçıyor. İşgalciye hizmet edenler utançla-ölüm girdabına terk ediliyor vb... Görüntüler Vietnam halkının büyük zaferinden sonra Saygon’dan havalanan ABD uçaklarına binmeye çalışan işbirlikçileri hatırlattı. Elbette Vietnam ile Afganistan hiçbir şekilde birbiriyle kıyaslanamaz. Tek ortak nokta, işgalcilerle işbirliği yapanların yüzüstü bırakılmasıdır.

***

ABD’nin kurduğu kukla hükümet kayda değer bir direnç göstermeden çöktü. Oysa askeri, polisi, istihbaratçısı ile 300 bin kişiye yakın silahlı gücü vardı. Bu güçler için ABD’nin yaklaşık 100 milyar dolar harcama yaptığı söyleniyor. Buna karşı karar anı geldiğinde bu kukla hükümetin de ona bağlı silahlı güçlerin de etkisiz olduğu görüldü. 

Sırtını işgale dayayan ‘Cumhurbaşkanı’ Eşref Gani önce keskin açıklamalar yaptı. Ancak batan gemiyi terk eden ilk ‘büyük fare’ yine kendisi oldu. Askerler ise çatışmaya girmeden ya kaçtılar, ya Taliban’a katıldılar, ya silahlarını sattılar… Yani 300 bin kişiden oluştuğu söylenen işbirlikçi ordu, kısa sürede buharlaştı. Tabi Amerikan silahlarının çoğu Taliban güçlerinin eline geçti. ABD silahlarının bu kadar kolay bir şekilde Taliban’a terk edilmesi, doğal olarak birçok soru işaretine neden oluyor.  

***

Belirlen çekilme tarihine yaklaşık bir ay kala Taliban güçlerinin Afganistan’ı yeniden ele geçireceği kesinleşti. Bu, tahmin edilenden hızlı ve tahmin edilenden kolay oldu. İş Kabil’i işgal edip İslam Emirliği ilan etme noktasına varana dek ABD gelişmeleri izledi. Bu işgal ABD ile birlikte planlanmış bir şey değilse eğer, Biden yönetiminin olan bitene göz yumduğu kesindir.

Pakistan’la ABD Taliban’ı imal edip Afganistan’da iktidara taşıdılar. Barbar yönetim altı-yedi yıl işbaşında kaldıktan sonra 2001’de ABD işgaliyle yıkıldı. 20 yıl süren işgalin ardından ABD, iktidarı birkez daha Taliban güçlerine altın tepside sundu. Taliban, emperyalist işgalin Afganistan halklarının başına musallat ettiği çağın en gerici, en vahşi güçlerinden biridir. Kaçış telaşı, Taliban vahşetinin yarattığı korkudan kaynaklanıyor. Sadece işgalcilerle işbirliği yapanlar değil, şeriat rejiminin vahşetinden korkanlar da kaçıyor.

IŞİD, El Kaide gibi cihatçı terör örgütlerine ebelik eden ve aynı zihniyeti taşıyan Taliban’a Afganistan’ın altın tepside sunulması, emperyalist/kapitalizmin her tür gericiliğin kaynağı ve yeniden üreticisi olduğunun ispatıdır. Zira Afganistan’a ABD-Pakistan-Suudi Arabistan müdahalesi olmasaydı, Sovyetler Birliği’nin bu ülkeye girmesine gerek kalmayacaktı. Sancılı da olsa ülke kendi dinamikleriyle gelişmeye devam edecekti. Oysa “Uygar Batı”nın planlı müdahalesiyle Ortaçağ karanlığına sürüklendi.  

***

Çatışma ve savaşların 43 yıldır devam ettiği Afganistan’da halklar, kadınlar ve ilerici her değer, yazık ki tarumar edildi. Her müdahale bir felaketle sonuçlandı. Taliban’ın yeniden başa geçmesi, ülkenin yaşadığı birçok felaketin en vahimlerinden biri olacaktır.

Bu şeriatçı zorbalık rejimini ABD ile AB devletleri de Çin’le Rusya da bir şekilde tanıyacak ve büyük ihtimalle işbirliği yapmaya çalışacaklar. Bu arada Afganistan gündemiyle toplanan BM Güvenlik Konseyi de Taliban’ı “insan haklarına saygı göstermeye” çağırmakla yetindi. Taliban şefleri de mesajı almış görünüyor. Örneğin Katar’ın başkenti Doha’da bulunan hareketin siyasi sözcüsü, dünyaya ‘ılımlı’ mesajlar veriyor. RT.arabic kanalında katıldığı bir canlı yayında Kabil’de ‘normal’ bir yönetim kuracakları yönünde laflar etti. ABD, AB ve Rusya’nın duymak isteyeceği mesajlar veren sözcü, emperyalistlerle işbirliğine devam etme isteğini dile getiriyor.

Emperyalist işgal bir felaketti. Hezimete uğrayan ABD’nin ülkeyi Taliban güçlerine teslim etmesi ise vahim bir felaket olacaktır. Yansıyanlar felaketin başladığını gösteriyor. Bu ülke, ABD-Pakistan müdahalesi ile cihatçı savaşın başlatıldığı yıldan bu yana, yani 43 yıldır felaketten felakete sürüklendi. Cihatçıların CIA güdümlü savaşıyla ülkenin ilerici birikimi yok edildikten sonra, halklar büyük bir çaresizlik içinde cihatçı savaş ağaları ve emperyalistlerin saldırılarıyla perişan edildi. Bu ise, vahşette sınır tanımayan cihatçı savaş ağaları için zemin hazırladı. “Taliban İslam Emirliği” işte bu yarım asra yaklaşan kanlı tarihin ürünüdür. Şeriatçı zorbalık rejimini yıkacak toplumsal dinamikler gelişene kadar, yazık ki Afganistan halklarının bu kabustan kurtulmaları mümkün görünmüyor.