Sanayinin ortasında, yolun kenarında arkası mavi, üstü ve yanları beyaz brandayla çevrili bir çadır. Çadırın bir tarafına yakmak için hazır hale getirilmiş odunlar sıra sıra dizilmiş, bir tarafında ise çay, kahve içmek için tezgah kurulmuş. Kendilerini dinlemeye gelen misafirlerine ikram etmek için her daim taze çayları da var. Çadırın ortasında tenekeden sobayla ısınıyorlar. ‘Yine ezberleri bozacağız’, ‘Gemileri yaktık, geri dönüş yok’ dövizleri. Bu çadır, sendikal haklara sahip olmak isterken Kod-29’la işten atılan A-Plas işçilerinin evi olmuş. 26 gündür çadırlarından haksızlığa uğradıkları iş yerlerine bakıyorlar.
Bursa’nın Osmangazi ilçesi Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde Tofaş, Ford, Hyundai gibi büyük firmalara plastik yedek parça imalatı üzerine çalışan A-Plas fabrikası işçileri, iş yerlerinde gördükleri baskılara, ücret adaletsizliğine, amirlerin hakaretlerine, yıllık izinlerinin yok sayılmasına dayanamadılar ve devletin verdiği anayasal hakkı kullanarak sendikaya üye oldular.
Fabrikada sendikanın sözünün geçmesini istemeyen patronlar Ahmet Ağaoğlu ve Hasan Ağaoğlu, “Ceza neyse veririz, buraya sendikayı sokmayız” diyerek sendikaya üye olduğunu öğrendikleri 6 işçiyi 5 Mart Cuma günü işten çıkardı. Çünkü sendikayı kabul ederse işçiyle aynı masada oturup sözleşme yapmak zorunda. 6 arkadaşlarının işten çıkarıldığını öğrenen sendika üyesi işçiler ve Türk Metal Sendikası yetkilileri, akşam saatlerinde fabrika önünde, işleri de aksatmadan, kovulan işçilerin tekrar işe alınması için eylem yaptılar.
İşçiler ihtarname ile işten çıkarıldığını öğrendi
8 Mart Pazartesi günü sendika üyesi 75 işçi, noter aracılığıyla muhtarlıklara gönderilen ihtarname ile işten çıkarıldıklarını öğrendi. İhtarnamede iş çıkış tarihleri 5 Mart olarak verilmişti. Aralarında asgari ücret kadar bile alamayan da var, emekliliğine 11 ay kalan da.
İlk gün eyleme başlayan 81 işçinin 10’u acil para ihtiyacından dolayı arkadaşlarının da yardımıyla başka yerlerde işe girdiler. 71 işçi, Türk Metal Sendikası’nın verdiği çadırda nöbetleşe kalarak eylemlerini sürdürüyor. “Biz hakkımızı korumak için sendikaya başvurduk” diyen işçiler, kar, yağmur, soğuk demeden kapının önünde bekliyorlar. Aralarında 15 yıldır fabrikada çalışan da var, henüz 20 günlük işe başlayan da.
İşçilerden e-devlet şifreleri istendi
Patronlar ise üretim alanını, tuvaletleri kapatıyor, psikolojik baskı yapmak için Podyumpark’tan güvenlik görevlileri getirerek işçilerin başına dikiyor. İşçileri çıkarır çıkarmaz fabrikayı taşeronla dolduruyor. Fabrikada kalan işçilere 10’ar, 15’er gün izin verip taşeron firmadan gelenlere eğitim verdiriyor. Sendikaya üye olmasınlar diye fabrikadaki işçilere biner lira prim veriyor. İşten atılan işçilerin çoğuna verilmeyen 3 bin 750 lira ücret, taşeron çalışan işçilere veriliyor. İşçilerden E-Devlet şifrelerini istiyor. Sendikaya meyilli gördüğünü işten atıyor. Sendikanın avukatları dava süreci başlatırken patronlar arabulucuyu kovuyor.
“Arkanızdayız” sözü işsiz bıraktı
Fabrikada çalışan arkadaşları ise işten çıkarılma korkusuyla eylem yapan işçilerle göz göze bile gelmiyor. Aynı bölgede bulunan A-Plas’ın diğer fabrikasında çalışan bazı işçiler, “Arkadaşlar, biz arkanızdayız" dedikleri için işten çıkarılmış. İşyeri Petrol-İş Sendikası'na bağlı olmasına rağmen işçiler, işten atılma korkusuyla sendikaya bile üye olmamış.
“İnsana değil hayvana yapılan muamele gibi”
Seslerini duyurmak istediklerini söyleyen işçiler, “Fabrikada sendikanın sözü geçtiği için, patron da tam bir diktatör olduğu için illa benim sözüm geçsin diyor. Adam ‘Benim düzenim yıkılacak’ diye sendikayı istemiyor” dediler.
Fabrikada çalışmaya başlayalı daha bir ay olmadan Kod-29’la işten çıkarılan Halil Altınkilit, işten çıkarılanlar arasında 15 yıllık çalışanın da 15 günlük çalışanın da olduğunu söyleyerek, “75 kişiyi birden bir günde Kod-29’dan işten çıkarıyorsun. Hepimizi kapı dışarı koymaya çalıştı. İnsana değil hayvana yapılan muamele gibi. İşçiler yağmurdan korunmasınlar diye saçakların altını bile kasalarla kapattılar. Sanki ben ya da arkadaşlarımız vatan hainiymişiz gibi güvenlik görevlisi dikiliyor başımıza” diye konuştu.
“Amire nasıl görünürsen ona göre zam alıyorsun”
Ücret adaletsizliğini “Amire nasıl görünürsen ona göre zam alıyorsun” diyerek anlatıyor 7 yıldır fabrikaya emek veren Tolga Yıldırım. Durumu patrona ilettiği zaman patrondan "O zaman benim önümü kesecektin" yanıtını alan Yıldırım, “Bir yıllık adam benle aynı maaşı alıyor. Beş ay çalışan işçi 3 yıl çalışan işçiden fazla alıyor. Burası sokak değil ki ben önünü nasıl keseyim. Ben nasıl diyeyim bana para verin diye” diyor. 8 yaşında bir kızı olan Yıldırım, tepkisini, “Bu yüzden kızıma bir ayakkabı bile alamıyorum. Evime bile iki haftadır gidemiyorum. Kızım beni görüntülü arıyor babacım özledim seni diyor. Ben onu bile görmeye gidemiyorum” sözleriyle dile getiriyor.
“Bunu devlete nasıl duyuracağız?”
Bir arkadaşını gösteriyor; sabah çocuğunu doktora götürmüş, elinde reçetesi, ilaç alamıyor. Başka bir arkadaşını gösteriyor; fabrikanın önünde arabasının içinde yatıp uyuyor, benzine parası yok. Evi fabrikaya yakın olan arkadaşlarında kalıyorlar. Kimse buradan ayrılmak istemiyor. Yıldırım soruyor; “Bunu devlete nasıl duyuracağız?”
İşçiler, “Hükümet duyana kadar bu eyleme devam edeceğiz” diyor. İşçilerin, davalarını kazanacaklarına olan inançları tam; “Biz gördüğümüz bütün haksızlıklara karşı direniyoruz. Kazanacağız”
Pelin Akdemir - Gazete Duvar / 31.03.21