Sinbo direnişçisi: Kaybedersek Türkiye işçi sınıfı kaybeder

Var olan direnişlere karşı sendika ve siyasi partilerin ilgisizliğini eleştiren Sinbo işçisi Dilbent Türker, “Eğer bugün bizler kaybedersek Türkiye işçi sınıfı kaybeder” dedi.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 04 Nisan 2021
  • 09:15

İşverenlerin salgınla birlikte kullanımını arttırdığı Kod-29 ile binlerce işçi mağdur edildi. İş Kanunu’nun 25’inci maddesinde yer alan “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller (davranışlar)” sergilediği gerekçesiyle iş sözleşmeleri feshedilen işçiler, tazminat ve işsizlik ücreti haklarından yararlanamıyor. Ayrıca bu kod işçinin siciline işliyor ve iş bulmasında sorun yaratıyor. 

Sendikaya karşı Kod-29

Bu maddeyi hem baskı hem bir cezalandırma aracı olarak kullanan işveren, baskılarını sendikalı olmak isteyen ya da haksız uygulamalara ses çıkaran işçilere karşı kullanıyor. Bu işçilerden biri de Dilbent Türker. İstanbul Avcılar’da bulunan Sinbo Fabrikası’nda kötü çalışma koşullarına karşı Türker, hakkını arayabilmek için Tüm Otomotiv ve Metal işçileri Sendikası’na (TOMİS) üye oldu. Sendikaya üye olmasının hemen akabinde işveren tarafından baskılara maruz kalan Türker, son olarak Kod-29 gerekçesiyle işten çıkarıldı. İşten çıkarıldığı günden bu yana Sinbo Fabrikası önünde direniş çadırı kuran Türker, direnişinin 70’inci gününü geride bıraktı. 

Yalan beyanlar

Sinbo’da kötü ve ağır çalışma koşullarına karşı sendikalı olduklarını belirten Türker, salgının başlarında işverenin 600 işçi içerisinde sadece 6 sendika üyesini ücretsiz izine çıkardığını kaydetti. İşverenin bu tutumunu kabul etmeyerek direnişe geçtiklerini belirten Türker, direniş sonucunda işe iadelerinin yapıldığını anımsattı. İşbaşı yaptıktan sonra baskıların daha çok arttığına işaret eden Türker,  baskı, hakaret ve tehditleri Sinbo yönetimine dilekçe ile bildirdiğini fakat dilekçenin yönetim tarafında yok edildiğini aktararak, “Bizler hakaret uygulamışız gibi yalan beyan hazırlayarak Kod-29’la beni işten çıkardı” dedi.

Keyfi uygulama

Kod-29’un salgın sürecinde işverenler tarafından çok fazla kullanıldığını söyleyen Türker, iktidarın söylediği işten çıkarmaların salgınla birlikte yasaklandığı beyanının yalan olduğunu yaşayarak gördüklerini dile getirdi. Türker, “İşverenlere işten çıkarmalar yasak ama ‘tazminatsız olarak çıkarabilirsin’ deniliyor. Haklarımızı gasp ederek işten çıkarmanın önü açılmış oluyor. Kod-29 işten çıkarma yasağının dışında tutuluyor. İşverenler bu maddeyi keyfi ve hukuksuz bir biçimde kullanıyor. Kullanamaya da devam ediyorlar” diye belirtti.

Anayasal hak 

Kod-29 ile işten çıkarılan işçilerin çoğunluğunun dava açmadığını hatırlatan Türker,  suçlamayı ispatlaması gerekenin işveren olması gerekmesine rağmen işçilerin kendilerini ispatlamak zorunda kaldığının altını çizdi. Türker, “Biz hukuki sürecimizi başlattık. Sinbo yönetimi insan kaynakları çalışanları, iftira atan ustabaşları ve yalan beyanlarda bulunanlar hakkında savcılığa suç duyurusunda da bulunduk. Aynı zamanda işe iade davası da açtık.  Bu maddeyi hak edecek bir şey yapmadık. Tek suçumuz anayasal hakkımızı kullanmaktı. İşverenler gerek yasalara sırtını dayayarak gerekse yasaları çiğneyerek işçilerin her türlü hakkını gasp ediyor. Bizde bunlara karşı mücadeleye giriştik” ifadelerinİ kullandı. 

Yeni saldırılarla geldiler

Kendilerine yönelik ücretsiz izin saldırısını direnişle geri püskürttüklerini belirten Türker, “Bizler ücretsiz izin saldırısını püskürttüğümüzde bu kazanımlar artmadığı sürece işverenler yeni saldırılarla gelecek olduğunu biliyorduk. Gerçekten de öyle oldu ve ücretsiz izinin püskürtülmesi yetmedi” dedi. 

Direnişle püskürtülür

Kod-29’a karşı verdikleri direnişin görmezden gelindiğini söyleyen Türker, şöyle dedi: “Dün ücretsiz izin bugün Kod-29 yarın ise başka bir şey olacak. Bunların karşısında mücadele etmemiz gerekir. Bu saldırılar sadece bize değil Türkiye işçi sınıfına yapılan saldırılar. Ardı arkası kesilmeyen ve büyük hak gaspları yaratan saldırılar var. Bu yüzden direnişlerin sahiplenmesi ve büyütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Ancak bu şekilde saldırılar geri püskürtülür.” 

Direnişler görmezden geliniyor

Türker, 4 milyona yakın işçinin ücretsiz izinde olduğunu hatırlatarak, bu duruma karşı itiraz eden az sayıda işçinin var olduğunu dile getirdi. İşçilerin mücadelede yol ve yöntemleri bilmediğini söyleyen Türker, “Var olan direnişleri sahiplenmek Türkiye işçi sınıfına yol yöntem göstermek demektir. Sendikalar, siyasi partiler bunu görmemezlikten geliyor. Bu saldırıların artık önüne geçilmesi gerekiyor. Eğer bugün bizler kaybedersek Türkiye işçi sınıfı kaybeder. Yeni saldırılarla karşı karşıya kalırız” diye belirtti.  

Kadir Güney – Mezopotamya Ajansı / 04.04.21