Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu olarak 1 Mayıs’ın öngünlerinde Nisan ayı toplantısını gerçekleştirdik. Pandeminin seyrinin yaşamlarımızı ciddi düzeyde tehdit ettiği, sınıfa yönelik bir dizi saldırılar ile pandeminin ve krizin faturasının bizlere kesilmeye çalışıldığı, baskı ve yasakların tırmandığı bir dönemde yaptığımız toplantının ayrı bir anlamı olduğunu düşünüyoruz. Sınıfın ortak talepler etrafında örgütlenmesi, birliğinin oluşturulması ve harekete geçmesi yakıcı hale gelmişken, bu noktada bizlere, öncü metal işçilerine düşen sorumluluk daha da artmışken, haklarımız ve geleceğimiz için 1 Mayıs’ta meydanlarda olmak yaşamsal bir yerde durmaktadır.
Pandemi yeni rekorlar kırıyor…
Vaka sayıları gün geçtikçe artmaktadır. AKP-MHP iktidarı pandemiyi sermayenin ihtiyaçları ve çarkların dönmesi için yönettiğinden hayatlarımız tehdit altındadır. Günlük vaka sayıları rekor üstüne rekor kırıyor. Günlük ölüm sayıları rekorlar kırıyor. Yoğun bakımlarda yer bulunamıyor. Pandemi haritasında her yer kırmızı. Türk Tabipler Birliği (TTB), tam kapanmanın şart olduğunu ifade ederken, iktidar yasaklar getiriyor. Milyonlar fabrikalarda açlık ve ölüm ikilemi altında çalışmaya zorlanırken, çalışmayanlara ve çalışılmayan saatlerde sokağa çıkma yasakları genişletiliyor. TTB, sokakların evlerden, kapalı yerlerden daha güvenli olduğunu söylüyor. Bilimin değil, bir avuç asalağın çıkarları ve toplumun değil, sermayenin sağlığını temel alan politikalar yüzünden hayatlarımız tehdit edilmeye devam ediyor.
Sınıfa yönelik saldırılar hız kesmiyor…
Hani işten atmak yasaktı? Kod-29 ile son bir yılda işten atılan işçi sayısı 180 bine ulaşmış durumda. Tazminat verilerek işten atmanın yasak, tazminatsız Kod-29 ile işten atmanın serbest olduğu bu süreçte işsizlik tavan yapmış bulunuyor. TÜİK’in bile gizleyemediği bir gerçek bu. İşsiz değil ama atıl işgücü olarak ifade edilenlerin, yani gerçek işsizlerin sayısı 16 milyon civarında.
Ücretsiz izin saldırısı ise halen devam ediyor. Kısa Çalışma Ödeneği’nde pandemi koşullarını kaldırsalar da bütün bu saldırılarda İşsizlik Fonu’nu kaynak olarak kullandılar, kullanmaya da devam ediyorlar. Maaşlarımızı bizlere ödettiriyorlar.
Sendikalaşmanın önündeki engeller arttırılıyor, hayat pahalılığı bir taraftan, eriyen ücretlerimiz diğer taraftan yaşamımızı zorlaştırıyor.
Otomotivde çip krizi olarak bilinen ve otomotiv şirketlerinin çip bulmakta zorlanmasının faturası bizlere kesilmeye çalışılıyor. Birçok fabrika üretime ara verirken, yan sanayileri ile birlikte yüzbinlerce işçiyi etkileyecek bu süreçte işçilerin durumlarının ne olacağı muğlaklığını koruyor. Çip krizinin faturasını da bizlere ödettirmeye çalışacakları açıktır. Metal işçileri uyanık olmalı, emeğine sahip çıkmalıdır.
Yasakları tanımıyoruz!
Bütün bunların üzerine, bizler toplantımızı yaptıktan sonra getirilen yeni yasaklar, başta İstanbul olmak üzere bir dizi valilik ve kaymakamlık tarafından açıklanan eylem yasakları, direnişlere saldırılar iktidarın işçi sınıfının örgütlenmesinden ve eyleme geçmesinden ne kadar korktuğunu da göstermektedir.
Bizler yasak değil, tedbir istiyoruz. Fabrikaların harıl harıl çalıştığı bir dönemde, getirilen sözde yasaklarla hiçbir sorunu çözemezsiniz. Baskı altına alınan, salgının yayılması değil, sınıf mücadelesidir. “Ticari amaçlı olmayan her türlü eylem, etkinlik, bildiri dağıtımı, afiş asma ve stant açma yasağı”nın amacı bellidir. 1 Mayıs’ın öngünlerinde baskı ve tehditlerle, hakları ve gelecekleri için mücadele edenleri yıldırmaya çalışıyorlar. Ancak bizlere boyun eğdiremeyecekler.
Sinbo ve SML Etiket işçileri bu yasaklara boyun eğmeyeceklerini gösterdiler, göstermeye devam ediyorlar. Gözaltı terörüne karşı direnişlerini büyütüyorlar. Yapılması gereken açıktır. Direnen işçilerin tarafında saf tutmalı, mücadelemizi birleştirmeliyiz.
Bütün direnişçi işçiler baskılara boyun eğmeden mücadelelerini sürdürmelidir. Bugün atılacak her adım, yarına giden yolda çok önemlidir.
1 Mayıs yasaklanamaz!
Alınan yasakların 1 Mayıs’ın hemen öncesinde olması manidardır. Emeğin büyük buluşmasına engel olmak istemektedirler. 1 Mayıs’ın tarihi, baskıların, tehditlerin, yasakların boşa düşürülmesi tarihidir. Buradan çağrımızdır, 1 Mayıs günü yasakları tanımayalım. Bulunduğumuz her yeri eylem alanına çevirelim. Merkezi, kitlesel eylemlerin gerçekleşmesi için bugünden adım atalım. 1 Mayıs’ı, 1 Mayıs’tan önce kazanmalıyız. Fabrikalarda milyonlar çalışırken, yasaklanmak istenen, mücadeleden başka bir şey değildir.
Sendikal bürokrasi ise tutumları ile yasaklara zemin hazırlamaktadır. İktidarın yasaklarına boyun eğmeleri, masa başı pazarlıkların ötesine geçmemeleri, sınıfı harekete geçirme iradesinden yoksun olmaları kabul edilemezdir. Ancak metal işçileri, onlardan hiçbir beklenti içinde olmamalıdır. Metal işçileri, inisiyatifi eline almalı, yasaklara boyun eğmeme, saldırıları püskürtme iradesini kuşanmalıdır.
Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Pandemi hayatlarımızı bu kadar tehdit ederken, ölüm-kalım savaşında hayatta kalmak için mücadele etmekten başka çaremiz yok.
Metal İşçileri Birliği
Merkezi Yürütme Kurulu
Nisan 2021