Hazine ve Maliye Bakanı Damat Berat, 31 Mart seçimleri öncesinde oy toplamaya çalışırken “Nisan Mart’tan daha güzel, Mayıs Nisan’dan daha güzel olacak!” diyordu.
Söylenen bu sözlerin üzerinden nerede ise 6 ay geçti ama biz işçiler için gelişmelerin hiç de güzel olmadığı ortada...
Son 6 ayda temel ihtiyaç maddelerine yapılan zamlar ile çarşı-pazar masrafımız nerede ise 2 katına çıktı.
Kış aylarına yaklaşırken peş peşe yapılan iki zam ile doğalgaz %30 zamlandı. Ankara’da toplu ulaşıma yapılan zamlar ise belimizi büken bir başka zam haberi oldu.
Tüm bu zam haberlerinin arasında ise geçtiğimiz günlerde “Vergi Yüzsüzleri” listesi açıklandı.
İşçinin vergisi daha maaşı eline geçmeden kesilirken tüm aflara rağmen patronların vergi borcu katlanarak arttı. Açıklanan listenin sadece ilk yüzünde yer alanların vergi borcu bir yılda 30,7 milyardan 44,3 milyar TL’ye yükseldi.
Ama patronlar ve hükümet bir kez daha gözünü işçinin cebine dikti/dikiyor.
İğneden ipliğe her şeye yapılan zamlar bir tarafa, daralmayı bahane eden patronlar hükümetin gev yasakları ve Yüksek Hakem Kurulu darbesi desteği ile işçiyi de %8’lik komik zamlara razı etmeye çalışıyor.
İşçiyi krizi bahane ederek sefalete mahkum edenler, vergi kaçıranlar yüzsüzce kâr rekorları açıklamaya devam ediyorlar.
Saldırıyorlar, çünkü örgütsüzüz!
Bugün patronlar bu kadar kolayından haklarımıza göz koyabiliyorsa, bizi işsizlik sopası ile bu kadar rahat tehdit edebiliyorsa; hükümet her türlü hak arama talebimize terör damgası vurup sözleşmelerimize Yüksek Hakem Kurulu darbesi vuruyorsa bunun nedeni bizim örgütsüzlüğümüzdür.
Biz birlik olmadığımız için, söylenmeyi bırakıp birleşmediğimiz, hakkımızı yüksek sesle istemediğimiz için bu kadar rahat ve pervasız davranabiliyorlar. Bu yüzden elimizde avucumuzda ne varsa gasp etmenin planını yapabiliyorlar.
Krizin bedelini onlara ödetelim!
Eğer, ekonomide gerçekten bir daralma varsa, ki aslında patronlar kâr rekorları kırmaya devam ediyorlar; bunun nedeni patronların kâr hırsıdır.
Eğer, yaşamımızı çekilmez kılan zamlara boyun eğmek istemiyorsak, kıdem tazminatı başta olmak üzere yeni hak gaspları ile karşılaşmak istemiyorsak, kriz bahanesi ile işsiz kalmayı kabul etmiyorsak yapmamız gereken bellidir.
Birleşmeli, hakkımız olanı yüksek sesle istemeli, geleceğimiz ve onurumuz için omuz omuza mücadele etmeliyiz. Krizin bedelini patronlara ödetmeliyiz.
Ankara İşçi Bülteni Grev’in Eylül 2019 tarihli sayısından alınmıştır...