Ekonomik krizin etkileri her geçen gün artarken, işçi ve emekçiler büyük bedeller ödüyorlar. İşsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı ve bunlarla bağlantılı şekilde ruhsal bozukluklarda ve intihar vakalarında artış rekor düzeylere ulaşmış durumdadır.
AKP iktidarı ise “rekorlara” neden olan suçlarını örtbas ederek, maniple etme derdindedir. Geçtiğimiz hafta İstanbul Fatih’te 4 kız kardeşin intiharı sonrasında yandaş basın hemen “algı operasyonu” yapıldığından, birilerinin bir şeyleri kaşımaya çalıştığından dem vurarak konuyu çarpıtmaya girişti. Tıpkı daha önce Kocaeli’de bir babanın oğluna pantolon alamadığı için intiharına psikolojik deyip geçtikleri gibi… AKP iktidarının “algı yöneticileri” ısrarla intiharların yoksulluk nedeniyle olmadığını iddia etseler de TÜİK’in yayımladığı verilere göre AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılıyla 2018 yılı arasında 4 bin 481 kişi geçim sıkıntısı nedeniyle yaşamına son verdi.
AKP başka söylüyor, rakamlar başka
2003’te 587 bin 479 olan kayıtlı işsiz sayısı, AKP döneminde %497 arttı. 2018 yılında, dakikada 7 kişi işsiz kaldı. İşsizlik ödeneğine başvuru sayısındaki artış %1042 olarak son 16 yılın rekorunu kırdı. 2003 yılında 143 bin 155 olan işsizlik ödeneği başvuru sayısı, 2018’de 1 milyon 635 bin 111’e yükseldi.
Son dönemde kırılan bir diğer rekorsa, işsizlik ve yoksulluğun bir itirafı olarak bütçeden yapılan sosyal yardım harcamalarıdır. 2015’te 33,7 milyar lira olan sosyal yardım ödemeleri için 2020 yılı bütçesine tam 69,5 milyar liralık rekor ödenek kondu. Ancak şunu da vurgulamak gerekir ki, 2003 yılından bu yana halkın dar gelirli ve yoksul kesimine 374 milyar liralık kaynak aktarılmasına rağmen, yardıma muhtaç nüfus azalmadığı gibi daha da artmıştır.
Artan hayat pahalılığı ile geçim sıkıntısı derdi de rekor kırmıştır. Türk-İş’in hesaplamalarına göre aylık 2 bin 64 liranın altında gıda harcaması yapan aileler açlık sınırında, 6 bin 724 liranın altında gelire sahip aileler de yoksulluk sınırında yaşıyor. Türkiye’de 22,5 milyon kişi açlık sınırı altında yaşamaktadır.
İşçi ve emekçiler açlık ve yoksullukla boğuşurken, AKP Türkiye’sinde son 6 yılda milyonerlerin sayısı 32 binden 127 bine çıkmıştır. Aynı şekilde yoksul emekçilere sadaka niyetine verilen sosyal yardımlar soruna çare olmazken, 2020’de patronlar için SGK’ya yapılacak destek ödemesi 25 milyar lirayı aşacaktır. Bu da yoksullar için yapılacak ödemenin yaklaşık iki katına yakın bir tutarı ifade ediyor.
Bununla birlikte AKP dönemiyle birlikte kişi başına düşen kamu borcu, dış ticaret açığı, faturalar, şiddet, istismar, cinayetler de rekor düzeyde artmıştır.
Ancak AKP pembe hayaller yaymaya, işçi ve emekçileri aldatmaya devam ediyor. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yapılan görüşmeler sırasında AKP milletvekilinin asgari ücret hesabı, esasta emekçilerle dalga geçmektir.
AKP aklı, 2002’de 1.707 yumurta alınıyorken, 2019’da 4.375 yumurta alınabilmesiyle AKP Türkiye’sinin gelişkinliğinden, yoksulluk olmadığından dem vuruyor. Aynı görüşmede “elektriği, doğalgazı, onları geçiyorum” diyerek yumurta hesabıyla emekçileri kandırmayı umuyor. Daha öncesinde asgari ücretin yetebilir olduğunu çay-simit hesabıyla yapmalarının artık kimseyi inandırmadığını anlamış olmalılar ki bu sefer yumurta ile hesap yapıyorlar.
İşçi ve emekçilerin üzerine karabasan gibi çöken AKP’lilerin bu pişkince açıklamaları; yoksulluk, açlık ve bunların neden olduğu intiharlar gerçeğini örtemez. Zira işçi ve emekçiler her geçen gün yaşamlarının kötüleştiğini görmekte, gelecek kaygıları giderek artmaktadır. Türkiye kapitalizminin doğrudan sonuçları olarak yaşanan işsizlik ve yoksulluk AKP iktidarı eliyle daha da yaygınlaşmıştır. Bunun hesabını soracak olansa işçi ve emekçilerin örgütlü birliği ve mücadelesidir.