İktisatçı/yazar Prof. Dr. Korkut Boratav, geçen günlerde açıklanan, 2020-2022 dönemini kapsayan ve hükümet tarafından Yeni Ekonomi Programı (YEP) olarak adlandırılan Orta Vadeli Program’ın (OVP), IMF’nin önerileri doğrultusunda hazırlanmış, uygulanma imkânı olmayan yapay bir temenniler bütünü olduğuna dikkat çekti.
İktidarın IMF ile temasta olduğunu, önceki YEP’in de, IMF’nin Nisan 2018’deki Türkiye Raporu’nun hem verileri hem politika önerilerinden esinlendiğini belirten Boratav, kamunun yönlendirdiği fiyat ve ücretlerde geçmiş enflasyon yerine YEP hedeflerine göre ayarlama yapılacağının dile getirilmesini, dolambaçlı ifadelerle kıdem tazminatının fona taşınma niyetini buna örnek gösterdi. “Önlem” diye öne sürülen uygulamaların denetlenmediğini sözlerine ekleyen Boratav, “Bu nedenle bunların önemli bir bölümü uygulanmıyor. Örneğin kamu dengeleri ile ilgili bir önceki YEP’te yer alan öngörüler tutmadı. Büyüme de tutmadı. Zaten büyümeyi tutturmak iktisadı yöneten kadronun kontrolü dışında. IMF heyetinin Türkiye’den ayrılmadan önce yayımladığı notlara bakılırsa oradaki önerilerinin hepsi YEP’e (OVP) geçmiş” diye konuştu.
“Temenni metni gibi”
Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre, Boratav YEP’le ilgili şu noktalara dikkat çekti:
-Ekonomi politikasını yöneten çevrelerin, teknik kadronun ayrıntılı büyüme, işsizlik hesabı yaptığına dair belirti yok. YEP, iktidarın, bakanın, “İşte büyümede yüzde 5 iyi bir rakamdır, bunu böyle yapalım. İşsizlikte de yüzde 10 sınırı kritik bir eşiktir. Bunu da yüzde 10’un altına indirelim” gibi temennileri ile türetilmiş bir metin izlenimi veriyor.
-Sanayi ürünü ihracatında anlamlı sıçramaya işaret eden hiçbir gösterge yok. Artışın büyük bölümü hizmet ihracatından, turizmden. Sanayi sektörü küçülürken ihracat yapılabilmişse bu stoklardandır. Dolayısıyla ekonomi önümüzdeki yıllarda büyüyen güzergâha geçtiği zaman ithal ikamesinin, ihracata dönük sanayileşmenin, yapısal sıçrama göstereceğine dair belirti yok.
-Ayrıca sıfır büyümede dahi açık veren ekonomik yapıdayız. Ekonomi küçülürken sembolik bir fazlaya geçti. Bunun sürdürülme ihtimali zayıftır. Küçülme devam etse bile ekonomi dış açık verme eşiğinde. 2022’de yüzde 5’lik büyüme ile cari fazla vermek, bugünkü ekonomik yapısal sorunlar dikkate alınırsa mümkün değil.
“TÜİK büyüme rakamlarını da cilalıyor”
Açıkladığı veriler nedeniyle son dönemin tartışmalı kurumu TÜİK’in itimat uyandırmadığını belirten Prof. Dr. Boratav, bunu şöyle örneklendirdi:
“2008-2009’daki kriz döneminde, TÜİK verilerine göre, çok daha sert küçülme, istihdam aşağı yukarı korunarak gerçekleşmişti. İşsizlik artıyor ama istihdam daralmıyordu. İşsizlik faal nüfusa katılımın katkılarıyla artıyordu. Yeni iş sahası açılmıyor, mevcut istihdamı koruyordu. Biraz köye, tarıma taşıyarak koruyabiliyordu. Bugün ise istihdamda anlamlı bir düşme var. Buna karşın küçülme yüzde 2,2. TÜİK verilerini kullanarak 0,5’lik büyüme öngörmek basit bir mantık. TÜİK birçok şeyde yaptığı gibi büyüme rakamlarını da cilalıyor. Bunun arka planında da kullandığı veri kaynaklarını 2016’dan itibaren anketlerden idari kayıtlara taşıması var. Bu yanlıştı.”