Kayseri’de ileri işçilerin sınıf bilincini geliştirmek hedefiyle Emeğin Kurtuluşu İşçi Okulu başladı.
Kayseri Emeğin Kurtuluşu İşçi Okulu’nun ilk dersi bugün (4 Ağustos) gerçekleştirildi. İlk derste “İlkel, komünal, köleci, feodal toplum ve kapitalist toplum” dersleri, öncü işçilerin katılımıyla işlendi.
Sunumun başlangıcında insanın toplumsal gelişim ve dönüşümünde emeğin rolü vurgulandı. İnsan emeğinin eseri olan üretkenliğinin toplumsal değişim ve dönüşümün zemini olduğu vurgulandı. İlkel komünal toplumda sınıfların, sınırların ve devletin olmadığının altı çizildi.
İlkel komünal toplumda kadınların belirleyici rolü vurgulandı. Hukukta bile kadının başat rol oynadığı ifade edildi.
Köleci toplumda köle sahipleri ve kölelerin iki temel sınıf olduğu ifade edildi. Devletin köle sahiplerinin devleti olduğu ve köle sahiplerinin çıkarların bekçiliğini yaptığının altı çizildi. Köleci toplumun temelinden yıkan gücün köle isyanları olduğu canlı örneklerle ortaya kondu.
Feodal toplumda, temel çelişki feodaller ve köylüler arasında olduğu belirtildi. Devlete hâkim olanların feodal derebeyleri olduğu ifade edildi. Devletin feodal devlet olduğu vurgulandı.
Köylülüğün özgürleşme çabasının feodal derebeyleri ve devletini yıkıp nasıl geçtiği canlı örneklerle anlatıldı.
Kapitalist toplumun feodal toplumun bağrında yeşerdiği, güçlendiği vurgulandı. Kapitalist toplumda iktidarın dümenini burjuvazinin ele geçirdiği, devletin burjuva devlet olduğu belirtildi.
Değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu, kapitalizmin mezar kazıcısı işçi kitlelerini nicelik olarak nasıl büyüttüğüne dair örnekler verildi. İnsanlığın güzel geleceği olan sosyalizmin kazanılacağına dair inanç vurgulandı.
İlk ders, Engels’in şu sözleriyle bitirildi:
“Gelişmelerinin belirli bir aşamasında, toplumun maddi üretici güçleri, o zamana kadar içinde hareket ettikleri mevcut üretim ilişkilerine ya da bunların hukuki ifadesinden başka bir şey olmayan mülkiyet ilişkilerine ters düşerler. Üretici güçlerin gelişmesinin biçimleri olan bu ilişkiler, onların engelleri haline gelirler. O zaman bir toplumsal devrim çağı başlar. İktisadi temeldeki değişme, kocaman üst yapıyı, büyük ya da az bir hızla altüst eder. Burjuva üretim ilişkileri, toplumsal üretim sürecinin en son uzlaşmaz karşıtlıktaki biçimidir -bireysel bir karşıtlık anlamında değil, bireylerin toplumsal varlık koşullarından doğan bir karşıtlık anlamında; bununla birlikte, burjuva toplumun bağrında gelişen üretici güçler, aynı zamanda, bu karşıtlığı çözüme bağlayacak olan maddi koşulları yaratırlar.”
Kızıl Bayrak / Kayseri