İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret için mücadeleye!

İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret istiyoruz. Vermeyecekler! Alacağız!

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 05 Aralık 2020
  • 10:15

4 Aralık’ta Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanıyor. Sermaye temsilcileri, sermayenin hükümeti ve sermayenin hizmetindeki sendika ağaları masaya oturacak ve milyonlarca işçi emekçinin asgari ücretine karar verecekler. Yani “üçlü çete” bizlerin ücretini belirleyecek ancak biz masada olmayacağız. Tabi Türk-İş iki senedir göstermelik olarak bir işçi arkadaşımızı masaya oturtuyor ancak işçi sınıfı masada olmadıktan sonra bunun bir anlamı olmuyor.

Her yıl olduğu gibi göstermelik bir pazarlık yapacaklar. Restler çekilecek. “Greve çıkarız” bile diyebilirler. Ancak geçen sene Ergün Atalay’ın mikrofonlara yansıyan "Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle" sözleriyle bizleri en azına mecbur etmek için toplandıklarını hepimiz gördük. İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret için üretimden gelen gücü kullanmadığımız sürece, sokağa çıkmadığımız sürece görüşmeleri uzatmadan kapatacakları ortada...

Yoksulluk sınırı 8.000 liranın üstünde!

7 milyon işçiyi doğrudan ilgilendiren asgari ücretin kaç lira olması gerektiği üzerine tartışmalar da başladı. Ancak konfederasyonlar, kendilerinin açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırını göz önüne almıyor. Açlık sınırı 2.500 lirayı, yoksulluk sınırı 8.000 lirayı geçti. Bekar bir işçinin yaşam maliyeti 3.000 liranın üzerinde. Bunlar Kasım 2020 rakamları. Belirlenecek asgari ücret ise 2021 yılı boyunca geçerli olacak. Hal böyleyken sermayenin ve AKP-MHP iktidarının ‘verebileceği’ rakamları değil, bizlerin ihtiyaçlarını ve bir sınıf olarak, örgütlü bir güç olarak davrandığımızda alabileceklerimizi konuşmamız gerekiyor.

“İşçiyi enflasyona ezdirmeyeceğiz” palavrası

AKP şefi T. Erdoğan diyor ki “İşçiyi enflasyona ezdirmeyeceğiz.” Peki TÜİK’in açıkladığı enflasyona mı, yoksa gerçek enflasyona mı? Gerçek enflasyonun açıklananın çok çok üstünde olduğunu hepimiz yaşamlarımızdan biliyoruz. Temel ihtiyaçlarımıza zam üstüne zam yapılıyor, gıdada enflasyon %40’ların üstünde. Alım gücü bu kadar düşerken, altın, dolar, avro sürekli artarken hangi enflasyondan bahsediyorsunuz? Sizin politikalarınız sayesinde işçinin ezilmekten suyu çıktı. Ama halen utanmadan ezdirmemekten bahsediyorsunuz?

Pandemi işçiyi vuruyor!

Pandemi sürecinde AKP-MHP iktidarının kime hizmet ettiğini bir kez daha gördük. Açıkladıkları paketlerle, torba yasalarla, teşviklerle, vergi afları ile sermayenin imdadına yetiştiler. Bizlere ise işsizlik, yoksulluk ve ölümü reva gördüler. Bu yetmezmiş gibi, kıdem tazminatının gaspı için bizzat T. Erdoğan emir verdi. Tepkiler üzerine saldırıyı geri çekseler de yeni bir hamle için pusuda bekliyorlar.

Çarklar dönsün dediler, fabrikalar pandeminin merkez üssü oldu. Sermayenin kârının hayatlarımızdan değerli olduğunu gördük.

Kriz var dediler, Kısa Çalışma Ödeneği ile ücretsiz izin ile sermayenin yardımına koştular. Şu an ücretsiz izne çıkartılan işçi sayısı 2 milyonu, Kısa Çalışma Ödeneği alan işçi sayısı 4 milyonu geçti. Bu aynı zamanda gelirlerimizin düşmesi anlamına da geliyor. Hatta 2 milyon işçi günlük 39 liraya mahkum edildi. Bütün bunlar işsizlik fonundan veya maaşlarımızdan kesilerek, bizden toplanan vergilerle oluşturulan fonlardan karşılanıyor. Sermayeye sürekli vergi affı ve teşvik veriliyor. Oysa bu aynı AKP-MHP rejimi bizleri ağır vergi yükü altında eziyor. Pandemi sürecinde işlerini büyüten, masraflarını düşüren sermayedarlar olduğunu biliyoruz.

Sermayeye teşvik, işçiye “acı reçete”

Asgari ücret görüşmelerinin hemen öncesinde AKP şefi T. Erdoğan’ın “acı reçete”den bahsetmesi tesadüf olabilir mi? Acı reçetenin içinde düşük asgari ücret olduğu açık değil mi?

Hal böyleyken, pandeminin de krizlerinin de faturasını bizlere kesmeye çalıştıkları ortada değil mi? Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan da bu yönde bir karar çıkartacakları ortada değil mi?

Peki ne yapmalıyız?

Masaya yumruğumuzu vurmalıyız!

Şunu bilmeliyiz ki, asgari ücret masada belirlenmez. Sınıf mücadelesinin düzeyi, örgütlülüğümüzün gücü asgari ücreti belirler. Bizler örgütsüzsek, bizler dağınıksak, bizler emeğimize, geleceğimize sahip çıkmazsak, asgari ücret belirlenirken taraf olmazsak, bizlere verilene boyun eğersek açlık ve yoksulluktan kurtulamayacağımız aşikâr.

Yapmamız gereken açıktır: Birliklerimizi kuracağız. İşyeri komitelerinde örgütleneceğiz. Sıkılı bir yumruk olacağız, geleceğimize karar verenlerin kurduğu masaya yumruğumuzu indireceğiz. Bunu yaptığımızda işçi sınıfının bir güç olduğunu, emeğini, onurunu ve geleceğini koruyabildiğini görecekler. İşte o zaman zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimizin olmadığını ama kazanacağımız koskoca bir dünya olduğunu dosta da düşmana da göstereceğiz.

İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret istiyoruz. Vermeyecekler! Alacağız!

Metal İşçileri Birliği