‘Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ adıyla anılan ancak ‘sermaye komisyonu’ olarak çalışan oluşum ikinci toplantısını gerçekleştirdi. Covid-19 salgını tedbirleri gereği çevrim içi yapılan toplantıya TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) ev sahipliği yaptı. Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder başkanlığında toplanan komisyonda, kapitalistler heyetine TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç, ‘işçi heyetine’ ise Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat başkanlık etti.
AKP-MHP iktidarı adına toplantıya katılan Hazine ve Maliye ile Ticaret bakanlıkları temsilcileri ekonomik veri ve raporlarını komisyona iletti. Toplantıda Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) temsilcileri de sunum yaptı. Komisyon, üçüncü toplantısını 22 Aralık Salı günü Türk-İş'in ev sahipliğinde çevrim içi yapacağını duyurdu.
2021 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirleme görüşmeleri kapsamındaki ikinci toplantısını gerçekleştiren komisyon, TİSK heyetinin görüş ve önerilerini dinledi.
Kapitalistler adına konuşan Akansel Koç, bir yığın laf etse de, Covid-19 salgını koşullarına vurgu yaparak, asgari ücretin sefalet ücreti olarak kalmasını istediklerini dile getirdi.
“İstihdamı korumak, ilave istihdam sağlamak, yeni yatırım ortamı oluşturmak ve salgınla zor durumda kalan sektörlerin üzerindeki baskıyı azaltmak için dengeli bir asgari ücretin belirlenmesi her zamankinden daha da önemli hale gelmiş bulunuyor” diyen Akansel Koç, asgari ücretle çalışan milyonlarca işçiyi değil, öncelikle ‘zor durumda kalan sektörler’ konusunu gündeme getirdi.
TİSK şefi, aynı minvalde şu ifadeleri de kullandı:
"Covid-19 önlemleri nedeniyle hizmetler sektöründe faaliyet gösterenler başta olmak üzere, birçok işletmenin geçici olarak kapanmak veya faaliyetlerini daraltmak zorunda olduğu yadsınamaz bir gerçek. 2021 yılı asgari ücreti belirlenirken, bu işletmelerin durumu ve geleceğinin de dikkate alınması büyük önem taşıyor…”
Toplantı sonrasında açıklama yapan TİSK, çalışanları da memnun edecek bir ücretten söz etti elbette. Ancak o tür sözlerin ‘laf olsun’ diye sarf edildiği bir sır değil. Kapitalistlerin temsilcisi sıfatıyla konuşan Akansel Koç’un sefalete sürüklenen milyonlarca işçi ve yakınlarıyla ilgili olmaması, esas kaygısının işletmeler olması şaşırtıcı değil elbet. O, taşıdığı sıfatın hakkını vermeye çalışıyor.
AKP-MHP rejiminin de kapitalistlerle aynı safta olduğu, işçileri değil işletmeleri düşündüğü bir sır değil. Zira bu iki partinin şefleri de kapitalist artı-değer sömürüsünden pay alarak zenginleşmiş, fiilen sömürücü sınıfların organik birer parçası haline gelmiş durumdalar. Yani kapitalistler ve onların hizmetindeki iktidar doğal olarak aynı safta yer alıyor. Geriye ‘işçilerin temsilcisi’ sıfatıyla toplantılara katılan Türk-İş’in alacağı tutum kalıyor. Türk-İş’in tepesine çöreklenen ağa takımı ise ‘sarayın dalkavukları’ arasında yer alıyor.
Nitekim 2021 yılı için belirlenecek asgari ücretin görüşüldüğü toplantı öncesinde açıklama yapan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay şu ifadeleri kullandı: “Makul, mantıklı, çalışanların kabul ve tebessüm edeceği bir rakam olursa buna ‘evet’ deriz. Biz de isteriz işveren ve hükümetle birlikte imzalayalım ama toplumun kabul edeceği bir rakam olmalı.”
Güya işçileri temsil eden bu düşkün ağa, asgari ücret için bir miktar bile telaffuz edemiyor. Kapitalistler ve saraydaki efendilerinden ‘çalışanları tebessüm ettirecek bir rakam’ beklediğini söylüyor.
Görüldüğü üzere hem zihniyet hem fiilleriyle tam bir ‘sermaye komisyonu’ var işçilerin karşısında. İşte bu komisyon, doğrudan milyonlarca işçiyi, dolaylı olarak Türkiye işçi sınıfını etkileyecek asgari ücreti belirleyecek. Ergün Atalay’la müritlerinin yapacakları ‘en büyük iş’, ilan edilecek sefalet ücreti karşısında ‘sızlanmak’ olacaktır. İşçi sınıfı asgari ücretin belirlenmesini bu uğursuz ‘üçlü çete’nin insafına bırakırsa, yazık ki, daha koyu bir sefalete sürüklenmekten kurtulamayacak.