Taksim Dayanışması, Haziran Direnişi’nin 9. yıl dönümüne ilişkin “Gezi’yi savunuyoruz” şiarı ile Gezi tutsakların kaldığı hapishanelerin önünde eylem gerçekleştirdi.
İlk olarak Can Atalay, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay ve Osman Kavala’nın tutuklu bulunduğu Silivri Hapishanesi önünde eylem yapıldı. “Acil demokrasi ve adalet! Gezi’ye özgürlük” pankartının taşındığı eylemde basın açıklamasını Akif Burak Atlar okudu. Atlar şunları dedi:
"Gezi parkına sahip çıktığı için, yaşamıma daha fazla karışma dediği için Gezi direnişi sırasında polis şiddeti ile hayatını kaybeden gençlerin katillerinin aklandığı, bu vahşete isyan edenlere hapis cezaları verilebildiği bir ülkeyiz artık”
Eylemde Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın mesajı okundu. Can Atalay’ın mesajında şu ifadeler yer aldı:
“Aramızda şu an birkaç yüz metre mesafe var. Hepinize sarılıyorum. Bizi yalnız bırakmayan iradenizi selamlıyorum. Gezi Direnişi'nin bakiyesini onurla taşıyoruz. Birkaç yüz metre mesafeden birbirimize sarıldık. Karanlık gidecek, gezi kalacak.”
Tayfun Kahraman ise mesajında şunları ifade etti:
“Demokratik Cumhuriyet talebini yükseltmeye, Gezi'yi savunmaya hep birlikte devam ediyoruz. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam.”
Silivri Hapishanesi önündeki eylem adalet, demokrasi ve özgürlük için kırmızı balonlar uçurularak sona erdi.
Bakırköy Hapishanesi önünde eylem
Silivri Hapishanesi’nin ardından Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi önünde gerçekleştirilen eylemde Mücella Yapıcı ve Çiğdem Mater’in mesajları okundu. Babasını kaybeden Mine Özerden’e baş sağlığı dilekleri iletildi.
Mater: Hepimiz oradaydık!
Çiğdem Mater mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Gezi, hepimizi olanca sıradanlığıyla kendiliğinden bir araya getiren bir parktı, evet. Hikayesi upuzun, memleket gibi bir park. Bu parkın ağaçları, kaç çocuk yapacağımızı söyleme cüreti gösterenlere karşı da, kiminle aynı evde oturacağımıza karar verme cüreti gösterenlere karşı da yerinde kalsın istiyorduk.
Eteğimizin boyuna, şarkımızın diline hadlerineymiş gibi karışmaya çalışanlara kocaman kalabalıklarla ve ağaçlarımızla yanıt verdik.
Kesilmesini engellediğimiz her ağaç, geceleri sokakta özgür yürüme hakkımızdı.
Dökülmesini engellediğimiz her beton, istediğimiz aşkı kimseye hesap vermeden yaşama özgürlüğümüzdü.
O Haziran’da, o ağaçlar ve o park için şu memlekette gönlümüzün istediği gibi yaşayabilmek için bir araya gelen, birbirini tanıyan, tanımayan, aynı fikirde olan, olmayan, milyonlarca insan günlerce sokaktaydı.
Neşe ile, kahkaha ile, dayanışma ile direndiler şiddete.
Gezi, kendiliğindendi, herkesti, hepimizdik.
Hepimiz oradaydık.”
Yapıcı: Bu daha başlangıç!
Mücella Yapıcı’nın mesajını kardeşi Müberra Yapıcı okudu. Yapıcı’nın mesajında şu ifadelere yer verildi:
“Dokuz yıl önce bugün, bu saatlerde, hukuksuz bir yıkımı durdurmak, kendimizi, kentimizi savunmak için ağaçlara sarılıyorduk.
Bugün, tüm haklılığımızla, umudumuzla, bu karanlık günleri aşmak için birbirimize sarılıyoruz. Bugün en çok da Mine Özerden ve ailesine sarılıyoruz. Babası "Proleter Şoför" Ahmet Yalkın Özerden'in hayatını kaybettiğini cezaevinde birlikte öğrendik. Mine'nin ve ailesinin acısını paylaşıyoruz.
Bilin ki birlikteyiz! Meydanlarda, parklarda, fabrikalarda, şantiyelerde, kampüslerde, cezaevlerinde, nerede olursak olalım sesimizi yükseltmeye devam ediyoruz.
Gezi, eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu ülkenin sönmeyecek umududur. Biz hâlâ bu umutta inatçıyız. Biz hala Gezi’deyiz.
Dokuz yıl önce bir parktan doğan umudu hayatta tutan dayanışmamızı büyütmeye devam edeceğiz.
Hak savunucularının cezaevlerine kapatılmadığı, doğamızın rant için talan edilmediği, öğrencilerimizin ve akademisyenlerimizin özgür, özerk, demokratik üniversitelerde bilim ürettiği, emekçilerin sermaye firavunlarına diz çöktürdüğü, kadın cinayetlerinin son bulduğu, kent meydanlarının gerçek sahipleriyle şenlendiği, çocuklarımızın özgür düşlerindeki adil günler için mücadeleye devam etmek üzere…
…bu daha başlangıç!”
“Adalet istiyoruz!”
Ardından Taksim Dayanışması adına basın açıklamasını okuyan Şehir Plancıları Odası Başkanı Pınar Giritlioğlu şunları ifade etti:
“Sadece Gezi Tutukluları için değil, gelecek güzel günlerimiz için ADALET İSTİYORUZ!
Yargının bağımsız olduğu, yaşama sahip çıkan seslerin duyulduğu, mesleklerinin gereğini yapan hak savunucularının tutsak edilmediği bir ülke için ADALET İSTİYORUZ!
Ethem’in, Ali İsmail’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Abdocan’ın, Ahmet’in, Mehmet’in ve Berkin’in özgür düşleri için adalet istiyoruz!
2013’ün Haziran’ında Gezi Parkı’ndaki o rengarenk, dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, “darbecilik” gibi asılsız ithamlarla lekelenmek istenen Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz.”
“Gezi’de düşene dövüşene bin selam”, “Her yer Taksim her yer direniş”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganlarının atıldığı eylemde konuşmaların ardından kırmızı balonlar gezi tutsakları için gökyüzüne bırakıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul