Sağlık emekçileri ve halk sağlığı için açıklama

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi pandemiye ilişkin açıklama yaparak sağlık emekçilerinin hakları ve halkın sağlığa erişim hakkı ile ilgili sorunları sıraladı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 10 Ekim 2020
  • 23:30

İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi (İHD), pandemi sürecinde sağlık emekçilerini ve halkın karşı karşıya kaldığı sorunlar üzerine basın toplantısı gerçekleştirdi.

Şube binasında bugün yapılan açıklamada, halk sağlığının insan hakkı olduğu belirtildi ve sağlığa erişim hakkıyla ilgili temel sorunlar madde madde sıralandı. 

Sağlık emekçileri kendilerini değil toplumu koruyor

Açıklamada, pandemi sürecinde sağlık emekçilerinin karşılaştığı sorunlar şöyle sıralandı:

-Koruyucu ekipmanın eksikliği ve bu temel ihtiyacın karşılanması sürecinde ekonomik kaygıların sağlık gereksinimlerinin önünde tutulması,

-Bu süreçte sağlık emekçilerinin ekonomik kaygılarını ortadan kaldıracak adımlar atılmamış olması, bu konudaki vaatlerin yerine getirilmemesi, sağlık emekçileri arasındaki adaletsiz gelir dağılımından kaynaklı iş barışı problemlerinin yaşanması.

-Enfekte olan sağlık çalışanlarının tamamına yakının hastalığa, iş yerlerinde, pandemiyle mücadele ederken yakalanmış olmalarına karşın hastalığın meslek hastalığı olarak kabul edilmemesi ve dolayısıyla çalışanların bu konudaki yasal haklardan mahrum tutulması,

-Döner sermayeden faydalanmayan 4.d kapsamında istihdam edilen işçilere herhangi bir ek ücretin ödenmemesi ve en büyük risk grubunda olmalarına rağmen açlık sınırında çalıştırılıyor olmaları,

-Aileleri ve çevrelerindeki insanlar enfekte olmasın diye bu süreçte yaşam alanını geçici değiştirmek zorunda kalan emekçilere bakanlık tarafından herhangi barınma alanının sağlanmaması (bu alanlar İzmir’de İzmir Büyükşehir belediyesi tarafından bazı yurt ve otellerin kiralanması ile kısmen çözüldü),

-Kreş ve anaokullarının kapalı olmasından kaynaklı sağlık emekçilerinin çocuklarını bırakabilecekleri güvenli yer sorunu,

-Sağlık emekçilerinin en büyük sorunu olan sağlıkta şiddetin artması ve önlemlerin alınmaması,

-112 çalışanlarının iş yükü nün katlanması ve buna karşın koruyucu ekipman ve özlük haklarının yetersiz olması,

-Aile hekimleri ve aynı birimlerde çalışan tüm sağlık emekçilerinin iş yükünün artmasının yanı sıra en ciddi risk grubunda olmalarına rağmen Ağustos ayına kadar risk grubunda sayılmamaları,

-Başta TTB olmak üzere sağlık meslek örgütlerinin süreçten uzak tutulmasının sağlık çalışanları ve halkta yarattığı güvensizlik.

“Halk sağlığı yerine ekonomik kaygılar öne çıktı”

Açıklamada, pandemi sürecinde halkın karşılaştığı sorunlar ise şöyle sıralandı:

-Halk sağlığı yerine ekonomik kaygıları önceleyen politikalar nedeniyle işçi emekçi kesiminin fiilen sağlıkları ile açlık arasında tercih yapmaya zorlanması,

-Sermayenin çıkarlarının halkın kaygılarından önde tutulması ve sosyal desteğin yetersiz olması,

-Hükümetin kendi eksiklerini tamamlamakta yetersiz kalmasını sağlık emekçilerini hedef göstererek kapatmaya çalışması ve bunun halk ile sağlık emekçilerinin karşı karşıya getirmesi,

-Virüsün yaygın şekilde görüldüğü bölgelerin çoğunlukla düzenli bir gelire sahip olmayan yoksul insanların yaşadığı yerler olmasına rağmen hastalığın sınıfsal boyutunun göz ardı edilmesi ve buna uygun politikalar geliştirilmemesi, 

-Sağlıkta dönüşüm sistemi adı altında hasta hekim ilişkisi yerine mevcut sağlık sisteminin halkı müşteri olarak görüyor olması,

-Koruyucu sağlık hizmetleri ve doğal sağlık yerine daha pahalı olduğu için “hastalan tedavi ol” anlayışının pandemi sürecinde de temel sağlık politikası olarak benimsenmesi,

-Kronik hastalıkları olanların ve risk grubundakilerin sağlık hizmetine erişimlerinde yaşadıkları sıkıntılar ve bu kişilerin pandemiden kaynaklı sağlık kuruluşuna başvurmaya çekincelerini ortadan kaldıracak organizasyonların yapılmamış olmaması,

-Pozitif vakalar ile temaslı olan sigortalı işçilerin karantina sürecinde iş yerleri ile yaşadıkları sorunlar, temaslı oldukları halde ekonomik kaygılar nedeniyle karantinaya girmemek için durumu gizlemeye çalışan yurttaşlar olması.

-Yaşanan süreçte gerçek vaka sayıları ile açıklanan vaka sayıları ve ölüm oranlarına ve sürecin şeffaf yürütüldüğüne halkın inancının olmaması.

İnsan hakları savunucularının bu olumsuzlukların yakından takipçisi olacağı belirtilen açıklama, “Sürecin hasarsız ya da en az hasarlı olarak atlatılması için yetkili kurumları göreve çağırıyoruz” ifadeleriyle son buldu.. 

Kızıl Bayrak / İzmir

İLİŞKİLİ HABERLER