Koronavirüs salgının görüldüğü Mart ayından bu yana en az 150 sağlık emekçisi yaşamını yitirdi. Sağlık Bakanlığı, 27 Ekim'de yayınladığı genelgeyle, sağlık emekçilerinin “izin, istifa, emeklilik ve tayin" haklarını erteledi. Önlemlerin yetersizliğinden dolayı koronavirüs vaka ve ölüm sayısının arttığı bugünlerde, sağlık çalışanlarının da iş yükü arttı, çalışma koşulları zorlaştı. Koronavirüse yakalanan sağlık emekçileri ise virüsü atlatmadan görevinin başına dönmek zorunda bırakılıyor.
İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli sağlık emekçileri, Mezopotamya Ajansı'na salgın döneminde yaşadıkları zorlukları anlattı.
Hastanenin Acil Covid Yoğun Bakımı bölümünde hemşire olarak görevli Deniz Yıldız, kendisiyle aynı bölümde çalışan çok sayıda meslektaşının salgına yakalandığını söyledi. Meslektaşlarının yoğun çalışma koşulları nedeniyle salgına yakalandığını belirten Yıldız, “Uzun saatler çalıştığımız için bağışıklığımız düşüyor. Bu nedenle salgına yakalandığımızda ciddi risklerle yüz yüze kalabiliyoruz” dedi.
Karantina sınırı
Sağlık emekçileri olarak böylesi çalışma koşulları içerisinde kendilerini "insan" olarak hissetmediklerini ifade eden Yıldız, “Hastalığa yakalanan arkadaşlarımız 10 gün sonra tekrar çalışmaya başlıyorlar. Biz hasta insanlara bakıyoruz, kendimiz de hastalanabiliyoruz. Biz sağlık emekçileri, insan değil miyiz? Kendimizi insan gibi hissetmiyoruz. Yoğun ve soluk almadan çalışıyoruz. 24 saat çalışma mesailerimiz oluyor. İnsanlığımızdan ve haklarımızdan çalıyorlar” diye belirtti.
Zorlu çalışma koşulları karşısında dinlenme ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını dilegetiren Yıldız, “Koronaya yakalanmış bir hastanın 14 gün karantina hakkı varken, ben 10 gün sonra iyi olmasam da gidip çalışmak zorundayım. Bizim mesleğimiz insanlığa hizmet vermek ama bizim insan olduğumuzu unutuyorlar” dedi.
Talepler karşılanmıyor
Aynı hastanenin Acil Servis bölümünde hemşir olarak görev yapan Fırat Burak Gürhan da, uzun çalışmaktan şikayetçi.
Gürhan, “Çok sayıda arkadaşımızı kaybettik ve bir önlem alınmazsa çok daha korkunç kayıplar olacak. Ciddi bir tükenmişlik var. Gün kavramımız kalmadı, sadece uyuyor ve çalışıyoruz. Hayatımız sadece çalışmaya endeksli ve tükenmeye devam ediyoruz" diye konuştu.
Aldıkları ücretin yetersizliğinden, kadrolu çalışma taleplerinin karşılanmamasından, izin ve istifa haklarının ellerinden alınmasından yakınan Gürhan, “Bu hak kayıpları doğal olarak moral ve motivasyonumuzu düşürüyor. Aynı zamanda verimli çalışmamızın önünde de engel oluyor” şeklinde konuştu.
İdarecilerin baskısı
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şişli Şubesi Eşbaşkanı Fadime Kavak ise sağlık emekçilerinin idarecilerin çok büyük baskısı altında çalışmak zorunda kaldığını ifade etti. “Bir koltukta oturup yönetiyorlar, fakat buranın sahibi değiller. Buranın sahibi çalışanlar ve buradan hizmet alan halk” diyen Kavak, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın artık şapkasını önüne alıp düşünmesi gerektiğini söyledi. Kavak, “Aşı çalışması deyip, Türkiye’de yapılan tetanoz aşısından bahsederek, algı karmaşası yaşatmaya çalışıyorlar. Korona tedavisi için verilen ilaçlar da çok kafa karıştırıyor. Bu konularla ilgili halkın yanında olan açıklamalar bekliyoruz” diye konuştu.
Testi pozitif çıkan sağlık emekçilerinin en fazla 10 gün karantinada kalabildiğini belirten Kavak, “Yani bir sağlık emekçisinin testi pozitif olsa bile, 10’uncu günden sonra yine çalışmak zorunda. Bu hangi akla hizmettir, anlamakta zorluk çekiyoruz. Bu kadar ağır hastalığı geçiren bir sağlık emekçisinin sonucu negatifleşmeden işe başlatmak kabul edilemez. Yapılması gereken şey atama yapmaktır, sağlık çalışanlarını hasta hasta çalıştırarak, pandemiyi yenemeyiz” dedi.