Salgın yayılıyor ‘sağlık emekçileri tükeniyor’

AKP-MHP iktidarının salgın sürecinin seyrine dair halka yalan söylemesinin, tutarlı bir politika izlememesinin bedelini işçiler, emekçiler ve sağlık çalışanları ödüyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 26 Ekim 2020
  • 12:42

Tüm dünyayı etkisi altına alan, resmi rakamlara göre bir milyondan fazla kişinin ölümüne sebep olan koronavirüs salgını, Türkiye’de de kontrolsüz bir şekilde yayılıyor. Çünkü virüsün tespit edildiği günden bu yana sermayenin isteği ve T. Erdoğan’ın emriyle “çarklar dönmeye” devam etti. Yani toplumun sağlığını riske atmak pahasına fabrikalarda, işletmelerde, maden ocaklarında üretim devam ettirildi. Yaşamın hiçbir alanında emekçileri koruyan ciddi önlemler alınmadı. İşçiler, emekçiler, sağlık emekçileri bu ihmalin bedelini hayatlarıyla ödediler/ödüyorlar. Türkiye’de resmi rakamlara göre (ki, resmi rakamlar daima gerçeği gizler) 10 bine yakın insan yaşamını yitirirken, 50’nin üzerinde hekim, 100’ün üzerinde ise sağlık emekçisi hayatını kaybetti.

Göstermelik önlemler

Pandeminin yayılmasında herhangi bir kontrol sağlanamadığı halde kademeli bir şekilde atılan normalleşme adımlarına yüz yüze eğitim de eklendi. Sadece bir hafta içinde 6 okulda öğrenci ve öğretmenlere virüs bulaştığı tespit edildi. Salgının kontrol altına alınması için gerekli tedbirler hiçbir zaman alınmadı. Son durumda da iktidarın aldığı önlemler maske, hijyen, mesafe sınırlarında kaldı. Saraydan aldığı emirle salgının boyutlarını gizleyen Sağlık Bakanı, deşifre olunca her vakanın hasta olmadığı saçmalığının arkasına sığındı. Bilimi hiçe sayan, toplumu dikkate almayan tutumlar, baştan beri süreci şeffaf yönetmediklerinin itirafıdır aynı zamanda. Test yapma, hastaneye yatış gibi kriterlerin sürekli değiştirilmesi de toplumun salgın hakkında doğru bilgiye ulaşmasına engel oldu/oluyor. Günün sonuna doğru açıklanan turkuaz tablonun salgının gerçek boyutlarını göstermekten uzak olduğunu hekimler defalarca dile getirdiler. AKP-MHP rejiminin Türk Tabipleri Birliği’ne pervasızca saldırmasının nedenlerinden biri de, gerçeği halka açıklamak için hekimlerin çaba harcamasıdır.

Sağlık emekçilerinin çalışma koşulları ağırlaştı

Gerçek verilerin toplumdan gizlendiği pandemi sürecinde sağlık emekçilerinin koşulları da gittikçe ağırlaştı. Pandeminin ilk dönemlerinde yeterli koruyucu ekipman bile sağlanmadan çalışma saatleri uzatıldı, iş yükleri arttı, ek ödemeleri yapılmadı.

Covid-19’a toplumun genelinden 14 kat daha sık yakalanma riski olan sağlık emekçileri bu dönemde pek çok açıdan tükenecek duruma düşürüldü. İş yükünün ağırlığı, bedensel yıpranma, yeterince saygı görememe, suçlanma ve şiddete maruz kalma gibi nedenler ruhsal olarak da tüketici oldu. Sürekli yoğun bakıma ihtiyacı olan hasta ile ilgilenmek, hastaların birden kötüleşmesi, bazılarının hayatını kaybetmesi… Tüm bunlara maruz kalmak/şahit olmak da sağlık çalışanlarını ruhsal açıdan yordu. Bundan dolayı mesleği bırakma düşüncesi yaygınlaştı. 900’den fazla sağlık çalışanı ise bu dönemde istifa etti.

Hal böyleyken sağlık emekçileri gerektiğinde test yapma imkanından yoksunken, AKP’lilerin her gün test yaptırması pandemiden kimlerin korunduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Suçlu iktidar TTB’ye saldırıyor

Salgın sürecini yönetememenin göstergesi olarak önce topluma saldıran iktidar ardından hekimlere ve diğer sağlık emekçilerine yöneldi. Zor şartlarda mesleğini icra etmeye çalışan hekimlerin meslek örgütü olan TTB’ye dönük faşist saldırılar iktidarın halk sağlığını koruma konusundaki başarısızlığının/vurdumduymazlığının da göstergesidir aynı zamanda.

AKP-MHP iktidarının salgın sürecinin seyrine dair halka yalan söylemesinin, tutarlı bir politika izlememesinin bedelini işçiler, emekçiler ve sağlık çalışanları ödüyor. Koronavirüs kadar önemli bir sorun olan sağlık emekçilerinin tükenmesi, doğrudan toplum sağlığını da etkileyen bir sorundur. Sağlık emekçileri başta olmak üzere tüm emekçilerin önünde toplum sağlığını hiçe sayan bu düzene karşı mücadeleyi yükseltmek dışında bir yol yok. Emekçiler mesleklerini, sağlıklarını ve yaşamlarını ancak mücadele ettiklerinde koruyabilirler.

K. Düşgör

İLİŞKİLİ HABERLER