İstanbul’daki yedi kamu hastanesinde yapılacak koronavirüs testlerinin ihalelerinin Menzil Cemaati’ne yakın bir şirkete verildiği ortaya çıktı. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Laboratuvarı’nın test ihalesi, Menzil Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen Techno Health Laboratuar ve Gen Era Diagnostik Sağlık Hizmetleri Şirketi’ne verildi. Şirketler ile İl Sağlık Müdürlüğü arasında da 55 milyon 812 bin TL’lik sözleşme imzalandı ve alınacak para iki ihale ile toplamda 200 milyon TL’yi buldu.
Bu iki şirket üzerinden aşağıdaki hastanelerin testleri Menzilcilere yaptırdığı ifade ediliyor:
-Sancaktepe Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi
-Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi
-Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi
-Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi
-Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi
-Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi
-Kanuni Sultan Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Sağlık Bakanlığı ile tarikatlar arasındaki bağ uzun bir süredir tartışılıyor. Hatta bir dönem Sağlık Bakanlığı’nın “Menzil Bakanlığı” olarak anıldığı da biliniyor. AKP-MHP iktidarının sağlık alanındaki kadrolaşmasının bir sonucu olarak Menzil tarikatı ve Sağlık Bakanlığı birlikte anılıyor.
Kısaca Menzil tarikatı
İslam Ansiklopedisi’ndeki tanıma göre “gavs”, “dünyanın manevi yöneticisi olduğuna inanılan en büyük veli” anlamına geliyor. Menzil’in zamanındaki gavs’ı ise Siirtli Muhammed Raşit Erol’dur. Erol ‘70’de Adıyaman’ın Kahta ilçesine bağlı Menzil köyünü satın alır. Sonrasında Menzil, Nakşibendi tarikatının en kitlesel kolunun merkezi haline gelir. Kahta ilçesi ise “Semerkand” olarak adlandırılıyor ve Menzilcilere ait olan “Semerkand TV” adını buradan alıyor. Muhammed Raşit Erol öldükten sonra Menzilciler içerisinde kardeşi Abdulbaki ve oğlu Feyzeddin arasında iktidar kavgası çıkar. Bunun üzerine Erol’un oğlu Feyzeddin Eskişehir Sivrihisar’da (Buhara) kendi tarikatını kurar.
AKP’nin iktidara gelişi ile birlikte Sağlık Bakanlığı Menzilci olarak bilinen Recep Akdağ’a verildi. 2013 yılına kadar Menzilci Bakan’ın emrinde olan Sağlık Bakanlığı’nda olanların haddi hesabı yok. Sağlık Bakanlığı bu tarikatın adeta hizmetinde çalıştırıldı. Kadrolar yerleştirildi, ihaleler Menzilci şirketlere dağıtıldı. Sağlık Bakanlığı’nın ve hastanelerin mobilyalarının bile Menzilci şirketlere verildiği ise birçok kez basına yansıdı.
Sağlık Bakanlığı’nda tarikatların etkisinin o dönem ile sınırlı olmadığı gün gibi aşikâr. Yakın zamanda eski GATA Başhekim yardımcısının erkekler için çok eşliliği savunan açıklamalarıyla yaşanan skandal, tarikat mensuplarının üst düzey yönetim kademelerini nasıl parsellediğini gözler önüne seren örneklerden biri olmuştu. Bugün ise ihalelerin verildiği şirketlerden tutun da Sağlık Bakanlığı’nın (Menzil tarikatının araçlarda kullandığı) GVS plakalı uçakları satın almasına dek pek çok şey malumun ilanı niteliğinde. Menzilcilerin Sağlık Bakanlığı’nın yanı sıra İçişleri Bakanlığı, emniyet ve Jandarma Genel Komutanlığı’nda da kadrolaştığından söz ediliyor.
Testlerin verildiği Menzilci şirketler
Koronavirüs testlerinin ihalesini alan şirket Menzil Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen Ferhat Danışman’a aittir. Bu durum tarikatların Sağlık Bakanlığı’nı parsellemekle yetinmediklerini, ihale yağmasından ve ranttan paylarına düşeni fazlasıyla aldıklarını da göstermiş oldu.
Gazetecilerin ulaştığı Menzilci şirketin yöneticisi Mehmet Rüştü Kaya söz konusu ihalelerin meşruluğunu pişkince ifade etti. Kaya gazetecilere, kamu hastanelerinde 6 ayda 5 milyon adet koronavirüs testi yapacaklarını ve bir test için de Sağlık Bakanlığı’ndan 29 TL alacaklarını anlattı. “Menzil Cemaati’nden misiniz?” sorusuna yanıt vermek istemediğini belirterek, “Ne var yani bunda? Menzil’e gitmek, Menzil’i sevmek suç mu?” demişti.
Ferhat Danışman ise Menzil’e ait olduğu bilinen Emsey Hastanesi’nde Mali Hizmetler Koordinatörü olarak görev yapıyor. Danışman, MİT Başkanı Hakan Fidan ile dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın 2016 yılında İmam Buhari Türbesi önünde çekildikleri fotoğrafı paylaşmıştı. “Sırtlarını Semerkand’ın ilim irfan medreselerine dayamışlar” ifadelerini kullanmıştı.
Kim kime sırtını dayamış bundan bağımsız olarak görünen tek gerçek şudur: Din istismarcısı, emek hırsızı bu tarikatlar, devletin sınırsız desteği ile örgütlülüklerini büyütmekteler. AKP-MHP rejimi tarikatlarla kol kola ve iç içe egemenliklerini koruma derdindedir. İktidar ile tarikatlar arasındaki bu ilişkiler rejimin durumuna göre şekil almaktadır. Din istismarcısı iktidar tarikatları kimi zaman oy potansiyeli, kimi zaman “vurucu güç” olarak değerlendirmektedir. Tarikatlar ise devlet yapısı içinde yer bulmaktan ticari imtiyazlara varana dek birçok olanağı tepe tepe kullanmaktadırlar.
Elbette bu din istismarcısı tarikatlar salt AKP döneminin eseri değil. Türkiye’de dinsel gericiliğin güç kazanması uzun yıllara dayanır ve arkasında emperyalizmin açık desteği vardır. Sömürü düzeninin tarikatlar ile sersemletilmiş, dini duyguları istismar edilmiş bir topluma ihtiyacı vardı. Türkiye’de dinsel gericilik bu ihtiyacın ürünü olarak palazlandırıldı, güçlendirildi.