Kobanê Davası’nın 19’uncu duruşmasının 5’nci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar katıldı. Duruşmada Gülten Kışanak konuştu. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesinin 7’nci yıl dönümü olduğunu söyleyen Kışanak, katillerinin açığa çıkarılmadığını belirtti. Tahir Elçi’nin katledildiği süreçte ilan edilen sokağa çıkma yasaklarını anımsatan Kışanak, Elçi için “Hakikatin açığa çıkarılacağı karanlık bir dönemde katledilen önemli biridir” dedi.
“Çözüm” adı altında yürütülen sürece dair tanıklıklarını aktaran Kışanak şunları ifade etti:
“Dünyanın birçok yerinde, tarihin çok çeşitli aşamalarında böyle bir barış yolu izleyen ülkeler var. Hiçbirinde bir teşebbüste hemen bitmiyor, taş koyanlar var, doğru bulmayanlar var. Ama zor bir süreç. Türkiye ve halklar açısından en doğru olan, özgürce, açık ve şeffaf bir biçimde 10 yıllık süreci konuşmaktır. Bu dava o süreci ortadan kaldırma davasıdır, sanki hiç öyle bir süreç yaşanmamış gibi, bizi getirip buraya koydular. Dışarıda hala bir savaş süreci devam ediyor. Oysa barış mümkündü. Benim ve partimin görüşü çözüm yollarının tamamen kamuoyuna açık bir şekilde yürütülmesi yönündeydi. Bu sürecin tek tarafı biz değildik, iki tarafı olan PKK ve iktidardı. Onlarında şeffaf olması gerekiyordu, nerede eksiklik yapıldı, daha nasıl yapabilirdik üzerine konuşulması gerekiyordu. Demokratik siyasete yer alan bir kadın siyasetçi olarak; kolaylaştıran, barışın toplumsal kamuoyunda oluşması için mücadele eden taraftaydım. Tarihsel sorumluluğum bunları açıklamakla sınırlı.”
Çözüm sürecinde yaptıkları çalışmalar nedeniyle yargılandıklarını söyleyen Kışanak, Kobanê Davası’nın demokratik siyaseti ortadan kaldırılması için açıldığını belirtti. Bir sorunu çözmek için en etkili yolun tarafların konuşmaya başlamasından geçtiğini dile getiren Kışanak şunları ifade etti:
“Demokratik siyaset burada çok kritik bir rol oynuyor. Demokratik siyasetin olmadığı bir yerde bir çözüm yolu olmaz. Bugün HDP’yi kapatarak, bizleri cezaevlerinde tutarak çözümün yolu kapatılmaya çalışılıyor. Demokratik muhalefetin olmadığı yerde işler kötü gider. Demokratik siyasetin önü kapalıysa, ülkenin başı beladadır. Çünkü insanlar her halükarda öyle yada böyle başka bir yolda kendilerini ifade etmek isterler. Ne yazık ki bu ülkede her zaman bir darbeci zihniyet devreye giriyor, barış ihtimalini ortadan kaldırıyor.”
Kışanak’ın savunması sırasında mahkeme heyeti, “Davamızda ne sizin ne iktidarın siyasi politikaları, partinizin siyasi faaliyetlerini yargılamıyoruz, dosyanın hususuna dönün” dedi. Mahkeme heyetinin tavrına ilişkin Kışanak şunları ifade etti:
“Benim örgüt üyesi olduğumu neye göre değerlendiriyorsunuz, çözüm sürecine katıldığım için, ANF’de çıkan haberler ve açıklamalarımla ilgili. Benim örgüt üyesi olduğum iddiası çözüm sürecinde yaptığım faaliyetlerine dayanıyor. Sizin çok çok övdüğünüz tanık ifadelerinde Kandil durumu bundan kaynaklıdır. Devlet ile yapılan görüşme için devlet bilgisi dahilinde gittim. Siz bunu örgüt üyesi ve yöneticiliği olarak ele alıyorsunuz, bende hayır çözüm sürecinde devletin bir çabası vardı, bizden rica ettiler ve bizde bu süreçte kolaylaştırıcı olduk bunları anlatıyorum. Sözümü kesmeyin.”
Kışanak, demokrasi içerisinde herkesin itiraz edemeyeceği asgari şekilde “çözüm” sürecinin yürütülmesi için çaba sarf ettiklerini belirterek, “Kendi danışmanları ve bakanları oturan Cumhurbaşkanı kalkıp ‘tanımıyorum’ dedi. Bugün burada yargılanmamızın sebepleri bunlardır, 7 Haziran seçimleriyle de tamamen güvenlik politikalarına dönülmesiyle alakası vardır” ifadelerini kullandı.
Kışanak’ın konuşmasının ardından ara verilen duruşma 29 Kasım’da devam edecek...