108 kişinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 19’ncu duruşma periyodunun 1’nci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.

Duruşma öncesi kadınların Sincan Hapishanesi önünde yapacağı eylem polisler tarafından engellendi. Hapishane önünde bekleyişini sürdüren kadınlar, polis engelini “Jin, jiyan, azadî” sloganlarıyla protesto etti.  

Burada açıklama yapan HDP Kadın Meclisi Ayşe Acar Başaran, polis engellemesine tepki göstererek şunları ifade etti:

“Kadın arkadaşlarımız içeride bizi bekliyor. Onlarla dayanışacağız. Kadın mücadelesine ne dört duvar arasında, ne çevik kuvvet ablukasında geri adım attıramayacaklarını göstereceğiz. Bunlar yargılanacak, kazanan kadın mücadelesi olacak, ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı olacak.”

Kadınlar, “Jin, jiyan, azadî” sloganlarıyla Kobanê Davası’nın görüldüğü duruşma salonuna geçti. 

Yüksekdağ: Türkiye’de kötü giden her şeyi değiştirecek şey kadının iradesidir

Duruşmada söz alan Figen Yüksekdağ savunmasını 25 Kasım üzerine gerçekleştirdi. Yüksekdağ şunları ifade etti:

“25 Kasım’da direnen kadınları konuşacağız. Direnen kadınlar, sokakta, evde değil, mahkeme salonlarında da direnişlerini sürdürüyorlar. Kobanî Kumpas Davası başladığından beri bu zulüm karşısında direnişimizi sergilemeye devam ediyoruz.

Kobanî Kumpas Davası ve kapatma davasıyla kadınların gücü yargılanıyor. Kadınların şiddete karşı gelme gücü ve kararlılığı yargılanıyor. Kadınların gücünü alt etmeyi bugün başaramadılar, bugünden sonra da başaramayacaklar.

Bütün faşist rejimler, tahakkümünü kadın bedeni üzerinden kurmaya çalışıyor. Diyoruz ki; iyi ki buna karşı direnen kadınlar var. İyi ki ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganı yükseliyor ki bizler yaşama cesareti buluyoruz.

Türkiye’de kötü giden her şeyi değiştirecek şey kadının iradesidir. Bu kilidi taşıyan kadınlar olduğu müddetçe özgürlük yolunda yürümeye çok daha yakınız.”

Kışanak: 21’nci yüzyıl kadın yüzyılı olacak

Ardından söz alan Gülten Kışanak şunları ifade etti:

“Kadınlar, Şengal’de olduğu gibi katledilmesin, IŞİD’i durduralım dediğimiz için yargılanıyoruz. Bu dava kadın özgürlük mücadelesi davasıdır. Kadınların katledilmesine karşı geldiğimiz için yargılanıyoruz.

Kadınlar eşbaşkanlık sistemiyle belediyelerde kendi politikalarını da uygulamaya başladılar. Kadınların yerel yönetime katılmasına karşı kayyım gasplarıyla bir diktatörlük rejimi inşa edildi.

Sabah akşam kadınları hedef gösteren ey sarayın erkek sultanları; kadın cinayetlerinde hiç mi sorumluluğunuz yok? Tetiği çeken sadece o erkek mi? Kadın çalışmalarını bu kadar karalayan bir iktidar kadın katliamlarının bizzat failidir.

21’inci yüzyıl kadın yüzyılı olacak iddialıyız, İran’daki kadın mücadelesi de bunu gösteriyor, Türkiye’deki bütün kara propagandaya rağmen sokakları terk etmeyen kadın dayanışmasını büyüten kadınlar da bunu gösteriyor.”

Tuncel: Politik şiddet devam ediyor

Ardından Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel söz aldı.

Kadınların bugün politik şiddete karşı çıkmak için buraya geldiklerini ancak ikinci salona alınmalarına tepki gösteren Tuncel kadına yönelik şiddetin savaş dönemlerinde çok daha fazla arttığına dikkat çekti. Tuncel, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarına değindi.

Ölbeci: İŞİD’lileri Rojava’ya yerleştirmek istiyorlar

Tuncel’in ardından söz alan siyasetçi Zeynep Ölbeci, bir tweet sonucu bugün salonlarda olduğunu ifade ederek, iktidarın Kobanê Davası’nın amacının bir intikam olduğunu vurguladı. Ölbeci, iktidarın Kürtler için sadece soykırımı düşündüğünü ifade ederek şunları ifade etti:

“Bugün yeniden IŞİD’i diriltmek istiyorlar, Kürtlerin olduğu yerlere tecavüzcü İŞİD’leri Rojava’ya yerleştirmek istiyorlar. Kadın düşmanları aynı zamanda savaşta isterler. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nasıl sembolik bir gün ise, aynı zamanda faşizme karşı kadınların direndikleri günlerdir.”

Ata: Kadınlar düşüncelerinden yargılanıyor

TJA aktivisti Ayla Akat Ata İstanbul Sözleşmesi’nde kadına yönelik şiddetin geniş bir şekilde tanımlandığını dile getirdi ve şunları ifade etti:

“146 ülke içerisinde 124’ncü sırada olan bir ülkede yaşıyoruz. Koruma kararı aldıran kadınlar var, ama kadınlar devletin koruması altında öldürülüyor. Bizim gibi demokratik barışı önceleyen kadınlar düşüncelerinden dolayı yargılanıyorlar.”

Demirtaş: Şiddet sembolleşen bir günde başlamadı 

Kadınların konuşmalarının ardından HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş söz aldı. Kadınlar öncülüğünde yürüyen mücadelenin yanında olduğunu söyleyen Demirtaş, eşitsizlik, ayrımcılığın bu davanın temeli olduğunu kaydetti.

Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Patır patır insanlar ölüyor, savaş diyoruz, sen nasıl savaş diyorsun diye dava açılıyor. Savunma yapıyoruz ama duruşma savcısı savunmam hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Korsan bir şekilde Ankara 22’nci duruşma savcılığı sıfatıyla ayrı bir tüzel kişilik varmış gibi suç duyurusunda bulunmuş. Cumhurbaşkanına hakaret etmişim.” 

Demirtaş, AİHM’in Figen Yüksekdağ hakkında verdiği ihlal kararının tartışılması gerektiğinin önemine dikkat çekti.  

Birleştirilen dosyalar ve tahliye

Duruşmanın ardından mahkeme heyeti, HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın Ankara 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk tutuklandığı 7 fezlekeden oluşan ve Kobanê Davasıyla birleştirilen ana dosyası yönünden tahliye kararı verdi. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Figen Yüksekdağ hakkında verdiği kararı ve uzun tutukluluk süresini göz önünde bulundurularak kararı verdi.

Mahkeme heyeti, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak hakkında da Kobanê Davası’yla birleştirilen Malatya dosyaları yönünden uzun tutukluluk süreci göz önünde bulundurularak tahliye kararı verdi.

Yüksekdağ, Tuncel ve Kışanak hakkında birleştirilen dosyalar yönünden tahliye kararı veren mahkeme, “uzun tutukluluk” sürecini Kobanê Davası için uygulamayarak, tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Duruşmanın ilk günü sona erdi. Duruşma yarın (22 Kasım Salı) saat 10:00'da devam edecek.