Metal İşçileri Birliği’ne ulaşan bir metal işçisi Kobane Davası’nın karar duruşmasına ilişkin görüşlerini paylaştı.
MİB’in sosyal medya hesaplarında yer alan paylaşım şu şekilde:
“Bir metal işçisinden…
Kürt halkı ile dayanışma sorunlarını anlama işçi sınıfının durgunluğunun da panzehiridir…
Toplamda 6 milyondan fazla oy almış dem partinin eski yöneticileri Kobane davası olarak adlandırılan davadan onlarca yıllık cezalar aldı. Davanın başından itibaren hiçbir şeffaflık uygulanmadan tamamen saraya çalışan medyanın sarayı memnun edecek haberleri, mahkemeyi yürüten savcıların hâkimlerin bir şekilde sarayla bağlantısı diğer yanda ise tutuklu yöneticilerin saraya muhalif olması ceza almaları için yeterli sebepti aslında. Çünkü yargının başı da sonu da sarayın keyfiyetine bağlı. Bunu en iyi yolsuzluğa batmış bakanların aklanması, mafya babalarının salınması, hükümete sokak röportajında bile muhalif olan vatandaşların gözaltına alınması fazlasıyla gösteriyor.
Bu ceza aslında yıllardır kendi varlığını, tarihini, kültürünü, sermaye devleti tarafından yok edilmesine karşı var etmeye çalışan Kürt halkının kendisine verilmiştir. Sürekli terör söylemi üzerinden yıllardır Kürt halkının düzen sınırlarında siyaset yapmasına bile tahammül etmeyen, dilini, kültürünü dâhi tehdit olarak gören bir sermaye düzeni gerçekliği var.
Aynı sermaye düzeni adına Kürt halkına uygulanan bu düşmanlığının altında diğer yanda milyonlarca işçiye uygulanan sömürünün örtülmesi ve meşru kılınması var. Türk ve Kürt emekçi halkına uygulanan sömürü düzeninin güvenliği var.
İşçi kardeşim bugün bu ülkede en basit anayasal hakların yok sayılıyor buna karşı çıkan işçiler hem doğuda hem batıda kolluk kuvvetlerinin saldırısı ile karşılaşıyor. Lezita, Özak ve Agrobay işçilerinin yaşadığı durum ‘köleliği kabul edeceksiniz’ baskısıdır. Buna ses çıkardığınız yerde vatan haini olmak çok zor değil bu ülkede. Diğer yanda sermaye alabildiğince semiriyor, kâr ediyor, bakın CMS sermayesi işçilerin ihbar haklarını bile rahatça gasp ederken yasa tanımıyor çünkü yardımına sermaye devletinin koşacağını gayet iyi biliyor. Toplama bakınca da bu yargı düzeninden ve bu baskıdan hem Kürt hem Türk işçiler aynı oranda sefalet dayatması ile çıkmış oluyor.
Kobane davası ile Kürt halkının siyasi iradesine uygulanan baskı ve işçi sınıfına uygulanan baskı aynı anayasa aynı hukuk aynı kolluk kuvvetleri tarafından yapılmaktadır.
- Soma davasında patronları aynı hukuk korudu,
-Erzincan İliç'te Kanadalı şirkete verilen onay aynı anayasa tarafından düzenlenmiştir,
-İliç'te işçileri toprağa gömenleri koruyan aynı yasal düzendir
-Ermenek’te, Sakarya Hendek 'te patronları aklayan düzen aynı hukuk düzenin kendisidir.
-Bu ülkenin ırmağını, suyunu sermaye satan aynı yargı düzenidir.
-Doğu illerinde kaçak madende öldürülen işçilerin üstünü örten aynı anayasal düzendir…
Açıkçası bu ülkede işçi sınıfı toplamda sömürü düzenine karşı olmak istiyor, insanca bir yaşamı düşlüyorsa, Kürt halkının gerçek sorunlarına karşı bu çürümüş düzenin aparatı değil kendi bağımsız mücadelesini yükselterek Kürt halkı ile dayanışma içinde olarak ilerleyebilir. Sahte belgeler, kuru milliyetçi söylemlerin bu ülkenin bütün geleceğini giderek sermayeye peşkeş çektiği gerçekliğini, emekçileri kendi içinde böldüğü gerçekliğini her gün yoksullaşarak fazlasıyla görmüyor muyuz?
Sömürüye karşı işçilerin birliği, çürümüş düzene karşı halkların kardeşliği şiarı bizim önümüzü açacak zemindir..."