Kobanê Davası 3. duruşmasının 6. günü

Kobanê Davası 3. duruşmasının 6. gününde yargılananların üçüncü dereceye kadar yakınları salona alındı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 21 Haziran 2021
  • 19:42

24’ü tutsak 108 kişi hakkında açılan Kabonê Davası’nın üçüncü duruşmasının altıncı oturumu, Sincan Hapishane Kampüs'ünde bulunan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmayı izlemeye gelenlerden tutuklu yargılananların üçüncü dereceye kadar yakınları duruşmanın görüldüğü salona alınırken çok sayıda kişi farklı bir salona alındı.  

Tutuklu yargılanan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Kürt siyasetçi Ayla Akat Ata, HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay, HDP Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt, eski milletvekili Emine Beyza Üstün, İbrahim Binici, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, HDP yeni dönem MYK üyesi Alp Altınörs, Meryem Adıbelli, HDP eski saymanı Zeki Çelik, HDP eski MYK üyeleri Pervin Oduncu, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Bülent Parmaksız, İsmail Şengül, Dilek Yağlı ve Sibel Akdeniz ile yazar Nezir Çakan duruşma salonunda hazır bulundu.

İlk olarak Nezir Çakan savunma yaptı. Dosyada Çakan'ın Kandil'de bulunduğu söylenmesine karşın söz konusu yılın yarısında Çakan'ın tutuklu olduğu, diğer yarısında ise Türkiye'de olduğu hem Çakan, hem avukatı tarafında ifade edildi.

Ardından Ayla Akat Ata söz aldı. Ata Deniz Poyraz'ı anarak ona sıkılan kurşunun planlı olduğunu belirterek, bu saldırıya sokaklarda yanıt verildiği gibi mahkeme salonunda da yanıt vereceklerini vurguladı.

Davanın isminin Kobanê olduğunu ancak dosyaya dahil edilmelerinin 3 Ağustos 2014’te DAİŞ’in Şengal'e saldırısıyla başladığını belirten Akat şunları ifade etti:

“Ezidiler sınırlar dolayısıyla birbirinden kopmuş, inançları nedeniyle yerlerinden edinmiş ve katledilmiştir. Çoğunlukta oldukları tek yer Şengal ve Başika’dır.  Ezidiler ‘Xweda’ diye adlandırdıkları sonsuz bir tanrıya inanırlar. Ezidiler 74 kez ferman ve fetvalarla katliamlara maruz kalmıştır. 2014'te gerçekleşen 74’üncü katliamda İslam’a göre dokunulmazlığı olan kadın ve çocuklar satılmış, tecavüz edilmiştir. Bunlar İslam ve cihat adına yapılmıştır. Oradaki kadın ve çocuklara Ortaçağ karanlığını yaşattılar.”

Siyasetin erkek işi olarak görüldüğünü belirten Akat şunları vurguladı:

“HEP’ten HDP’ye kadınlar siyasette yer aldı. Siyaset erkek işi olarak görülebilir ama bu demek değildir ki kadınlar bu dili değiştirmeyecek. HDP parlamentoda bir kadın grubu oluşturdu. Bu gururu da halkımız bize yaşattı. HDP’ye kadar da kadınların siyasette aktif yer alması devam etti. Sadece kadınların siyasi partilere katılım oranları da değil ideolojik olarak da etkisi olmuştur. Dolayısıyla 1990’lı yıllarda kurulan partilere kadın konusunda Kürt hareketinin doğrudan ya da dolaylı olarak etkisinin olduğunu söyleyebiliriz.”

Çözüm sürecine de dair konuşan Akat Erdoğan’ın “çözüm süreci buzdolabında” sözünü hatırlatarak Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil hepimizin sorunudur” dedi.

Akat’ın savunmasının ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.