Kızıl Bayrak’ın dijital yayının yeni sayısı “Haramiler düzeninden hesabı emekçiler soracak!” başlıklı kapak yazısıyla çıktı. Kapak yazısında çürüyen düzen, çeteleşen devlet yapısı içerisindeki güç mücadeleleri ele alınıyor. Çözülme süreci yaşayan gerici-faşist iktidarın açmazlarına değinen yazıda şu değerlendirme yapılıyor:
“Yapılan tüm ifşaat, tehdit ve “itiraflar”ın varıp Erdoğan’a bağlanması ise iktidar bloğunu derin bir açmaza aldı. Erdoğan ve Bahçeli’nin haftalarca sessiz kalmasının gerisinde kördüğüme dönen bu açmaz duruyor. Zira, uyuşturucu trafiği, kara para aklama, cinayet vb. kirli işler ve ilişkiler ağı, kavgaya tutuşan tüm kesimlerin boynunda adeta bir tasmaya dönüşmüş durumda. Her birinin diğerinin ipini tuttuğu bu kördüğümün nasıl çözüleceğini ise gelişmelerin seyri belirleyecek.”
Yazının devamında burjuva muhalefetin sandık hayallerine ve basiretsizliğine değinilerek, benzer şekilde parlamenterist solun da kitleleri edilgenliğe iten bu tutuma ortak olduğu vurgulanıyor. Kapak yazısının sonunda devrimci güçlerin sorumluluklarına işaret edilerek şunlar ifade ediliyor:
“Bütünlüğü içerisinde bu tablo devrimci güçlerin omuzlarına bir dizi sorumluluk yüklemektedir. Bu sorumlulukların başında, kapitalizm bataklığından yükselen pis kokuları ve sermaye devletinde yaşanan kokuşmayı etkili bir faaliyetle işçi ve emekçilere teşhir etmek, toplumu kapitalist sömürü düzeninin temel gerçekleri üzerinden aydınlatmak geliyor. Bu açıdan, hem ekonomik-mali kriz sürecinden yansıyanlar hem pandemi yönetiminde yaşanan skandallar hem de gerici iktidar ve rant kavgasının ortaya serdiği pislikler bir dizi imkân sunmaktadır.”
Sermaye düzenindeki çürüme ve güç mücadelelerine ilişkin yazıların yer aldığı yeni sayının orta sayfasında ise “Tarihsel TKP” yazı dizisinin yeni bölümü yer alıyor. “Tarihsel TKP’nin Kadrocu inkârı 2” başlıklı yazının girişinde şunlar ifade ediliyor:
“Türk milli burjuva devriminin “büyük”lüğü bahsine dönüyoruz. Daha önce bu büyüklüğün göreli, dolayısıyla tartışmalı olduğunu söylemekle yetinmiştik. Tartışmanın oradaki bağlamı bakımından bu kadarı yeterliydi. Fakat sorun hiç de basitçe bir görelilik sorunu değildir. Bizzat “büyük”lük iddiasının kendisi burada başlı başına bir sorun alanıdır. Zira bunun gerisinde, burjuvazi önderliğindeki burjuva devrimlerine ilişkin temel önemde bir teorik ve tarihsel bakış açısı sorunu saklıdır. Bu yerli yerine oturtulmadığı sürece, Kemalist devriminin tarih içindeki gerçek yeri, anlamı ve sınırları da doğru bir biçimde ortaya konulamaz. 1930’lu ilk yılların ideolojik kurguya dayalı Kadrocu argümanları ve yüceltmeleri üstelik “komünist” olmak iddiasındaki bir parti tarafından bugün yeniden ortaya sürülebiliyorsa, konuya ilişkin temel önemde teorik ve tarihsel gerçekler üzerinde durmak da bir ihtiyaç haline gelmiş demektir.”
İlerleyen bölümlerinde SİP-TKP’nin tarihsel süreçlere ve devrimlere dönük çarpık bakış açısının ele alındığı yazının son bölümünde ise şu değerlendirme yer alıyor:
“İşte yapısal bakımından sorunlu bu türden siyasal-idari icraatlar ile buna eşlik eden eğitsel ve kültürel adımlar, SİP-TKP yazarları tarafından, üstelik Fransız Devrimi ve Ekim Devrimi ile kıyaslamalar içinde, “sıfırlama işi” olarak en övgülü bir biçimde sunulabilmektedir. En yumuşak bir ifadeyle bu inanılmaz bir hokkabazlık örneğidir.”
Gazetede öne çıkan bazı yazı başlıkları şöyle:
-Sedat Peker’in “kutsal devleti” ve pislik düzeni
-Gerici-faşist iktidarın Gezi ve Kobanê hesaplaşması
-AKP’nin kriz ve pandemi reçetesi: Zam, zam, zam...
-Haziran Direnişi ruhuyla mücadeleye!
-Uzun çalışma süreleri işçinin ömründen çalıyor
-İsrail saldırısının ardından…
-İklim değişikliği ve “yeşil kapitalizm”
-Ticarileşen eğitimde fırsat eşitsizliği büyüyor
Gazetenin yeni sayısına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz…