Dünya Kız Çocukları Günü: Eşit, özgür bir sabaha uyanmak için...

Kız çocukları cinsiyet temelli ayrımcılığa uğruyor, erkek çocuklarla eşit muamele görmüyor, değersiz sayılıyor. Aynı zamanda kız çocuklarının evlendirilme oranları erkek çocuklarına göre çok daha yüksek. Eğitim görmeleri ise aynı oranda düşüyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 11 Ekim 2020
  • 19:19

Kız çocuklarının cinsiyet kaynaklı ayrımcılığa uğraması, değersiz görülmesi, eğitim hakkının tanınmaması, çocuk yaşta evlendirilmesi, para karşılığında satılması gibi sorunlar böyle bir günün ilan edilmesine kaynaklık etti. 11 Ekim 2012 yılında Suudi Arabistan'da bir şeyh 6 yaşındaki bir kız çocuğuyla evleniyor. Vahhabi zihniyetli “din yetkilileri” bu yaştaki çocukların evliliğe müsait olduğuna dair açıklama yapıyor. Bu ibretlik olay, kız çocuklarına yönelik çok yönlü istismarın üzerine bir kez daha mercek tutmuş, pek çok ülkede bu sapkınlığa tepki gösterilmişti. Birleşmiş Milletler bu tarihi baz alarak, 11 Ekim’i Dünya Kız Çocukları Günü ilan etti.  

Yazık ki, yaşadığımız ülkede de benzer manzaralara rastlamak mümkün. AKP-MHP iktidarı döneminde bu sorun dramatik bir şekilde arttı. Aydın Üniversitesi öğretim üyelerinden bir meczup, 12-17 yaş arasındaki kız çocuklarının doğurmak için en ideal dönemde olduklarını iddia ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı 9 yaşındaki kız çocuklarının evlenebileceğini buyuruyor. “Prof.” sıfatıyla anılan bir başka meczup depremleri çocuk yaşta evliliklerin yasaklanmasına bağlıyor. Bir hastanede başhekim yardımcısı olan bir diğeri, boşanmayıp birden fazla kadınla evlenin diye çağrı yapıyor... Liste uzayıp gidiyor. Resmi kurumlarda önemli mevkilere oturulan bu meczupların yaptıklarının yanı sıra, devlet de kız çocuklarına yönelik ayrımcılık, şiddet ve eşitsizliğe neden olan icraatlara yenilerini ekliyor. 

Türkiye’de 2005 yılına kadar kız çocuklarının tecavüzcüsüyle evlendirilmesi, tecavüzcü için cezayı ortadan kaldırıyordu. Toplumsal muhalefetin basıncıyla bu resmiyette kalksa da, dini referanslar eşliğinde, istismarın “aile” olarak tanımlanmasına ve istismar suçunun işlenmesine devam edildi. 2015 yılında Anayasa Mahkemesi’ne resmi nikâh olmadan dini nikâh kıyan ailelerin mağdur edildiğine dair bir başvuru yapıldı. Bu durumlarda nikahı kıyan imam ve çiftlere uygulanan 2 aydan 6 aya kadar cezanın kaldırılması talep edildi. Başvuru AYM'nin, nikâhsız birlikte yaşayanlara hapis cezası öngörülmezken dini nikâh kıyanlara hapis cezası verilmesinin Anayasa'nın 10. Maddesi'ndeki eşitliğe aykırı olduğu yönünde bir karar vermesiyle sonuçlandı. Ayrıca AYM, düzenlemenin özel hayat ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, kanun önünde eşitlik ilkesi ve kişilerin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkına aykırı olduğunu da öne sürdü. AYM’nin 27 Mayıs 2015 tarihindeki bu kararıyla, imamların çocuklara nikâh kıymasına dair çekinceleri ortadan kaldırıldı. 2018 yılında ise müftülere nikâh kıyma yetkisi verilerek, tecavüzü ‘yasal’ sayan yasalar geçerli kılındı. 

2012-2013 yılında AKP’nin onayıyla 4+4+4 eğitim modeline geçilmişti.  Zorunlu eğitimin 3 ayrı bölüme ayrılıp 2. aşamada açık liselere yönlendirilme ve evden eğitime devam edilebilmesi, kız çocuklarının eğitim hayatından koparılmasına, ailelerinin bu yönde daha rahat davranabilmesine ve çocuk yaşta evlendirilme vakalarının artmasına yol açtı. Bu eğitim modeli kız çocuklarına yönelik ayrımcılığa örnek teşkil etmişti. 2013’te lise yönetmeliğinde yapılan değişiklikle liselilerin evlenmesine imkân tanındı. 

Keza pandemi döneminde yapılan infaz düzenlemesinde kadınların sıkça maruz bırakıldığı kasten yaralama, tehdit, hakaret, hürriyetinden alıkoyma gibi suçlar infaz indirimi kapsamına dahil edildi. Risk altında olan kadınlara bildirim yapılmadı. Bununla birlikte, 2016 yılındaki çocuk yaşta evliliklere yönelik af talebi, bu infaz düzenlemesine tekrardan sokulmaya çalışıldı. Buna göre, çocuğun 14 yaşını doldurmuş olduğu, tecavüzcünün başka biriyle evli olmadığı, çocukla aralarındaki yaş farkının 15'i aşmadığı, ayrıca şikâyet durumunun bulunmadığı koşullar “cinsel dokunulmazlık” kapsamından çıkarılacaktı. Çocuğa yönelik bu gibi cinsel saldırılar da “cinsel dokunulmazlığa karşı suç” olmaktan çıkarılacaktı. Dolayısıyla istismar, “evlilik/aile” kurumu üzerinden resmileşip onaylanacaktı. Şimdilik kanunlaşmayan bu teklif halen AKP-MHP iktidarının gündemindedir. Konuyla ilgili talimat veren T. Erdoğan, teklifin bir an önce tamamlanıp meclise getirilmesini isteniyor.

Türkiye'de AKP-MHP ittifakının çocuk istismarına arka çıkan, onu teşvik edip resmileştiren adımları eksik olmuyor. Aslında yasalara, uluslararası sözleşmelere bakıldığında çocuk yaşta evlilik yasaktır. Bu ilkel uygulama neredeyse tüm dünyada yasaklanmıştır. Ama dünyada yine de her gün en az 33 bin kız çocuğu evlendiriliyor. Türkiye'deyse sadece 2019 yılında evlendirilen kız çocuğu sayısı en az 17 bin 47'dir. 

Salgın süreci de kız çocuklarına yönelik şiddetin artmasına neden oluyor. Koronavirüs nedeniyle dünyada yaklaşık 743 milyon kız çocuğu okula gidemiyor. Okulların kapalı olduğu dönemde, yoksul ailelerin kız çocukları ev içi hizmetlere daha fazla koşuluyor, küçük kardeşlerinin bakımını üstlenmeye, evlenmeye zorlanıyor. Artan aile içi şiddetten de en çok zarar gören kesimi kız çocukları oluşturuyor. Okulların açıldığı dönemde kız çocuklarının okullaşma oranında düşüş yaşanacağına da kesin gözüyle bakılıyor. 

Küresel salgın, küresel kriz ve çatışmaların yaşandığı dünyada, toplumsal cinsiyet eşitsizliği hafiflemek bir yana giderek derinleşiyor. Yozlaşan kapitalist sistemde kız çocuklarının payına açlık, yoksulluk, eğitimsizlik, şiddet, istismar düşüyor. Şiddetsiz, eşit, özgür bir sabaha uyanmak için kız çocukları da açlık ve yoksulluğa, eğitim sağlık haklarının gaspına, şiddete ve her türlü istismara karşı her gün savaşım vermelidir.