11 Ekim; Türkiye, Kanada ve Peru’nun girişimiyle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 2012’de ‘Dünya Kız Çocukları Günü’ ilan edildi. Amacın “kız çocuklarına karşı ayrımcılığın önlenmesi ve insan haklarından tam olarak yararlanmalarını sağlamak için farkındalık yaratmak” olduğu ifade ediliyor.
Türkiye’nin girişimciler arasında olarak Dünya Kız Çocukları Günü ilan edilmesine katkısı ise burjuva düzenin ikiyüzlülüğünün tipik bir örneğidir. Zira Türkiye; çocukların, özellikle kız çocuklarının her türden şiddetin, istismarın, ayrımcılığın hedefi olduğu ve özellikle AKP dönemiyle artan gerici politikalarla bu sorunların daha da derinleştiği bir ülkedir.
Rakamlarla Türkiye’de kız çocuklarının hali
Devletin kendi rakamları bile Türkiye gerçekliğini ifşa etmeye yetmektedir. TÜİK verilerine göre, son 10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu devletin izniyle evlendirilmiştir. Buna imam nikâhı adı altında kayıtlara geçmeyen evlilikleri de eklemek gerekmektedir. Son 6 yılda 142 bin 298 çocuk anne olmuş ve bu çocukların büyük kısmı dini nikâh ile evlendirilmiştir. 2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı. 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15 bin 937 olarak kayıtlara geçti. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan rapora göre, 2017’nin sadece ilk 5 ayındaki hamile çocuk sayısı 158’dir ve bu çocuklardan 37’si 15 yaşın altındadır. 12 yaşında 1, 13 yaşında 5, 14 yaşında 11, 15 yaşında 20, 16 yaşında 71, 17 yaşında 50 çocuğun hamile olduğu tespit edilmiştir.
İlköğretim çağında olup okula gidemeyen kız çocuklarının sayısı ise, yaşıtları erkek çocuklarının sayısından 600 bin daha fazladır. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre, ülkede çocuk yaşta evlilik ve nişanlılık nedeniyle eğitime devam edemeyenlerin yüzde 97,4’ü kız öğrencilerdir.
Öte yandan, çocuğun cinsel istismarında Türkiye dünya listesinde 3. sırada yer almaktadır. Adalet Bakanlığı verilerine göre, yılda ortalama 8 bin çocuk cinsel olarak istismara uğruyor. Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı son 10 yılda yaklaşık 3 kat artmıştır. Bakanlığın 2015 verilerine göre de yılda ortalama 17 bin istismar davası açılmış, ancak bu davaların yüzde 45’inin mahkûmiyetle sonuçlanmadığı görülmüştür. Türkiye’de kadınların yüzde 45’i, erkeklerin yüzde 10’u çocukluklarında en az bir kez cinsel istismara maruz kalmıştır. Çocuk işçi sayısının iki milyona yaklaştığı Türkiye’de kız çocukları, çoğunlukla evliliğe zorlanmaları dışında güvencesiz işlerde, kayıt dışı çalıştırılmaktadır.
Görüldüğü gibi sermaye devletinin tüm bakanlıkları sadece kız çocuklarının ne denli mağdur edildiğini, zorla evlendirildiğini ve çocuk yaşta çocuk sahibi olduğunu belgelemekle meşguldür. Yargı ise istismarcıları serbest bırakmakta, “iyi hal” indirimi vermektedir. Kız çocuklarının insanca yaşam standartlarına ve eğitim imkânlarına ulaşmasının önündeki engelleri kaldırmaya yönelik politika yapılacağına, çocuk istismar yasası tartışmalarında görüldüğü gibi, çocuk evliliklerine yasal zemin bulma derdine düşmekteler. Bizzat devlet eliyle, çocukların bilimsel, eşit, nitelikli, eğitim hakkı yok ediliyor; bunun yerine sıbyan mekteplerinden itibaren kız çocukları gericiliğe teslim ediliyor.
Böylesi bir Türkiye gerçekliğinde Dünya Kız Çocukları Günü’nün ilan edilmesine vesile olmakla övünmek ise büyük bir arsızlık, ikiyüzlülük örneği olarak tarihe geçmektedir.