İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Eylül darbesinin hemen ardından işkencede katledilen Ekrem Ekşi’nin davasında avukatların yaptığı temyiz başvurusunu kabul etti.
12 Eylül 1980 günü “Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği (YDGD) üyesi olmak” iddiasıyla gözaltına alınan Ekrem Ekşi, işkenceler nedeniyle 14 Ekim’de hastanede yaşamını yitirmişti. Ekşi’yi katledenlerden yalnızca 2 polise dava sonucunda göstermelik hapis cezaları verilmiş ancak zaman aşımı ile bunlar da hapis cezası yatmaktan kurtarılmıştı.
Evrensel’den Meltem Akyol’un haberine göre, Ekşi’yi işkence ile öldüren iki polise yapılan yargılama sonucunda 6’şar yıl 8’er ay hapis cezası verildi, ortaya çıkan yalancı tanıklıklar ve ‘itirafçılar’la cezanın düşürülmek istenmesine Yargıtay izin vermedi ancak bu kez de zaman aşımı devreye girdi. İnsanlığa karşı işlenen suçlar arasında olduğu için zaman aşımı uygulanmaması gereken işkence suçunu işleyen polisler bir gün bile hapis yatmadı. Üstelik yargılama boyunca davanın tarafı olan aileye ve avukatlara hiç tebligat da yapılmadı.
Sürek: Yargılama katılanlardan gizlendi
Sosyal Araştırmalar Vakfı bünyesinde oluşturulan komisyon, uzun uğraşlar sonucu Ekrem Ekşi’nin dosyasının tamamına 14 Şubat 2020’de ulaştı. Komisyonda bulunan Avukat Kamil Tekin Sürek dosyayı inceledikten sonra İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesine itirazda bulundu. Sürek, Ekrem Ekşi’nin eşi Sefariye Ekşi’nin katılan olmasına rağmen ne müvekkile ne de diğer üç katılana mahkemelerin kararlarının tebliğ edilmediğini, yargılamanın adeta katılanlardan gizlenerek sonuçlandığını belirtti. Dilekçesinde dava sürecinde yaşananları özetleyen Sürek şunları söyledi:
“Yargılama süreçlerinde sanıkları kurtarmak için zaman aşımı süresi geçtikten sonra sahte sanıklar ve tanıklar ortaya çıkmış, suç üstlenilmiş, sanıklar hakkında beraat kararı verilmiş, suçunu itiraf eden sahte sanık zaman aşımı gerekçesi ile cezalandırılmamış ve daha sonra bu yasa dışı girişimlerden geriye dönülmüştür.”
İşkencede zaman aşımı olmaz...
İşkence suçunun insanlığa karşı işlenmiş suçlar arasında bulunduğuna dikkat çeken Sürek, Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşmesi ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesine atıf yaptı. Ekrem Ekşi’nin sanık polisler ve aynı süreçte aynı ekipte görev yapan diğer polisler tarafından işkence yapılarak öldürüldüğünün sabit olduğunu belirten Sürek dilekçesinde, “Bu nedenle, adil yargılama ilkesine aykırı olarak kapatılan davada, tarafımıza gerekçeli kararın tebliğ edilmesini, temyiz hakkımızı kullanmamıza olanak sağlanmasını, yeniden yargılama yapılarak sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini talep ediyoruz” dedi.
Dosya Yargıtay'a gidecek
Sürek tarafından verilen dilekçeyi değerlendiren İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Sefariye Ekşi’ye kararın tebliği edilmemesi nedeniyle temyiz başvurusunu kabul etti. Sürece ilişkin bilgi veren Avukat Sürek 7 gün içerisinde temyiz gerekçelerini anlatan detaylı bir dilekçeyi İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne vereceklerini söyledi. Dilekçede sanıkların işkence ile insan öldürme suçundan cezalandırılması gerektiğini ifade edeceklerini belirten Sürek, “Sonrasında dosya Yargıtay'a gidecek. Yargıtay talebimizi kabul ederse yeniden yargılama olacak, talebimizi reddederse Anayasa Mahkemesine gideceğiz. Dosyadaki şahit ifadeleri, otopsi raporları işkence suçunun işlendiğini çok açık gösteriyor. Zaten mahkeme de polislerin Ekrem Ekşi’yi dövdüğünü, dövme sonucunda ölüm olduğunu kabul etmiş. Bu nedenle Yargıtay işkence suçundan yargılanmalarına karar vermelidir” diye konuştu.
İşkencenin tanığı
1955 yılında İkizdere’de doğan Ekrem Ekşi, 1974 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mimarlık Fakültesine girdi. Yurtsever Devrimci Gençlik Derneğinde (YDGD) gençlik sekreterliği yapmış, İTÜ ve İstanbul gençlik mücadelesinde önde gelen isimlerindendi. Tam da bu nedenle 12 Eylül darbesinin sabahında ilk gözaltına alınacaklar listesinde (bayrak listesi) adı vardı. 12 Eylül sabahı gözaltına alınan Ekrem Ekşi’ye yoğun işkenceler yapıldı.
Ekşi’nin işkenceden geçirildiğini gören tanıklar da vardı. 24 Haziran seçimlerinde CHP’den Manisa Milletvekili adayı olan Sabri Temel bu isimlerden biriydi. Temel, o dönem Ekrem Ekşi ile aynı hücrede kalmıştı ve Ekrem Ekşi’nin işkenceden geçirilmiş halde hücreye getirildiğini, bütün vücudunun simsiyah olduğunu fenalaşınca da polislerin onu apar topar götürdüğünü anlattı. Aynı dönemde işkence ile öldürülen Ahmet Karlangaç da o sırada hücrede bulunuyor. Ekşi 13 Ekim 1980 günü akşam saatlerinde Haydarpaşa Askeri Hastanesinin acil servisine bırakıldı. 14 Ekim’de nakledildiği Haydarpaşa Numune Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümünde hayatını kaybetti. Otopsi raporunda kaburgalarının kırıldığı, kırılan kaburgaların akciğeri delmesi sonucu iç kanama ve akciğer sönümlenmesi sonucu hayatını kaybettiği yazıyordu.