Cumartesi Anneleri 879. hafta eyleminde Ayşegül Şimşek'in akıbetini sordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medya hesabından gerçekleştirdikleri açıklamada ilk sözü Ayşenur Şimşek'in kardeşi Fatma Şimşek alarak şunları ifade etti:
“Ayşenur bir devrimciydi. Yaşadığı toplum içinde gördüğü haksızlıklara, eşitsizliğe ve adaletsizliğe duyarsız kalmamış, halkın bu sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak için örgütlü mücadeleye katılmıştı. Daha güzel, daha adaletli, tüm gelir ve kaynakların eşit paylaşıldığı, insanların özgürce yaşadığı bir ülke kurmak için 'benim de yapabileceklerim var' demişti. Haklın can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlü olan devlet, Ayşenur'u bu güzel düşüncelerinden ve bu amaçla verdiği emek ve mücadelesi yüzünden katletti. Onu katletmekle kalmayıp, biz onu yoğun bir şekilde ararken, onu kimi kimsesi yok sayarak Ankara Gölbaşı'na 50 km uzaklıkta kimsesizler mezarlığına defnetti. Kardeşlerimizin, babalarımızın, çocuklarımızın katillerini tanıyoruz. Onları devlet, millet adına katledenleri ve katletme emirlerini verenleri biliyoruz. Bu emirleri verenlerin devletin içinde devleti koruma adına nasıl katil çetelerine dönüştüğünü biliyoruz. Asıl suçlu olan devletten mi bekliyoruz bu katil çetelerini cezalandırmasını? Evlatlarımızı katleden bu çeteleri kuran, oluşturan, sonrada ölüm listelerini imzalayan devletin ta kendisi değil mi? Bu katil çetelerini, binbir emekle açılan mahkemelerde ve süren yargılamalar sonucunda verilen kararlarda nasıl aklandığını gördük. Mahkemeler onları aklayabilir veya birkaçına göstermelik cezalar verebilir. Ama bu halk bu katil çetelerini hep mahkum edecek ve haykıracak: 'Siz katilsiniz!' Sizin verdiğiniz kararlarla yok ettiğiniz insanlar, bizim canlarımızdı. Onlar arkalarında onurlu isimlerini bıraktılar. Sizler kirli isimleriniz ve kirli aşamlarınızla tarihin çöplüğünde yok olup gideceksiniz. Biz yakınları katledilmiş, yok edilmiş, evlerinde sokaklarında, işkencehanelerinde infaz edilmiş aileler, bu katillere, bunlara bu emirleri verenlerin cezalarını bulana kadar mücadelemize devam edeceğiz. Umudumuzu ve direncimizi kaybetmeyeceğiz.”
Devamında ise 879. hafta eyleminin basın metnini Ayşenur Şimşek'in yeğeni Ayşenur Demirok okudu ve Demirok üzerindeki polis baskısını anlattı. Demirok şunları ifade etti:
“ Ayşenur, ailesi ile düzenli olarak haberleşmeyi sürdürdü. 24 Ocak 1995 tarihinden sonra Ayşenur ile bağlantı kesildi.
Bunun üzerine emniyete, savcılığa ve İçişleri Bakanlığı'na başvuran aileye “Kızınız gözaltına alınmamıştır.” denildi. Tüm yasal girişimleri sonuçsuz kalan aile, 21 Mart 1995 tarihinde yaptıkları basın açıklaması ile arama kampanyası başlattıklarını duyurdu. Kampanya devam ederken Milliyet Gazetesi’nde bir haber yayınlandı. Kırıkkale Yolu üzerinde bulunan genç bir kadının cansız bedeninden söz eden bu haber üzerine Ayşenur’un izine ulaşıldı.
79 gün boyunca devletin ilgili tüm kurumlarına başvurmasına rağmen sonuç alamayan aile, kızlarının üç hafta boyunca morgda bekletildikten sonra “kimliği meçhul kişi” olarak Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiğini öğrendi.”
Devamında ise, bugüne kadar Ayşenur Şimşek’in gözaltında kaybedilmesi ve işkenceyle öldürülmesi ile ilgili etkin bir soruşturma yürütülmediği, bu insanlığa karşı suçun faillerinin 27 yıldır cezasızlık zırhıyla korunduğu vurgulandı.
879. haftada iktidara ve yargı makamlarına seslenilerek şunlar ifade edildi:
“İnkar ve cezasızlık politikalarına son verin. Ayşenur Şimşek’in kimler tarafından, kimlerin aldığı kararlar kapsamında, nasıl kaybedildiğini, nasıl katledildiğini öğrenmeye hakkımız var. Bu insanlığa karşı suçun tüm fail ve sorumlularını açığa çıkarma ve cezalandırma görevinizi yerine getirin.”
Son olarak, kaç yıl geçerse geçsin Ayşenur Şimşek için, tüm kayıplar için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 180 haftadır yasaklanan kayıplarla buluşma mekânı olan Galatasaray’dan vazgeçilmeyeceği ifade edildi.