İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyadan gerçekleştirdikleri 876. hafta eyleminde Güçlükonak Katliamı’nın faillerinin cezalandırılmasını istedi.
Saat 12.00’de paylaşılan videoda Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun’un sunumuyla ilk sözü Güçlükonak’ta katledilen Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya aldı. Kaya 1996’da babası ve amcası ile birlikte 11 insanın katledildiğini belirterek “Artık yeter, barış istiyoruz. İnsan haklarının olmasını ve uygulanmasını istiyoruz” dedi.
Ardından Barış için Bir Arada Grubu’ndan Şanar Yurdatapan seslendi. Yurdatapan katliamı hatırlatarak o dönem yaptıkları incelemeyi anlattı. Jandarmanın kendilerine yakılan kişilerin kimliklerini verdiğini ancak ne hikmetse kimliklerin yanmadığına dikkat çeken Yurdatapan, olayın ardından haberlerin bıçak gibi kesildiğini, yetkililerin medya kuruluşlarını tehdit ettiğini söyledi. Yurdatapan, “Göstermelik bir soruşturma bile açılmadı. Ama katliam unutulmadı, unutturulmadı. Bu direnişi sergileyen Cumartesi Anneleri'ne selam olsun” dedi.
876. haftanın basın metnini okuyan Semra Yeşilyurt devletin resmi kayıtlarına da geçen Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu’nun raporunda yer alan bilgileri paylaştı:
“1996 yılının 10 - 12 Ocak tarihleri arasında askerler, Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın yaptı. Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç’u gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar Taşkonak Jandarma Taburu’na götürüldü. Köylüler burada ağır işkence sonucunda öldürüldü.
15 Ocak 1996 tarihinde de Koçyurdu köy muhtarı ve aynı zamanda korucu olan Mehmet Öner'i arayan jandarma, gözaltındakileri serbest bırakacaklarını, onları almak için tabura bir minibüs göndermelerini istedi. Durumdan şüphelenen Öner, sürücüyü yalnız göndermek istemedi. Korucular Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz ve Lokman Özdemir’i de yanına alarak Ramazan Nas’ın kullandığı 56 AH 320 plakalı minibüsle Taşkonak Jandarma Taburu’na gitti.
Taburdakiler korucuların gelmesini beklemiyordu. Gelen korucular da öldürüldü ve daha önce öldürülen 6 köylü ile birlikte, 10 kişinin cansız bedenleri minibüsün koltuklarına bağlandı, başlarına da çuval geçirildi. Ramazan Nas'ın kullandığı minibüs jandarmanın kontrolünde yola çıktı. Yol askerler tarafından trafiğe kapatıldı.
Minibüs bir noktaya gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı. Ardından minibüs önce silahla tarandı. Atılan roketler sonucu minibüsün içindeki 10 kişinin bedeni kömür haline geldi. Kaçmaya çalışan sürücü de taranarak öldürüldü. Adeta kül olmuş bedenler, ailelere teslim edilmedi. Üzerinde kimliklendirme çalışması yapılmadan, dini vecibeler yerine getirilmeden güvenlik güçlerince toplu halde gömüldü.”
Yeşilyurt, bugüne kadar suçun faillerinin yargı önüne çıkarılmadığını vurgulayarak şunları ifade etti:
“Kaç yıl geçerse geçsin; Güçlükonak Katliamı için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 177 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz”