İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri 877’nci hafta eyleminde Abdullah Canan’ın faillerinin cezalandırılmasını istedi.
“Kayıplarımızı unutmayacağız”
Sosyal medyada paylaşılan videoda Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak’ın sunumuyla ilk sözü Abdullah Canan’ın oğlu Tayyüp Canan aldı. Babasının gözaltına alınmasını anlatarak “Zaman aşımına son. Zorla kaybetme, devletin vahşi uygulamalarından biridir” dedi. Kaybedilenlerin bulunması ve faillerin yargılanmasının engellendiğini söyleyen Canan, "Kayıplarımızı unutmayacağız, hakikat ve adalet talebinin peşinde koşacağız" diyerek sözlerini sonlandırdı.
“Abdullah Canan için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz”
İHD Hakkari Şube Üyesi Sibel Çapraz basın açıklamasını okudu. Çapraz, Abdullah Canan’ın kaybedilmesini şu şekilde aktardı:
“Canan, bu ihlallerle ilgili olarak yedi akrabası ile birlikte Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında suç duyurusunda bulundu. Bu nedenle Yurdakul tarafından tanıklar önünde tehdit edildi.
Bu olaydan bir süre sonra, 17 Ocak 1996 sabahı Abdullah Canan, Hakkâri’ye gitmek üzere Yüksekova’daki evinden ayrıldı. Tanık beyanlarına göre Van karayolunda askerler tarafından otomobili durdurularak gözaltına alındı. Askeri bir araçla Yüksekova Dağ Komando Taburu'na götürüldü.
Ailesi yerel ve ulusal tüm makamlara başvurarak Canan’ın bulunmasını istedi. Ancak onun gözaltına alındığı inkâr edildi.
21 Şubat 1996 günü Abdullah Canan’ın ağır işkence görmüş cansız bedeni köylüler tarafından bulundu. Canan, yakın mesafeden atılan 7 kurşunla öldürülmüş, elleri, ayakları ve ağzı bağlı olarak Yüksekova-Esendere Karayolundaki bir menfeze bırakılmıştı.”
Açıklamada itirafçı Kahraman Bilgiç’in savcıya verdiği ifadede şunları söylediği aktarıldı:
“Abdullah Canan'ın taburda işkence ile sorgulandığını, Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’un talimatı ile öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Ayrıca Albay Kamber Oğur, Yüksekova Savcılığına başvurarak gözaltına alındığı inkâr edilen Abdullah Canan’ı Şubat 1996'da tabur karargahındaki revirde, yaralı vaziyette gördüğünü söyledi. Canan’ın aralarında yüksek rütbeli subayların da bulunduğu Yüksekova Çetesi tarafından öldürüldüğü TBMM Susurluk Komisyonu raporunda da yer aldı.”
Abdullah Canan davasında tanık beyanları, olay ve deliller dikkate alınmadan, değerlendirilmeden kurulan hükmün geçersizliği vurgulanan açıklamada şunlar ifade edildi:
“Kaç yıl geçerse geçsin Abdullah Canan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 178 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz”
Kızıl Bayrak / İstanbul