Cumartesi Anneleri 870. hafta açıklamasını gerçekleştirdi. 870. hafta açıklamasında yargılandıkları davaya ilişkin konuşma yapıldı ve “Susmayacağız, vazgeçmeyeceğiz!” denildi.
Cumartesi Anneleri’nin 700’ncü hafta açıklamasına açıklamaya polis saldırmış aralarında kayıp yakınlarının da olduğu onlarca kişi polis işkencesiyle, yerlerde sürüklenerek gözaltına alınmıştı. Gördükleri işkenceye rağmen gözaltına alınanlar hakkında dava açıldı. Davanın görülen ilk iki duruşmasında sayısız hukuksuzluk yaşanmış, kayıp yakınları mahkeme heyetine “Siz bizi yargılayamazsınız” diye tepki göstermişti.
“Suçlama ivedilikle düşürülmeli”
24 Kasım Perşembe günü 21’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya ilişkin Av. Duygu Tuğçe Köksal bilgi verdi. Köksal, 700’ncü hafta eyleminin Anayasa’nın herhangi bir izne tabi olmaksızın, gerçekleşecek bir barışçıl eylem iken hakkında bir iddianame düzenlendiğini ve 21. Asliye Ceza Mahkemesi'nin ise bu iddianameyi kabul ettiğine dikkat çekti. Köksal konuşmasında şunları ifade etti:
“Temel prensiplere aykırı yürütülen bir yargılama olduğunu, temel hakkını kullanan, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüş hakkını kullanmaktan ibaret olan eylemlerin suç olmadığının belirtilmesine, tüm sanıklar, kayıp yakınları hakkında beraat talebine rağmen yargılama hala sürdürülmekte. Yargılamanın ertelendiği Mart ayında görülecek yeni duruşmada derhal haklarında bir beraat kararı verilmesini ümit ediyoruz. Hem Anayasa Mahkemesi hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yerleşik içtihadının yerine getirilmesi, herhangi bir suç teşkil etmeyen suçlamaların ivedilikle düşürülmesi gerek.”
“Onları savunmaya devam edeceğiz”
Bursa Barosu avukatlarından Cahit Kırkazak ise devletin kaçırıp, kaybettiği çocuklarının akıbetini soran ailelerin eylemine yönelik saldırının devletin suçunun örtbas etme amacı taşıdığına dikkat çekti. Devletin gözaltındaki kişilerin yaşam hakkını korumakla mükellef olduğunu belirten Kırkazak şunu dedi:
“Cumartesi Anneleri’nin çocuklarının akıbetini sormaya, faillerini sormaya, yas tutmaya hakkı vardır. Onları savunmaya, yanlarında olmaya devam edeceğiz”
“Polis, görevi kötüye kullanmaktan yargılanmalı”
Diyarbakır Barosu avukatlarından Diyar Çetedir de Cumartesi Anneleri 700. haftaya yönelik polis saldırısında kayıp yakınlarının işkence ve kötü muameleye uğradıklarının altını çizdi. Yapılan eylem ve etkinliklerin ailelerin, kaybettikleri yakınlarının kemiklerini bulmak amaçlı olduğunu kaydeden Çetedir, ailelere saldıran ve işkence eden polislerin görevi kötüye kullanmaktan yargılanması gerektiğini belirtti.
“Kimse bedel ödeterek bizim cesaretimizi kırabileceğini düşünmesin”
870. haftanın basın açıklamasını kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Jiyan Tosun okudu. 700. hafta eylemine yönelik polis saldırısı ve işkencesini hatırlatan Tosun, duruşmalar boyunca mahkeme heyetinin kendilerini bağlayan mevcut yasalara dahi meydan okuduğunu söyledi. Tosun şu şekilde devam etti:
“Oysa yargı bağımsızlığı hâkimlere bağımsız düşünme ve hareket etme sorumluluğu yükler. Hâkimler keyfi olarak değil, hukuka bağlı olarak hüküm vermekle yükümlüdürler. Ayrıca hakimler tarafsızlık ilkesi gereği, kişisel görüş ve değer ölçülerinden sıyrılarak karar vermek yükümlülüğü altındadır. Ancak duruşma sırasında yaşadıklarımız, yargılandığımız bu davada adil bir yargılama yapılmayacağı ve hukuka uygun olarak bir hüküm kurulmayacağı şüphemizi destekledi.”
Yargı tacizinin derhal son bularak yargılananlar hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğinin altını çizen Tosun “Hak ve özgürlüklerimizin güvencesi olması gereken yargının hak ve özgürlüklerimizi tehdit aracına dönüştürülmesini kabul etmiyoruz” dedi
Tosun son olarak şunları söyledi:
“Biliyoruz ki hak ve özgürlüklerin güvence altında olmadığı bir yerde, insan onuruna yakışır bir hayatın yaşanması mümkün değildir. Kimse bedel ödeterek bizim cesaretimizi kırabileceğini düşünmesin. Bizim kaybetmeyi göze alamayacağımız tek şey insanlık onurumuzdur. Susmayacağız, insanlık onurumuzun gereği olarak hakikat ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz.”