İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri’nin sosyal medya hesaplarında gerçekleştirdiği 788. hafta eyleminde, Zeki Altunbaş’ın akıbetini sordu.
Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun’un sunumuyla Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır ve Zeki Altunbaş’ın kardeşi Cafer Altunbaş konuştuğu eylem sosyal medya üzerinden gerçekleştirildi. Ardından basın metnini İHD İstanbul Şube Başkanı ve kayıp yakınlarının avukatı Gülseren Yoleri okudu.
“Elleri kelepçeli Altunbaş’ın vapurdan atlayarak kaçtığı yalanı”
Salgının yarattığı olağanüstü durumu, keyfiliğin ve baskının fırsatı haline çevirmek isteyen iktidara karşı hak ve özgürlükleri savunma kararlıklarını bir kez daha vurgulayan Yoleri, Sosyalist Gençlik Birliği Derneği'nin kurucularından biri olan ve derneğin başkanlığını yapan Zeki Altunbaş’ın akıbetini sorduklarını ifade etti.
Açıklamada Yalova'da süren bir operasyonda yakalanan bazı kişilerin onun adını vermesi üzerine, Zeki Altunbaş’ın 18 Nisan 1981’de askerlik yaptığı Çanakkale Er Eğitim Alayı’ndan gözaltına alınıp Yalova'ya getirildiği belirtildi. Yoleri şunları ifade etti:
“Yalova Emniyet Müdürlüğü'nde işkenceyle sorgulandı. 25 Nisan 1981 tarihinde eski bir davası olduğu gerekçesiyle Yalova Emniyetinden İstanbul Selimiye Kışlası'ndaki Sıkıyönetim Mahkemesi’ne götürüldü”
Yoleri, Altunbaş’ın aynı gün kaybedilişini şu ifadelerle anlattı:
“Aynı gün Mahkeme dönüşünde Yalova-Kartal arabalı vapurunda elleri kelepçeli bir haldeyken kendisine eşlik eden 2 asker ve 2 polisin arasından kaybolduğu iddia edildi. Tutulan kayıp tutanağında Zeki Altunbaş’ın arabalı vapurdaki tuvalete girdiği ve bir daha çıkmadığı yazıldı.
Bu iddia karşısında aile arabalı vapurda incelemede bulundu, görevlilerle ve aynı seferde seyahat eden bazı yolcularla konuştu. Zeki’nin asker ve polis eşliğinde vapurda olduğunu görenler vardı ama onun denize atladığına tanık olan yoktu.
İnceleme sonrasında aile, 188 cm boyu ve 80 kilo ağırlığı olan Zeki Altunbaş’ın yaklaşık 30 cm'lik tuvalet penceresinden üstelik elleri kelepçeli halde denize atlamasının imkansız olduğunu açıkladı.”
‘Cezasızlık politikasına son verilsin’
Baba Tahsin Altunbaş’ın 1992 yılında trafik kazasında yaşamını yitirdiği belirtilerek “Tek isteğim ölmeden oğlumun mezarına çiçek bırakmak” diyen anne Cevriye Altunbaş’ın da 31 Mart 2015 isteğini yerine getiremeden yaşamını yitirdiğini ifade edildi.
Yoleri son olarak cezasızlık politikasına son verilmesini isteyerek şunları vurguladı:
“Artık yeter! Ağır hak ihlallerinin cezasız bırakılması, bu ihlallerin gerçekleşmesini mümkün kılan koşulların desteklenmesi anlamını taşır.
Kayıplarımızın faillerinin cezasız kalmaması için devlet cezasızlık politikasına son vermelidir.”