Cumartesi Anneleri: Ermeni aydınları unutmadık

Cumartesi Anneleri 787. hafta eyleminde 105 yıl önce gözaltına alınarak kaybedilen Ermeni aydınları andı ve akıbetlerini sordu.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 25 Nisan 2020
  • 13:52
Arşiv

Arşiv

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyadan gerçekleştirdikleri 787. hafta eyleminde 105 yıl önce gözaltına alınarak kaybedilen Ermeni aydınları andı ve akıbetlerini sordu.

İnsan hakları savunucusu Sebla Arcan’ın sunumuyla yapılan açıklamalarda ilk olarak Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun söz aldı. Ermeni soykırımının ardında İttihat ve Terakki yönetiminin en üst yetkilileri olduğuna değinen Tosun, 1915’teki soykırımdan 80 yıl sonra babasının da benzer şekilde gözaltına alınarak kaybedildiğine değindi. Babasının gözaltında kaybedilmesinin sorumlularının devlet yetkilileri olduğunu ifade eden Tosun “Bu nedenle 105 yıl sonra aynı failler diyorum” vurgusuyla devletin güdümündeki paramiliter güçler eliyle işlediği cinayet ve katliamların hâlâ devam ettiğinin altını çizdi.

Sonrasında sözü gözaltına alınan Ermeni aydınların torunları adına Pakrat Estugyan aldı. Ermeni soykırımının faillerinin belli olduğuna vurgu yapan Estugyan, bu cinayetlerin cezasız bırakılmasının bir gelenek ve politika haline geldiğini belirtti. “Ülkemiz halen bu kaosu yaşamakta diyen” Estugyan, soykırım yıllarında Sultanahmet’teki polis karakolunda toplanan insanların trenlerle Anadolu’ya sevk edildiğine değindi ve ‘90’lı yıllardaki ‘Beyaz Toros’ları, günümüzün ‘Ford Ranger’larını hatırlattı. Estugyan, gözaltında kaybetmelerle yüzleşilmediği için bugün bu uygulamaların sürdüğünün altını çizerek sözlerini noktaladı.

“105 yıl önce kaybedilen aydınları anıyoruz”

Sonrasında bu haftaki basın açıklamasını İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Zeynep Yıldız okudu. Salgına vurgu yapan Yıldız “Koronavirüsle mücadeleyi dayanışma içinde, hak ve özgürlüklerimize sahip çıkarak hep birlikte kazanamazsak hiç şüphe yok ki hep birlikte kaybedeceğiz. İşte bu bilinçle şimdi her zamankinden daha yüksek sesle insan hakları, hakikat, eşitlik ve adalet talep ediyoruz” dedi.

24 Nisan 1915 gecesi İttihat ve Terakki hükümetinin İçişleri Bakanı Talat beyin emri ve İstanbul Emniyet Müdürü Bedri beyin yönettiği operasyonla çok sayıda Ermeni aydının "bir saat içinde geri döneceksiniz" yalanıyla gözaltına alındığını belirten Yıldız “Gözaltına alınanlar önce semt karakoluna oradan da Sultanahmet’teki Merkez Cezaevi’ne nakledildiler. 25 Nisan 1915 tarihinde Cezaevi Müdürü İbrahim Bey nezaretinde ve güvenlik güçleri eşliğinde özel bir trenle yola çıkarıldılar. Neden tutuklandıklarına ve nereye dedi. götürüldüklerine dair kendilerine bilgi verilmedi” ifadelerini kullandı.

“Bu insanlardan 174’ü yok edildi”

Ermeni aydınların gözaltında tutulmaları için Ayaş ve Çankırı olmak üzere iki merkeze götürüldüğünü belirten Yıldız devamında şunları söyledi:

“Tutuklular önce tren sonra at arabalarıyla Ayaş ve Çankırı’ya sevk edildiler. Daha sonraki günlerde İstanbul’da devam eden tutuklamalarla Çankırı’ya getirilenlerin sayısı 158 kişiye, Ayaş’a getirilenlerin sayısı 92 kişiye çıktı. 

Gözaltına alındıkları andan itibaren başlarına geleceklerden hükümetin sorumlu olduğu bu insanlardan 174'ü bir mezar taşları bile olmadan yok edildiler. Resmi kayıtlarda ise ya firar ettikleri ya da serbest bırakıldıkları yazıldı. 

Bu hakikatle yüzleşmemizi engelleyen inkâr politikaları, aydın kırımının, tek tipleştirmenin, devlet eliyle yurttaşları kaybetmenin devamını sağladı.” 

Ermeni Soykırımı kabul edilip yüzleşme olmadığı sürece katliamların son bulmayacağını vurgulan Yıldız 24 Nisan vesilesiyle 105 yıl önce gözaltına alınarak kaybedilen aydınlarımız toplu gözaltında kaybetmenin başıdır, başlangıcıdır. Tüm kayıplarımız gibi onları da adalet ve hakikat mücadelemizde yaşatacağız” dedi.