Cumartesi Anneleri Kulp davasında adalet istedi

Cumartesi Anneleri 864. hafta eyleminde Kulp’ta kaybedilen 11 köylünün akıbetini sordu ve Kulp davasında adalet istedi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 16 Ekim 2021
  • 14:14

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyadan gerçekleştirdiği 864. hafta eyleminde Kulp’ta kaybedilen 11 köylünün akıbetini sordu ve Kulp davasında adalet istedi.

Saat 12.00’de paylaşılan videoda komisyondan Sebla Arcan’ın sunumuyla ilk sözü, kaybedilen Behçet Tutuş’un eşi Hanımşah Tutuş alarak yaşadıklarını Kürtçe anlattı. Ardından 11 köylünün kaybedildiğinde avukatlık yapan Sezgin Tanrıkulu söz aldı.

Basın metnini ise İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu.

Gözaltında kaybetme davaları beraatla sonuçlanıyor

Gözaltında kaybetme davalarının Türkiye’de beraatla sonuçlandığını vurgulayan Yoleri, Kulp’ta gerçekleşen kaybetme olayı hakkında şunları söyledi:

“8 Ekim -25 Ekim 1993 tarihleri arasında General Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonda Kulp ve Muş’a bağlı dağınık köy ve mezralardan çok sayıda köylü gözaltına alındı.

Askerlerin konuşlandığı Kulp Alaca köyü yakınlarındaki alana götürülen köylüler iki hafta kadar süren operasyon boyunca burada tutuldu. Bu süre içinde aileleri onlara yiyecek götürdü. Köylülerden bazıları süreç içinde serbest bırakıldı. Operasyonun son gününe kadar tutulan 11 köylüden ise bir daha haber alınamadı.

Diyarbakır DGM Savcılığına, OHAL Valiliği’ne, İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı’na, İçişleri Bakanı’na başvuran aileler bir sonuç alamadı. Bunun üzerine aileler İHD Diyarbakır Şubesi’ne başvurdu. İHD konunun takibi için avukatlar görevlendirdi. 1994 yılında dosya ile ilgili AİHM’e başvuruldu.

Diyarbakır DGM'nin yürüttüğü soruşturmadan sonuç alınamadı. DGM Başsavcılığı etkin bir soruşturma yapmadan 29 Nisan 1997 tarihinde dosyada takipsizlik kararı verdi.”

AİHM ceza verdi, Türkiye’de dosya beraatla duruyor

AİHM’in 31 Mayıs 2001 tarihli kararında Türkiye’yi 11 kayıp kişinin ölümünden sorumlu olduğu ve etkili bir soruşturma yürütmediği için mahkûm ettiğini belirten Yoleri, devamında şunları söyledi:

“Olaydan 11 yıl sonra, uzun yıllar boyunca yasak bölge ilan edilen Kepir mezrasında insan kemikleri bulundu. Kemiklerin yakınlarına ait olabileceğini belirten aileler, İHD Diyarbakır Şubesi’ne başvurdu. 4 Kasım 2004 tarihinde olay yerine giden İHD’nin çabaları sonucunda söz konusu kemikler Kulp Cumhuriyet Savcılığı tarafından İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Kimliklendirme çalışması sonucunda kemiklerin kaybedilen köylülere ait olduğu kesinleşti.

Yapılan başvuru üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu iddiaları yerinde inceledi. Hazırladığı raporun sonuç bölümünde ‘Komisyonumuz Bolu Komando Tugayı’nın düzenlemiş olduğu operasyon sırasında kimi kişilerin gözaltına alındığına ve daha sonra kaybolduklarına kanaat getirmiştir.’ denildi.”

“Adalet aramaktan vazgeçmeyeceğiz”

Bütün delillere rağmen yargıda adaletin sağlanmadığını belirten Yoleri “Kaç yıl geçerse geçsin; Mehmet Salih Akdeniz, Celil Aydoğdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 165 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Kızıl Bayrak / İstanbul