Marmara Denizi’ndeki deniz salyasının temizlenmesine ilişkin açıklama yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “Haliç’te yapılan Marmara’da yapılacak” ifadeleriyle deniz salyasını temizleyecekleri iddiasında bulundu.
Rant, yağma ve talan rejiminin bakanı Kurum, 3 yılda “atılması gereken tüm adımları atacakları” vaadini öne sürdüğü açıklamasında “Marmara'mızı, boğazımızı kaderine terk etmeyeceğiz. Kirlilikle bu noktada yaşamasına müsaade etmeyeceğiz. Aynı Haliç'te Sayın Cumhurbaşkanımız ne yaptıysa Marmara Denizi’mizde de boğazımızda da gereken tüm adımları atıyor olacağız” diye konuştu.
“Haliç’in bütün pisliği Marmara’ya basıldı, geldiğimiz nokta bu”
MAREM (Marmara Environmental Monitoring –Marmara Çevresel İzleme) projesi yürütücüsü, hidrobiyolog Levent Artüz geçtiğimiz hafta verdiği demeçte, Haliç’te atılan adımlarla tüm Marmara’nın kirletildiğine işaret etmiş, sözde temizlik için kullanılan “derin deniz deşarj” yönteminin kirlilik sorununu derinleştirdiğine dikkat çekmişti. Artüz, röportajın Haliç ile ilgili bölümünde şu ifadeleri kullanmıştı:
“Haliç’in bütün pisliği borularla (kuşaklama kolektörleri) toplanarak Ahırkapı önünden Derin Deniz Deşarjı yöntemiyle Marmara’ya basıldı. Denizin alt akıntısını taşıyıcı bir bant (konveyör) gibi düşündüler ve atık suların Karadeniz’e gitmesini umdular. Velev ki bütün atık su Karadeniz’e ulaşsaydı, o zaman da Karadeniz kirlenecekti. Ne yazıktır ki, kısa sürede bu Derin Deniz Deşarj yöntemi Türkiye’deki tüm belediyelere örnek oldu. Karadeniz, Marmara ve Ege’deki tüm kurum ve kuruluşlar bu kervana katıldı. Geçen zaman zarfında Derin Deniz Deşarjını aklamak için yönetmelikler çıkarıldı. “Derin Deniz Deşarjı seyreltmeyle arıtma yapıyor” dendi. Evet, seyrelme oluyor. Bir bardak temiz suya bir damla kirli su eklesem kirlilik seyrelir. Ama o su içilir mi? Hiçbir arıtma yapmaksızın, nasıl olsa seyreliyor düşüncesiyle atıklar denizlere boca edilmeye başlandı. Ne kadar seyrelirse seyrelsin, 32 senenin sonunda geldiğimiz nokta bu.”