BM Genel Kurulu'nda savaş çığırtkanlığı ve Küba'nın çıkışı

BM Genel Kurulu'ndaki kasvetli havayı dağıtmaya çalışan “Bugün, kapitalizmin mantıksız ve savunulamaz üretim ve tüketim sisteminin dünyayı içine sürüklediği felakete şahit oluyoruz” diyerek kapitalist sistemi eleştiren Küba oldu.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 24 Eylül 2020
  • 23:28

BM'nin 75. Genel Kurul toplantılarına Trump'ın Çin'i koronavirüsü dünyaya yayma suçlamasıyla sürdürdüğü savaş kışkırtıcılığı egemen oldu. Bu kasvetli ve lanetli havayı, bir nebze de olsa “Bugün, kapitalizmin mantıksız ve savunulamaz üretim ve tüketim sisteminin dünyayı içine sürüklediği felakete şahit oluyoruz” diyerek kapitalist sistemi eleştiren Küba dağıtmaya çalıştı.

Pandemiden dolayı video konferans yöntemiyle yapılan Genel Kurul’a konuşmacılar önceden kayedilen videolarla katıldılar.

“En büyük iki ekonomik gücün dünyayı ikiye böldüğü bir gelecek düşünemeyiz” diye konuşan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, ABD ile Çin arasında bir “soğuk savaş” yaşanması tehlikesine karşı uyarıda bulundu. Genel Kurula egemen olan kaos ortasında çaresiz kalan Guterres yine de koronavirüs salgınına karşı küresel birlik çağrısı da yaptı.

Trump: Silahlarımız hiç olmadığı kadar gelişmiş

Büyük emperyalist güçlerin devlet başkanlarının söz düellosuna sahne olan Genel Kurul'da Trump'ın hedefinde yine Çin bulunuyordu. Trump, dünyaya koronavirüsü yaymakla suçladığı Çin’den hesap sorulması gerektiğini ileri sürdü. Trump, "Çin hükümeti ve uygulamada ona bağlı olan Dünya Sağlık Örgütü yanlış bilgi vererek virüsün insandan insana bulaştığına dair kanıt olmadığını söylemişlerdi" iddiasını savundu. Daha önce virüsü “Çin komplosu” olarak satışa sunan Trump, “virüsün insandan insana bulaştığına dair kanıt olmadığını söylemişlerdi” çarpıtmasıyla yalanın derinleştirdi.

200 bini aşkın can kaybıyla on binlerce emekçinin ölümünden sorumlu olan Trump ile birlikte batılı ortakları, bu demagojileriyle Vuhan'da uygulanan sıkı karantina önlemleriyle alay ettiklerini unuturmaya çalışıyor. Arsızca, ABD'yi "dünyaya barış getiren ülke" olarak tanımlayan Trump, “Ama bu, güç üzerinden sağlanan bir barıştır. Şu anda her zamankinden daha güçlüyüz. Silahlarımız hiç olmadığı kadar gelişmiş” diyerek silah ve savaş tacirliği yaptı.

Çin: Kavga değil dayanışma

DW Türkçe’nin aktardığına göre, Çin'in BM nezdindeki Daimi Büyükelçisi Zhang Jun ise Devlet Başkanı Şi Cinping'in video mesajının sunumunda yaptığı konuşmada Çin'e yönelik eleştirileri geri çevirerek "dünyanın şu an daha fazla kavgaya değil, daha fazla dayanışma ve işbirliğine ihtiyacı olduğunu" söyledi. Zhang, "Karşılıklı güveni artırmaya ihtiyacımız var. Siyasi virüsü yaymaya değil" diye konuştu.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ise Trump'ın konuşmasının çok öncesinde kaydedilen video mesajında Trump'ın adını vermeden "Konuyu politize etmek ya da birilerini damgalamaya yönelik girişimlerden kaçınılması gerektiğini" kaydetti. Şi, ülkelerin tek taraflı eylemlerde bulunmak yerine birlikte uluslararası çözümler araması gerektiğine işaret etti.Çin'in gelişmekte olan ülkelere tercihli olarak Covid-19 aşıları sağlayacağını söyleyen Şi, iklim anlaşmalarına uyacaklarını mesajını vererek AB üzerinde etki yaratmaya çalıştı. Çin Devlet Başkanı Şi Jinping konuşmasında ülkesinin ne soğuk ne de sıcak bir savaşa girmeye niyetinin olmadığınıda dile getirdi.

Putin: Gerilim hızla düşürülmeli

Gerilimin hızla düşürülmesi gerektiğine işaret eden Putin, küresel silahsızlanmaya tekrar gerekli önceliğin verilmesi çağrısında bulundu. Washington ile Moskova arasında son büyük silahsızlanma anlaşması olan 'Yeni Başlangıç' anlaşmasının uzatılmadığı takdirde önümüzdeki Şubat ayında sona ereceğini hatırlatarak, ayrıca uzaya saldırı silahlarının yerleştirilmesinden vazgeçilmesi için bağlayıcı bir anlaşma yapılmasını önerdi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise önceden kaydedilen konuşmasında, dünyanın ABD ve Çin arasındaki rekabete bırakılamaması gerektiğini söyleyerek, AB'nin “oyun alanı” olmak yerine “oyuncu” olmak istediğini vurguladı.

BM Genel Kurulu’na video mesaj gönderen İran Cumhubaşkanı Hasan Ruhani “hegemonya ve tahakküm devri geride kalmıştır” açıklaması yaparak ABD karşıtlığını ön planda tuttu. George Floyd'un vahşice katledilmesine atıfta bulunan Ruhani, “ABD'li polisin dizini bir gösterici vatandaşın boynuna dayaması bizim için tanıdıktır” diyebilme arsızlığını gösterdi. Zira molla rejimi işçi sınıfına, gençliğe ve kadın hareketine kan kusturmaktan geri durmuyor.

Ortadoğu'daki savaş politikalarında başı çeken ve bölgede tümüyle yalnızlaşan AKP şefi T. Erdoğan, Keşmir sorunu üzerinden Çin'e ve müslüman dünyasına mesaj vermeye çalıştı. “Cammu-Keşmir'in özel statüsünün ilgasının ardından atılan adımlar sorunu daha da karmaşıklaştırdı. Bu meselenin, diyalog yoluyla, Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde ve özellikle Keşmir halkının beklentileri doğrultusunda çözülmesinden yanayız” diyen T. Erdoğan, kendi topraklarında azgın bir devlet terörü ve ırkçı-faşist saldırganlıkla rejimini korumaya çalıştığı gerçeğini es geçti. Erdoğan, işçi eylem ve grevlerine, kadın ve gençlik hareketine ve Kürt halkına karşı estirdiği devlet terörünü vakai-adliyeden saydı.  

Küba: “Kapitalizmin felaketine şahit oluyoruz”

ABD emperyalizminin sarsılan hegamonyasının yol açtığı saldırganlığını, ağır adımlarla yayılma strateji sükünetiyle göğüsleyen Çin'in söz düellosuna sahne olan BM Genel Kurulu’nda, kapitalist-emperyalist sistemi hedef alan konuşmayı Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel yaptı.

Kapitalizmin korona salgınının sonuçlarını daha da kötüleştirdiğini belirten Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel, “mevcut çok boyutlu krizin, tamamen piyasa diktatörlüğü tarafından empoze edilen insanlık dışı politikaların büyük kusurunu ortaya çıkardığına” dikkat çekti. Bugün, “kapitalizmin mantıksız ve savunulamaz üretim ve tüketim sisteminin dünyayı içine sürüklendiği felakete şahit oluyoruz” diyen Küba Devlet Başkanı, “On yıllarca süren adaletsiz uluslararası düzen, vicdansız ve dizginsiz neoliberalizmin uygulanması eşitsizliği artırdı ve insanların sağlıklı yaşama hakkını gasp etti.” dedi. Miguel Diaz-Canel, emperyalist güçlerin daha yoksul ülke halkaları üzerinde süren baskısına işaret etti.

Bu kaos nereye kadar sürecek?

BM Genel Kurulu, emperyalist-kapitalist düzenin farklı taraflarının söz düellosuna sahne olurken burjuva medya tekelleri; dünyada dengelerin değiştiği, tarafların yeniden şekillendiği yorumlarıyla Genel Kurulu değerlendirdi. BBC’de BM’den bir diplomatın New York muhabiri Laura Trevelyan'a “BM'deki genel tartışmaların eskiden daha çok yaratıcı bir kaos niteliğini taşıdığını şimdi daha çok bir kaosa dönüştüğü” ifadeleri yer aldı. Bu yorumları “Çok kutuplu dünyanın nasıl uyum sağlayacağı”, “lider konumunda yeni bir ülkenin çıkıp çıkmayacağı” gibi tartışmalar tamamladı.

“Dünyada dengeler değişir, taraflar yeniden şekillenirken” burjuva medya tekellerinin ‘unuttuğu’ ve ‘henüz’ hesaba katmadığı emek cephesidir. Kapitalist-emperyalist düzenin bozduğu, yaşamın ve dünyanın dengesini yeniden rayına oturtma potansiyeli küresel işçi sınıfı hareketinin bağrında bulunuyor. Ve yalnızca bu potansiyel açığa çıkarılabildiğinde bu kaos son bulacak ve insanlığın kurtuluşunun önünü açılacaktır.